Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2020/905 E. 2020/4329 K. 28.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/905
KARAR NO : 2020/4329
KARAR TARİHİ : 28.09.2020

Adalet Bakanlığının, 27/02/2020 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık …’ın mahkûmiyetine dair Bursa 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/09/2017 tarihli ve 2017/174 esas, 2017/593 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 16/03/2020 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık hakkında 21/12/2015 tarihinde işlediği iddia edilen uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/10/2016 tarihli ve 2016/37 esas, 2016/289 sayılı kararıyla, değişen suç vasfına göre eylemin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturacağından bahisle sanığın TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, TCK’nın 191/8. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 05/12/2016 tarihinde kesinleştiği,
2- Daha sonra, sanığın 5 yıllık denetim süresi içinde işlediği iddia edilen 12/12/2016 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı yapılan yargılama sonucunda Bursa 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/09/2017 tarihli ve 2017/174 esas, 2017/593 sayılı kararıyla, sanığın TCK’nın 191/1. maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve önceki hükmün açıklanması için Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesine ihbarda bulunulmasına karar verildiği, hükmün yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
3- Yapılan ihbar üzerine Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/05/2018 tarihli ve 2017/577 esas, 2018/204 sayılı kararıyla 21/12/2015 tarihli ilk suça ilişkin hüküm açıklanarak sanığın mahkûmiyetine karar verildiği, hükmün istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, “6545 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 68. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesi yeniden düzenlenmiş olup anılan maddenin 8. fıkrasında “Bu Kanunun; a)188’inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, b)190’ıncı maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” ve anılan Kanun’un 191. maddesinin 9. fıkrasında ise “Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır” şeklindeki düzenlemelere yer verildiği,Somut olayda, adı geçen sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/37 esasına kayden görülen kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, eylemin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gerekçesi ile anılan Mahkemenin 20/10/2016 tarihli ve 2016/37 esas, 2016/289 sayılı kararı ile 5237 sayılı Kanun’un 191/1. maddesi uyarınca hapis cezasına hükmedildiği ve 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191/8. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, anılan kararın 05/12/2016 tarihinde kesinleşmesini müteakip, adı geçen sanığın 12/12/2016 tarihli aynı nitelikteki eylemi sebebiyle Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 14/02/2017 tarihli iddianamesi ile kamu davası açıldığı, Bursa 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/174 esasına kayden görülen iş bu dava neticesinde ise, adı geçen sanık hakkında hapis cezasına hükmedildiği ve kararın olağan kanun yollarına başvurulmaksızın kesinleştiğinin anlaşıldığı,
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 07/10/2019 tarihli ve 2019/2219 esas, 2019/6135 karar sayılı ilâmında da kabul edildiği üzere, sanık hakkında verilen Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair 20/10/2016 tarihli kararının 05/12/2016 tarihinde kesinleşmesinden sonra 5 yıllık denetim süresi içinde işlendiği iddia edilen 12/12/2016 tarihli ikinci suçun, 6545 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/5. maddesi gereğince “ihlal” niteliğinde olup olmadığının ve buna bağlı olarak da hükmün açıklanıp açıklanmayacağının ilk suçtan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar veren Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle, ikinci suçtan dolayı kendisine dava açılmış olan Bursa 17. Asliye Ceza Mahkemesince, ilk suça ilişkin olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı veren Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesine birleştirme talepli ihbarda bulunularak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen ilk suça ilişkin davanın derdest hale gelmesi sağlandıktan sonra, her iki suça ilişkin birlikte incelenme yapılarak delillerin değerlendirilmesi, ikinci suç bakımından mahkûmiyete yeterli delil bulunduğu ve bu suçun ilk suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içinde işlendiğinin tespiti halinde bir karar verilmesi gerektiği,
