Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2021/15686 E. 2023/2748 K. 28.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/15686
KARAR NO : 2023/2748
KARAR TARİHİ : 28.03.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Uyuşturucu madde ticareti yapman)
HÜKÜMLER : Esastan ret

İlk Derece Mahkemesince verilen hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararların; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz
dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKİ SÜREÇ
A. Ordu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 08.04.2021 tarihli ve 2020/369 Esas, 2021/188 Karar sayılı kararı ile;
Sanık …’ın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası, dördüncü fıkrasının (a) ve (b) bentleri, 43 üncü maddesi, 192 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının ilk cümlesi uyarınca 14 yıl 22 gün hapis ve 2.320,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarının uygulanmasına;
Sanık …’in uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının ilk cümlesi uyarınca 8 yıl 4 ay hapis ve 80,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarının uygulanmasına;
Karar verilmiştir.
B. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 30.06.2021 tarihli ve 2021/1507 Esas, 2021/1863 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik sanık müdafilerinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir
C. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca temyiz isteklerinin esastan reddiyle hükümlerin onanması yönünde karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık … müdafiinin temyiz sebepleri özetle;
1. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
2. Yeterli delil bulunmadığına, beraat kararı verilmesi gerektiğine,
3. Temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmemesi gerektiğine,

4. Sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin üst sınırdan uygulanması gerektiğine,
5. Delil değerlendirmesinin hatalı yapıldığına,
6. Keşif yapılmaması sebebiyle eksik inceleme yapıldığına,
İlişkindir.
B. Sanık … müdafiinin temyiz sebepleri özetle;
1. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
2. İletişimin tespiti ve dinlenmesine ilişkin kararın hukuka aykırı olduğuna,
3. Delil değerlendirmesinin hatalı yapıldığına,
4. Delillerin hukuka aykırı şekilde toplandığına,
İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Sanık …’ın 01.06.2017, 05.06.2017, 07.06.2017 tarihlerinde haklarında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ayrı soruşturma yapılıp mahkemece tanık sıfatıyla dinlenen…,… ve …’ye sentetik kannabinoid türevi uyuşturucu maddeleri sattığı, 01.06.2017 tarihli eylemini 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (b) bendi kapsamındaki yerde gerçekleştirdiği ve 10.06.2017 tarihli eyleminde üzerinde satmak için bulundurduğu MDMA içeren uyuşturucu tabletlerin ele geçirildiği, sanığın eylemlerini aynı suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda gerçekleştirdiği ve aşamalarda üzerine atılı suçu kabul ederek suç delillerinin ortaya çıkmasına yardımcı olduğu tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı suçu işlediği gerekçesiyle mahkûmiyetine karar verilmiştir.
Sanık …’in 10.06.2017 tarihli olayda diğer sanık … ile iştirak halinde üzerine atılı suçu işlediği gerekçesiyle mahkûmiyetine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgular konusunda, Bölge Adliye Mahkemesince, hükümlere suç tarihlerinin gerekçeli karar başlığında yanlış yazılması yönünde yapılan eleştiri dışında isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Sanık … Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden
İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin, suçun sübutuna ilişkin takdirlerinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla sanık müdafiinin temyiz sebepleri yerinde görülmemiş, hükümde açıklanan gerekçeler, tüm dosya kapsamına göre usul ve yasaya uygun bulunarak, aşağıda belirtilen dışında hükümde hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.
01.06.2017 tarihli 26 ncı ara yakalama olayı ile ilgili olarak … market önünde olduğu belirtilip 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (b) bendi uygulanarak sanığın cezasında artırım yapılmış ise de, söz konusu … marketin 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (b) bendinde belirtilen okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askeri ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler gibi yerlerden olmadığı anlaşılmakla; söz konusu suçun işlendiği yerin, 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (b) bendinde belirtilen yerlere mutad ulaşım yolları ile (yaya yürüme ya da araçla tespit edilecek) mesafesinin iki yüz metreden yakın olup olmadığı hususunda mümkünse 01.06.2017 tarihli fiziki takip ve olay tutanaklarını düzenleyen kolluk görevlilerinin de hazır bulundurularak keşif yapılmak suretiyle mesafe kesin olarak belirlendikten sonra, 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (b) bendi hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile hüküm kurulması, hukuka aykırı görülmüştür.
B. Sanık … Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden
Sanığın, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’nden temin olunan güncel nüfus kayıt örneğine göre hüküm tarihinden sonra 21.09.2021 tarihinde öldüğünün anlaşılması karşısında, bu durumun Mahkemece araştırılarak 5237 sayılı Kanun’un 64 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca sanık hakkında açılan kamu davasının düşürülüp düşürülmeyeceğinin karar yerinde değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu anlaşılmıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde (A) ve (B) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle sanıklar müdafilerinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 30.06.2021 tarihli ve 2021/1507 Esas, 2021/1863 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Bozma nedeni ile tutukluluk süresi ve tutuklama koşullarında değişiklik bulunmaması karşısında sanık … hakkındaki salıverilme talebinin oy çokluğuyla REDDİNE,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Ordu 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
28.03.2023 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY GEREKÇESİ

