Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2020/6431 E. 2020/3574 K. 16.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/6431
KARAR NO : 2020/3574
KARAR TARİHİ : 16.09.2020

Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık … hakkındaki İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/11/2018 tarihli, 2018/436 esas ve 2018/731 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 18/12/2019 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-)Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli … hakkında 17/01/2017 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda, 21/03/2017 tarihli, 2017/8032 soruşturma ve 2017/1974 sayılı karar ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi gereğince beş yıl süre ile kamu davası açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, aynı Kanun’un 191/4. maddesi gereğince erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği, kararın şüpheli müdafiine 27/03/2017 tarihinde tebliğ edildiği, kararın tebliği ve kesinleşmesi beklenmeden 23/03/2017 tarihinde infazı için İstanbul Anadolu Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
2- İstanbul Anadolu Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nün 05/04/2017 tarihli ve 2017/2326 DS sayılı çağrı yazısının 08/04/2017 tarihinde Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre mernis adresinde tebliğ edildiği, müdürlüğe 21/04/2017 tarihinde başvurduğu, yükümlü ön bilgilendirme formu imzalatılarak infaz işlemlerine başlandığı, aynı tarihte hastaneye sevkedildiği, tedaviye başlandığı, 3 aylık ayaktan bağımlılık programına alındığı, İstanbul Erenköy Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 24/11/2017 tarihli yazısı ile, tedavinin gereklerine uygun davranmaması nedeniyle tedavi programına uyumsuz olduğunun bildirilmesi üzerine 13/12/2017 tarihinde uyarılmasına karar verildiği, 15/12/2017 tarihli uyarı yazısının müdürlükte 15/12/2017 tarihinde elden tebliğ edildiği, 15/12/2017 tarihinde yeniden hastaneye sevkedildiği, hastanede 3 aylık ayaktan bağımlılık programına alındığı, İstanbul Erenköy Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 06/04/2018 tarihli yazısı ile, tedavinin gereklerine uygun davranmaması nedeniyle tedavi programına uyumsuz olduğunun bildirildiği, bunun üzerine, İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonu’nun 24/04/2018 tarihli kararı ile yükümlülüklerini ihlalde ısrar etmesi nedeniyle dosyanın kapatılmasına karar verilerek 23/05/2018 tarihinde İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
3- İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca erteleme kararı kaldırılarak 02/07/2018 tarihli, 2017/8032 soruşturma, 2018/31462 esas ve 2018/25880 sayılı iddianame ile, yükümlülüklerine uymamakta ısrar etmesi nedeniyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/4-a maddesi delaletiyle 191/1, 53, 54 ve 58. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
4-…’nin kanun yararına bozma istemine konu 15/11/2018 tarihli, 2018/436 esas ve 2018/731 sayılı kararı ile; “kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca davanın düşürülmesine” karar verildiği, kararın 10/06/2019 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
anlaşılmıştır.
B-)Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak ve kullanmak suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 21/03/2017 tarihli ve 2017/8032 soruşturma, 2017/1974 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/3. maddesi uyarınca şüpheli hakkında 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararı müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde yükümlülüklerini ihlâl etmesi nedeniyle kamu davası açılması üzerine, yapılan yargılama sonunda, denetimli serbestlik kararının sanığa usûlünce tebliğ edilmediği ve ihlâl şartının gerçekleşmeyeceğinden bahisle sanık hakkındaki davanın düşürülmesine dair …’nin 15/11/2018 tarihli ve 2018/436 esas ve 2018/731 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre; 5721 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/1. maddesinde, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında “Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir.” şeklinde düzenlemeler karşısında, somut olayda mahkemesince açılan kamu davası hakkında durma kararı verilerek, şüpheli hakkında kamu davası açılmasının ertelenmesi kararının tebliğini müteakip, koşullarına uygun sonuç ve biçimde değerlendirilme yapılmak üzere dosyanın İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, başlatılacak denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilerek …’nin 15/11/2018 tarihli ve 2018/436 esas ve 2018/731 sayılı kararının 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
İncelenen dosyada; şüpheli hakkında, 17/01/2017 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda, 21/03/2017 tarihli, 2017/8032 soruşturma ve 2017/1974 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği,denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında şüphelinin yükümlülüklerini ihlal ettiği gerekçesiyle erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açıldığı, İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/11/2018 tarihli ve 2018/436 esas ve 2018/731 sayılı kararı ile, kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle davanın düşmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191. maddesinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ve bu kararla birlikte verilebilecek olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik herhangi bir kanun yolu öngörülmemiş ise de; kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile bu karara bağlı olarak verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik TCK’nın 191/2. maddesinin 2. cümlesinde yer alan
“Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.” şeklindeki düzenleme gereği, “Kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararı ve bu karar ile birlikte verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararların, şüpheliye tebliğ edilmesinin gerektiği, şüpheli hakkında verilen karar kendisine tebliğ edilmeden ve itiraz hakkı beklenilmeden, dolayısıyla kesinleşmeden Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı, somut olayda; İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararının, şüpheli müdafiine tebliğ edilmekle birlikte tebliği ve kesinleşmesi beklenmeden infazı için Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından düzenlenen ihtarlı çağrı kağıdının yükümlüye tebliğ edilmesinin hukukî sonuç doğurmayacağı,
Ancak;
5721 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/1. maddesinde; “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında “Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir.” şeklinde düzenlemenin yer aldığı, tüm bu düzenlemeler karşısında somut olayda; kovuşturma şartının gerçekleşmediği gerekçesi ile düşme kararı verilmesinin kanuna aykırı olduğu, mahkemesince açılan kamu davası hakkında durma kararı verilerek, şüpheli hakkında kamu davası açılmasının ertelenmesi kararının tebliğini takiben koşullarına uygun sonuç ve biçimde değerlendirilme yapılmak üzere dosyanın İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi ve tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin kararın infazının sonucunun beklenmesi gerektiği gözetilmeden düşme kararı verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D)Karar:
Açıklanan nedenlerle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden; İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/11/2018 tarihli ve 2018/436 esas ve 2018/731 sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı’na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine,
16/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.