Öte yandan, Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/10/2016 tarihli ve 2016/37 esas, 2016/289 sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içinde aynı nitelikte bir suç işlediğinin ihbarı üzerine yapılan yargılama sonucunda hükmün açıklanması ile adı geçen sanığın mahkumiyetine ilişkin anılan Mahkemenin 22/05/2018 tarihli ve 2017/577 esas, 2018/204 sayılı kararının Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 09/10/2019 tarihli ve 2018/3001 esas, 2019/1715 sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek kesinleşmiş bulunması karşısında, her iki dosyanın birleştirilerek görülme imkanının kalmadığının anlaşıldığı,
Sanığın 12/12/2016 tarihli ikinci eylemini Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 05/12/2016 tarihinde kesinleşen, 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191/8. maddesi gereğince zorunlu olarak verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair 20/10/2016 tarihli kararının denetim süresi içerisinde işlemesi sebebiyle, 6545 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/5. maddesi uyarınca ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapma yasağı bulunduğu ve bu suçun sadece ilk suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlali sayılabileceği cihetle, kanunî zorunluluk üzerine verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde işlendiği anlaşılan eylem sebebiyle sanığın mahkumiyetine karar verilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilerek, Bursa 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/09/2017 tarihli ve 2017/174 esas, 2017/593 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
21/12/2015 tarihli ilk suça ilişkin olarak yapılan yargılama sonucunda, Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/10/2016 tarihli kararıyla, değişen suç vasfına göre eylemin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturacağından bahisle sanığın mahkûmiyetine ve TCK’nın 191/8. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinin anlaşılması karşısında,
Bu kararın 05/12/2016 tarihinde kesinleşmesinden sonra 5 yıllık denetim süresi içinde işlendiği iddia edilen 12/12/2016 tarihli ikinci suçun, 6545 sayılı Kanunla değişik TCK’nın 191/5. maddesi gereğince, ilk suça ilişkin olarak TCK’nın 191/8. maddesi uyarınca verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının “ihlali” niteliğinde olup olmadığına ve buna bağlı olarak da hükmün açıklanıp açıklanmayacağına karar verilebilmesi için, ilk suça ilişkin olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen davaya birleştirme talepli ihbarda bulunularak, bu davanın derdest hale gelmesi sağlandıktan sonra, ikinci suça ilişkin davanın ilk suça ilişkin davayla birleştirilmesine kararı verilmelidir.
Birleştirme kararı verildikten sonra da Mahkemece her iki suça ilişkin deliller birlikte değerlendirilerek, ikinci suç bakımından mahkûmiyete yeterli delil bulunduğu ve bu suçun ilk suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içinde işlendiği tespit edilirse, ilk suça ilişkin hükmün açıklanmasına karar verilecektir. Bu durumda ikinci suç bakımından 6545 sayılı Kanunla değişik TCK’nın 191/5. maddesi uyarınca ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapılma yasağı bulunduğundan sadece ilk suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlali sayılmalıdır.
Bu nedenle, ilk suçtan dolayı 6545 sayılı Kanun kapsamında verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kararının denetim süresi içinde işlendiği iddia edilen ikinci suça ilişkin davanın, ilk suça ilişkin davayla birleştirilmesine karar verilmesi gerekirken, mahkûmiyet kararı verilmesinin yasaya aykırı olduğu anlaşılmıştır.
Bununla birlikte inceleme konusu dosyada ilk suça ilişkin olarak açıklanması geri bırakılan hüküm, denetim süresinde işlenen ikinci suçtan mahkûmiyet kararı verildiğinin ihbar edilmesi üzerine açıklanmış olduğundan bu aşamada birleştirme imkanı kalmaması nedeniyle, 6545 sayılı Kanunla değişik TCK’nın 191/5. maddesi uyarınca ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapılma yasağı bulunup sadece ilk suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlali sayılması gereken ikinci suç bakımından davanın düşürülmesi gerektiğinden, kanun yararına bozma talebi kabul edilmiştir.
D) Karar:
Açıklanan nedenlere göre; denetim süresi içinde işlenen 12/12/2016 tarihli suç bakımından sanığın mahkûmiyetine dair Bursa 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/09/2017 tarihli ve 2017/174 esas, 2017/593 sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin verdiği yetkiye dayanılarak, TCK’nın 191/5 ve CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca kamu davasının DÜŞMESİNE, hükmolunan cezanın bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına ve infaz edilmemesine, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 28.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.