Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2020/21829 E. 2023/5046 K. 01.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/21829
KARAR NO : 2023/5046
KARAR TARİHİ : 01.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/368 E., 2015/597 K.
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığının, 13.03.2010 tarihli iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası ile 53 üncü maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
B. İstanbul (Kapatılan) 25. Sulh Ceza Mahkemesinin, 24.11.2011 tarihli ve 2010/542 Esas, 2011/1396 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir. Kararın 08.02.2012 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, denetimli serbestlik tedbirinin infazı için dosya Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderilmiştir.

C. Sanığın denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, İstanbul (Kapatılan) 25. Sulh Ceza Mahkemesinin, 24.01.2013 tarihli ve 2012/1610 Esas, 2013/90 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan karar tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, uyarınca hükmedilen 1 yıl hapis cezasının, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci ve sekizinci fıkraları uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına ve sanığın beş yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına karar verilmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 26.02.2013 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.

D. Sanığın denetim süresi içinde 07.08.2013 tarihinde işlediği nitelikli hırsızlık suçundan İstanbul 38. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 07.05.2015 tarihli ve 2014/358 Esas, 2015/140 Karar sayılı mahkûmiyet kararının 28.05.2015 tarihinde kesinleştiğinin ihbar olunması üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, İstanbul (Kapatılan) 65. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.05.2016 tarih, 2016/126 Esas, 2016/254 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onbirinci fıkrası uyarınca hüküm açıklanarak, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan lehine olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, aynı Kanun’un 52 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 7.300,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına hükmedilmiştir.

E. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca özetle; hükmün bozulması yönünde karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık kararı temyiz ettiğini, denetimli serbestlik kararı verilmesini talep ettiğini belirtmiştir.
III. GEREKÇE
Suç tarihinden inceleme tarihine kadar olağanüstü zamanaşımının dolduğu belirlenmekle, Tebliğname görüşüne iştirak olunmamıştır.
1. Sanığın yargılama konusu eylemi için, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre aynı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ve 67 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereği, 12 yıl olağanüstü zamanaşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır.
2. Suç tarihinden itibaren temyiz incelemesinin yapıldığı tarihe kadar, denetimli serbestlik tedbirinin kesinleştiği 08.02.2012 tarihi ile tedbirin gereklerine uymama nedeniyle Mahkemenin tensip tarihi olan 03.10.2012 tarihleri arasındaki süre ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 26.02.2013 tarihi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlali niteliğindeki eylemin gerçekleştiği tarih olan 07.08.2013 tarihi arasında duran süre eklendiğinde de, 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.
IV. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İstanbul 78. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.10.2015 tarih, 2015/368 Esas, 2015/597 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz talebi yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
01.06.2023 tarihinde karar verildi.