Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2021/1013 E. 2023/9321 K. 01.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/1013
KARAR NO : 2023/9321
KARAR TARİHİ : 01.11.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/472 E., 2016/466 K.
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEMYİZ EDENLER : Sanıklar
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma; her iki sanık yönünden

Sanıklar hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin, hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerini süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. Sanıklar hakkında, Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan dolayı başlatılan soruşturmada, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 6545 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 15.12.2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararı verilmiştir.
B. Sanıkların tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 10.06.2015 tarihli iddianamesi ile Hebun yönünden; 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 58 inci ve 53 üncü maddeleri, Hamza yönünden; 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi, uyarınca cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmıştır.
C. Adana 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.06.2016 tarihli ve 2015/472 Esas, 2016/466 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 inci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık …’nın temyiz isteği özetle; 14.07.2016 tarihli dilekçesi ile kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek temyiz talebinde bulunmuştur.
B. Sanık …’un temyiz isteği özetle; 13.07.2016 tarihli dilekçesi ile kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek temyiz talebinde bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR (İLK DERECE MAHKEMESİNİN KABULÜ)
” İddia, savunma, ekspertiz raporu ve tüm dosya kapsamından; 15/04/2014 tarihinde güvenlik güçlerinin Denizli Mahallesi Defne Caddesi İsmetatlı Çocuk Parkı içerisinde yapmış oldukları denetimler sırasında sanıklarınn oturmuş oldukları bankın yaklaşık 2-3 metre mesafe uzağında beyaz poşet içerisinde 15 rulo halinde daralı ağırlığı 51 gram gelen uyuşturucu maddenin ele geçirildiği, ekspertiz raporunda söz konusu maddenin uyuşturucu madde ihtiva eden esrar elde etmeye elverişli kenevir bitkisi parçaları olduğunun tespit edildiği, sanıklardan alınan biyolojik örneklere ilişkin düzenlenen raporda sanıkların uyuşturucu madde kullandıklarının tespit edildiği, başlatılan soruşturma kapsamında, C. Başsavcılığınca
6545 Sayılı Kanun ile değişik TCK’nun 191/2. maddesi uyarınca sanıklar hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildiği, bu karar ile birlikte sanıkların tedavi ve denetimli serbestliğe tabi tutulduğu, sanıklara Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü tarafından usulune uygun yapılan tebliğ ve çağrıya rağmen sanıkların yasal süre içerisinde denetimli serbestlik tedbirinin infazı için müracaat etmedikleri, bu nedenle haklarındaki erteleme kararının kaldırılarak mahkememize kamu davası açıldığı, bu şekilde sanıkların müsnet suçu işledikleri” gerekçesiyle sanıklar hakkında mahkûmiyet kararı verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Kabul edilebilir temyiz başvuruları üzerine yapılan inceleme neticesinde;
1) Sanıklar hakkında, 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte verilen denetimli serbestlik tedbiri kararının içeriğinde, sanıkların bu karara itiraz hakkı bulunduğuna ilişkin, itiraz süresi ve mercinin de gösterilmemesi suretiyle usulüne uygun bir yasa yolu bildirimi yapılmadığı için karar sanıklar tarafından öğrenilmiş olsa bile, 15.12.2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmediği ve kovuşturma şartlarının oluşmadığı dikkate alınarak, sanıklara kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına karşı 15 gün içinde Sulh Ceza Hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte kararın yeniden tebliğ edilmesi gerektiğinden, bu kapsamda inceleme konusu olayda sanıkların yükümlülüklerine uymaması eylemini, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kesinleşmeden gerçekleştirdiği anlaşılmakla, sanıklar hakkında kovuşturma şartlarının oluşmaması nedeniyle, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereğince kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere, kamu davasının durmasına ve gerekli tebligat işlemlerinin tamamlanarak, kararın infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi yerine yargılamaya devamla sanıklar hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması,
Kabul ve uygulamaya göre;
2) Suçun işlendiği 15.04.2014 tarihi itibarıyla yürürlükte olan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrasında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olduğu, daha sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile ceza miktarının artırılarak “iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası” olarak düzenlendiği, 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca
suç tarihi itibarıyla sanıkların lehine olan kanun maddesinin uygulanması gerektiği cihetle, mahkemece ceza miktarının suç tarihinde yürürlükte olan ve ceza miktarı itibarıyla sanık lehine olan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince belirlenmesi, teşdiden üst sınırdan ceza takdir edildi ise gerekçesinin gösterilmesi gerekirken, herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin suç tarihinden sonra yürürlüğe giren ve ceza miktarı itibarıyla sanıklar aleyhine olan 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince ceza takdir edilerek hüküm kurulması,
3) Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı Kanun’un 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, 5271 sayılı Kanun’da yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda 5271 sayılı Kanun’nun 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun, “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
4) Hükümden önce 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı hükmü ile 5237 sayılı
Kanun’un 53 üncü maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinde yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanıkların durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Nedenleriyle hukuka aykırılık görülmüştür.
V. KARAR
Başkaca yönleri incelenmeyen Adana 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.06.2016 tarihli ve 2015/472 Esas, 2016/466 Karar sayılı kararının, gerekçe bölümünde açıklanan nedenle, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
01.11.2023 tarihinde karar verildi.