YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/9869
KARAR NO : 2022/8911
KARAR TARİHİ : 12.09.2022
Mahkeme : İSTANBUL ANADOLU 53. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
İstanbul Anadolu 13. Sulh Ceza Mahkemesinin 02/07/2014 tarihli, 2014/429 esas ve 2014/740 sayılı kararı ile hakkında 10 ay hapis cezasına hükmedildikten sonra 5271 sayılı CMK’nın 5728 sayılı Yasa ile değişik 231/6. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 1 yıl tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilen sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerini yerine getirmediğinin anlaşılması karşısında, CMK’nın 231/11. madde ve fıkrası uyarınca açıklanması geri bırakılan hükmün aynen açıklanmasına karar vermek ile yetinilmesi gerektiği halde, hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilmesi, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
İstanbul Anadolu 13. Sulh Ceza Mahkemesinin 02/07/2014 tarihli, 2014/429 esas ve 2014/740 sayılı kararının infazı için Gaziantep Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği, 27.08.2014 tarihinde sanığın başka suçtan hükümlü olarak Gaziantep Açık Ceza İnfaz Kurumunda olduğu, söz konusu kararın infazına burada başlandığı, 13.10.2014 tarihinde tahliye olan sanığın 16.10.2014 tarihinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne başvurduğu, dolayısıyla herhangi bir davetname düzenlenmediği anlaşıldığından, tebliğnamedeki 1 numaralı bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
1- İstanbul Anadolu 13. Sulh Ceza Mahkemesinin 02/07/2014 tarihli, 2014/429 esas ve 2014/740 sayılı kararının tebliğine ilişkin evrakın fiziki olarak aslı ya da onaylı örneğinin denetime olanak verecek şekilde dosya içerisinde bulundurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulününuygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan “01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 esas ve 2020/33 sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 7. maddesi ile CMK’nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kabule göre;
3- İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarınca suç konusu uyuşturucu maddeden alınan şahit numunelerin de müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 12.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.