Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2021/1020 E. 2023/10267 K. 29.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/1020
KARAR NO : 2023/10267
KARAR TARİHİ : 29.11.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2018/610 E., 2018/1188 K.
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

A. Isparta Cumhuriyet Başsavcılığının, 06.03.2014 tarihli iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.

B. Isparta 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 16.09.2014 tarihli ve 2014/349 Esas, 2014/121 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan 6545 sayılı Kanun’un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde suç tarihi itibarıyla lehine olan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesi uyarınca takdir edilen 10 ay hapis cezasına dair hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir. Kararın 08.10.2014 tarihinde kesinleşmesi üzerine, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için dosya Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderilmiştir.

C. Sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, Isparta 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 03.03.2015 tarihli ve 2014/1274 Esas, 2015/321 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, aynı Kanun’un 62 nci maddesi uyarınca hükmedilen 10 ay hapis cezasının, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası ve sekizinci fıkraları uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına ve sanığın beş yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına karar verilmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 10.04.2015 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.

D. Sanığın denetim süresi içinde 22.12.2016 tarihinde işlediği suçtan Urla 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 17.04.2018 tarihli ve 2017/484 Esas, 2018/230 Karar sayılı mahkûmiyet kararının kesinleştiğinin ihbar olunması üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda Isparta 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2018 tarihli ve 2018/610 Esas, 2018/1188 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, aynı Kanun’un 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafii 06.11.2018 tarihli dilekçesi ile “kararın usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle temyiz talebinde bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
” Toplanan deliller, sanık savunması, kriminal raporu, 22/01/2014 tarihli tutanak, idrar tahliline ilişkin raporlar, tartı ve ön ekpertiz raporu, Isparta Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nün ihbar yazıları ile ekindeki evraklar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanığın uyuşturucu madde kullandığının kendi ikrarı ve raporlar ile sabit olduğu, sanık hakkında daha önce tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedildiği, sanık …’ın denetim süresi içerisinde uyuşturucu kullandığı, bu şekilde denetimli serbestlik tedbirinin gereğini yerine getirmediği,” gerekçesiyle mahkûmiyetine karar verildiği, görülmüştür.
IV. GEREKÇE
1) Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı Kanun’un 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, 5271 sayılı Kanunda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin 3 üncü fıkrasına göre; “mahkûmiyet
kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun, “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
2) 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesi ile ilgili 7242 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Nedenleriyle hukuka aykırılık görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Isparta 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2018 tarihli ve 2018/610 Esas, 2018/1188 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
29.11.2023 tarihinde karar verildi.