YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/19048
KARAR NO : 2023/9834
KARAR TARİHİ : 20.11.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
HÜKÜM : Esastan ret
TEMYİZ EDENLER : Sanık ve müdafii
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz istemlerinin esastan reddiyle hükmün onanması
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKİ SÜREÇ
A. Denizli 7. Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.06.2021 tarihli ve 2019/494 Esas, 2021/461 Karar sayılı kararı ile sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 43 üncü maddesi, 62 nci maddesi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının ilk cümlesi ve 58 inci maddesi uyarınca 10 yıl 5 ay hapis ve 20.820,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir.
B. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 20.09.2021 tarihli ve 2021/1854 Esas, 2021/1271 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık ve müdafiinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık ve müdafiinin temyiz sebepleri özetle;
1. Suçun unsurlarının oluşmadığına,
2. Yeterli delil bulunmadığına, beraat kararı verilmesi gerektiğine,
3. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Sanık hakkında 5271 sayılı Kanun’un 135 inci maddesinde öngörülen tedbirin uygulandığı, 01.12.2018 tarihinde hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ayrı soruşturma yürütülen tanık Mehmet ile sanığın yaptıkları telefon görüşmesinden sonra buluştukları, fiziki takip sonucunda
Mehmet’in sanıktan aldığı esrar ile 16 adet ekstaziyi rızaen görevlilere teslim ettiği; 04.01.2019 tarihinde hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ayrı soruşturma yürütülen tanık Volkan ile sanığın telefonla görüştükleri, akabinde sanığın aracıyla beklemekte olan Volkan’ın bulunduğu yere gittiği, bir süre araçta kaldıktan sonra yapılan fiziki takip sonucunda durdurulan Volkan’ın üzerindeki metamfetamini rızaen görevlilere teslim ettiği olayda; kriminal raporlar, Adli Tıp Kurumu Görüntü ve Ses İnceleme İhtisas Dairesi raporu, tanık beyanları, olay, yakalama, fiziki takip tutanaklarıyla, 01.12.2018 ve 04.01.2019 tarihli eylemlerde uyuşturucu maddelerin ele geçiriliş şekli ve çeşidi itibariyle sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu zincirleme şekilde işlediği gerekçesiyle mahkûmiyetine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgular konusunda, Bölge Adliye Mahkemesince sanık hakkında kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçundan ayrıca mahallinde işlem yapılmasının mümkün görüldüğü ve sanığa ait Sarayköy Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/339 Esas, 2014/226 Karar sayılı 17.04.2018 tarihinde kesinleşen ilamda 5237 sayılı Kanun’un 58 inci maddesinin uygulandığı anlaşılmakla, ikinci kez mükerrir olan sanık hakkında hükmedilen cezanın ikinci kez mükerrir olduğu belirtilmeksizin mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi aleyhe istinaf başvurusu bulunmadığından eleştirilerek istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin, suçun vasfına ve sübutuna ilişkin takdirlerinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla sanık ve müdafiinin temyiz sebepleri yerinde görülmemiş; hükümde açıklanan gerekçeler, tüm dosya kapsamına göre usul ve yasaya uygun bulunarak, hükümde hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 20.09.2021 tarihli ve 2021/1854 Esas, 2021/1271 Karar sayılı kararında sanık ve müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden; 5271 sayılı Kanun’un 302 nci
maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, Başkan Vekili … ile Üye …’in sanık hakkında tekerrür hükmünün uygulanmasına yönelik karşı oyları ve oy çokluğuyla TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Hükmolunan ceza miktarı ile tutuklu kalınan süre dikkate alınarak sanık hakkındaki salıverilme talebinin REDDİNE,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Denizli 7. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
20.11.2023 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY GEREKÇESİ
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 226 ıncı maddesine göre; suçun hukukî niteliği değiştiğinde ya da cezanın artırılması veya cezaya ek olarak güvenlik tedbiri uygulanması gerektiğinde, durum sanığa veya varsa müdafiine bildirilerek ek savunma hakkı tanınmadan, sanık hakkında iddianamede gösterilen dışında bir kanun hükmü uygulanamaz.
Sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasını gerektirecek durumunun, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıkmadığı, dava açıldığında da mevcut olduğu ileri sürülerek, bu konuda ek savunma hakkına gerek bulunmadığına ilişkin görüş kabul edilemez. 5271 sayılı Kanun’un 226 ıncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır” ifadesi, “iddianamede gösterilmeyen bir kanun hükmü gereğince, sanığın cezasının artırılması veya sanık hakkında güvenlik tedbiri uygulanması gerektiğinde de birinci fıkrada olduğu gibi durum sanığa veya varsa müdafiine bildirilerek ek savunma hakkı tanınması gerekir” anlamındadır.
Adli sicil kayıtlarında birden fazla hüküm bulunduğunda, bu hükümlerden hangisinin tekerrüre esas olduğu konusunda mahkemelerin bile zaman zaman yanıldığı, tekerrüre esas olmayan hükmün tekerrüre esas alındığı dikkate alındığında, hakim ve Cumhuriyet savcılarının bile uygulamada yanıldıkları bir konuda sanıklardan adli sicil kayıtlarındaki hükümlerden hangisinin tekerrüre esas olduğunu bilmesini beklemenin doğru olmayacağı kanaatindeyiz.
Adlî sicil kaydı, 5271 sayılı Kanun’un 209 uncu maddesi gereğince duruşmada okunması zorunlu belgelerdendir. Tekerrür oluşturan mahkûmiyet hükmünün yer aldığı adlî sicil kaydının duruşmada okunması üzerine sanığın okunan kaydın kendisine ait olduğunu veya bu belgeye karşı bir diyeceğinin bulunmadığını söylemesinin ek savunma yerine geçmesi mümkün değildir.
Emredici nitelikte olan 5271 sayılı Kanun’un 226 ıncı maddesi gözardı edilerek, sanık …’e ek savunma hakkı verilmeden, 5237 sayılı Kanun’un 58 inci maddesinin uygulanması yasaya aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle, sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanması için ek savunma verilmesi görüşünde olduğumuzdan hükmün bozulması gerektiği kanısını taşıdığımızdan bu sanık yönünden çoğunluğun onama görüşüne katılmıyoruz. 20.11.2023