Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2020/21908 E. 2023/5042 K. 01.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/21908
KARAR NO : 2023/5042
KARAR TARİHİ : 01.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2016/126 E., 2016/254 K.
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığının, 21.04.2010 tarihli iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası ile 53 üncü maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 9. Sulh Ceza Mahkemesinin, 29.07.2011 tarihli ve 2010/1246 Esas, 2011/1343 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5560 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir. Kararın 14.09.2011 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için dosya Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderilmiştir.

C. Sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, İstanbul (Kapatılan) 9. Sulh Ceza Mahkemesinin, 21.02.2013 tarihli ve 2012/1088 Esas, 2013/282 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan karar tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun’la değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, aynı Kanun’un 62 nci maddesi uyarınca hükmedilen 10 ay hapis cezasının, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası ve sekizinci fıkrası uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına ve sanığın beş yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına karar verilmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 08.04.2013 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.

D. Sanığın denetim süresi içinde 26.10.2013 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan … 35. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 17.12.2015 tarihli ve 2015/1054 Esas, 2015/1573 Karar sayılı mahkûmiyet kararının 06.01.2016 tarihinde kesinleştiğinin ihbar olunması üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, İstanbul (Kapatılan) 65. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.05.2016 tarihli ve 2016/126 Esas, 2016/254 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin on birinci fıkrası uyarınca hüküm açıklanarak, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan lehine olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun’la değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, aynı Kanun’un 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılması ile hak yoksunluğuna hükmedilmiştir.

E. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca özetle; hükmün bozulması yönünde karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık kararı temyiz ettiğini belirtmiştir.

III. GEREKÇE
Suç tarihinden inceleme tarihine kadar olağanüstü zamanaşımının dolduğu belirlenmekle, Tebliğname görüşüne iştirak olunmamıştır.
1. Sanığın yargılama konusu eylemi için, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre aynı Kanun’un 66 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ve 67 inci maddesinin dördüncü fıkrası gereği, 12 yıl olağanüstü zamanaşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır.
2. Suç tarihinden itibaren temyiz incelemesinin yapıldığı tarihe kadar, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin kesinleştiği 14.09.2011 tarihi ile tedbirin gereklerine uymama nedeniyle Mahkemenin tensip tarihi olan 15.06.2012 tarihleri arasındaki süre ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 08.04.2013 tarihi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlali niteliğindeki eylemin gerçekleştiği tarih olan 26.10.2013 tarihi arasında duran süre eklendiğinde de, 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.
IV. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İstanbul (Kapatılan) 65. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.05.2016 tarihli ve 2016/126 Esas, 2016/254 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz talebi yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
01.06.2023 tarihinde karar verildi.