Sanık …’ın salıverilmesi gerektiğine ilişkin:
1. Avrupa İnsan Hakları ve Temel Hürriyetleri Koruma Sözleşmesi (AİHS)’nin başlangıç bölümü ve 53. maddesi hükümlerine göre;

a) AİHS insan hakları ve temel özgürlükleri asgari ölçüde koruyan bir sözleşmedir. Zamanla koruma sınırlanın genişletilmesi amaçlanmıştır.

b) AİHS’ye taraf olan devletler, iç hukuklarında insan haklarını ve temel özgürlükleri daha fazla koruyacak düzenlemeler yapabilirler veya bu konuda başka bir sözleşmeyi kabul edebilirler. AİHS’nin

hiçbir hükmü, bu nitelikteki düzenlemelere aykırı düşecek şekilde yorumlanamaz. Başka bir anlatımla, AİHS’ye taraf olan devletlerin, iç hukuklarında veya kabul ettikleri başka bir sözleşmede yer alan insan haklarını ve temel özgürlükleri daha fazla koruyan hükümlerin, AİHS’ye aykırılığı ileri sürülemez.

2. AİHS’nin 5. maddesine göre, tutuklu bulunan herkesin, makûl bir süre içinde serbest bırakılmaya hakkı vardır. Tutukluluk, makûl süreden fazla olamaz.

3. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, AİHS’nin 5. maddesindeki tutuklulukta geçecek “makûl süre” kavramını yorumlarken, bu sürenin İlk Derece Mahkemesinin mahkûmiyet hükmünden sonraki aşamayı kapsamadığını kabul etmiştir. Ancak AİHS’nin başlangıç bölümü ile 53. maddesine göre, sözleşmeye taraf olan devletler kendi yasalarında sanığın özgürlüğünü daha fazla koruyucu hükümlere yer verebilirler. Bu nitelikteki hükümlerin AİHS’ye aykırılığı ileri sürülemez.

4. CMK’nın 2, 102 ve 104. maddeleri ile CGTİHK’nın 4. maddesine göre;

a) İddianamenin kabulünden, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evre, kovuşturma evresidir.

b) Suç şüphesi altında bulunan kişinin, iddianamenin kabulünden, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evredeki sıfatı sanıktır.

c) Sanığın, hakkındaki mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden, hükmün infaz edildiği tarihe kadar geçen evredeki sıfatı ise hükümlüdür.

d) CMK’nın 102. maddesinde düzenlenen azami tutukluluk sürelerine, hükmün kesinleşmesine kadar geçen süreler de dahildir.

5. Diğer yandan, aynı dava içinde birden fazla suç nedeniyle tutuklama kararı verilmiş olması durumunda da, tutuklamayla ilgili azami süre bir kez uygulanır.

6. Somut olayda, sanık …’ın 10/06/2017 tarihinden beri tutuklu bulunmaktadırlar. Belirtilen tarihten bu güne kadar 5 yıllık azami tutukluluk süresi dolmuştur.

7. Azami tutukluluk süreleri dolmuş olan sanığın salıverilmesi gerektiği kanısını taşıdığımdan, çoğunluğun aksi görüşüne katılmıyorum. 28.03.2023