Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2020/19903 E. 2023/5600 K. 15.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/19903
KARAR NO : 2023/5600
KARAR TARİHİ : 15.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2014/55 E., 2016/195 K.
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜMLER : Ceza verilmesine yer olmadığına ve güvenlik tedbirine
TEMYİZ EDENLER : Sanıklar müdafileri
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanıklar hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin, hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. Manisa Cumhuriyet Başsavcılığının, 03.05.2013 tarihli ve 2013/2182 Esas sayılı iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
B. Manisa 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 19.02.2016 tarihli ve 2014/55 Esas, 2016/195 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 32 nci maddesi ve 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına, 5237 sayılı Kanun’un 57 nci maddesi uyarınca yüksek güvenlikli sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık … müdafiinin temyiz isteği özetle, kararın usûl ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.
B. Sanıklar Mustafa ve Mehmet Ali müdafiinin temyiz isteği özetle, kararın usûl ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Ceza ehliyetleri yönünden aldırılan raporlarda sanıkların ayrı ayrı ceza ehliyetlerinin bulunmadığının belirlendiği gerekçesiyle sanıkların sabit olan eylemleri nedeniyle 5237 sayılı Kanun’un 31 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına ancak aynı Kanun’un 57 nci maddesi uyarınca tıbben şifa buluncaya kadar yüksek güvenlikli sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınmalarına karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Sanık … yönünden kurulan hüküm yönünden;
Kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçirilemeyen ve olay tutanağı, ifade tutanakları ve dosya içeriğine göre; diğer sanık …’de ele geçirilen uyuşturucu maddeler ile irtibatı kesin suretle tespit edilemeyen, suç tarihinde uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığı teknik yöntemlerle de saptanamayan sanığın soyut beyanı dışında, atılı suçu işlediğini somut bir olgu olarak ortaya koyan, her türlü şüpheden uzak, yeterli ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,

B. Sanıklar Mustafa ve Mehmet Ali yönünden kurulan hükümler yönünden;
1. Mahkeme gerekçeli kararında, “…sanıkların ayrı ayrı ceza ehliyetlerinin bulunmadığının belirlendiği anlaşıldığından sanıkların sabit olan eylemleri nedeniyle 5237 sayılı Kanun’un 31 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına…” şeklinde hüküm kurulduğunun belirtilmesine rağmen gerekçeli kararın hüküm fıkrasında “… sanıkların üzerine atılı suça ilişkin eyleminin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamadığı, bu nedenle 5237 sayılı Kanun’un 32 nci maddesinin birinci fıkrasından istifade edebileceği ve suç tarihinde cezai ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığından, sanıklar hakkında 5237 sayılı Kanun’un 32 nci maddesinin birinci fıkrası ve 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına, …” karar verildiği belirtilmek suretiyle hükmün esasını oluşturan gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulması,
2. Sanık … hakkında işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalmış olduğunun tespit edildiği ve 5237 sayılı Kanun’un 32 nci maddesinin ikinci fıkrasının uygulanması karşısında, 5271 sayılı Kanun’un 150 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca sanığın zorunlu müdafii huzurunda savunması alınmadan savunma hakkının kısıtlanması suretiyle hüküm kurulması,
3. Hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi ve aynı Kanun’un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un (5320 sayılı Kanun) geçici 7 inci maddesi sanık lehine hükümler içermekte olup, öncelikle; 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrası ve aynı Kanun’un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı bu suç tarihinden önce açılmış başka dava olup olmadığının, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;
a. Sanıklar bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemişse, 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin

sekizinci fıkrası uyarınca davanın düşmesine ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik kararı veren ilgili mahkemeye ihbarda bulunulmasına karar verilmesi,
b. Sanıklar hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanıklar bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse veya daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet dışında bir hüküm verilmiş ise;
Daha önceki tarihlerde işledikleri aynı suçtan dolayı verilmiş olan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararları ile adli sicil kaydındaki hükümlülükleri dikkate alınmaksızın, derdest davalarda 28.06.2014 tarihinden önce doğrudan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararı verilmemişse, 28.06.2014 tarihinden sonra kurulan hükümlerde 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrasının uygulanma imkanı kalmadığından, sanıklar hakkında, lehe/aleyhe Kanun tartışması yapılmasına gerek olmadan, Kanun’un amir hükmü olduğu için 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi ve aynı Kanun’un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde suç tarihi itibarıyla 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesine göre ceza takdir edilip sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
4. Yargılama giderinin kamu üzerinde bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Manisa 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 19.02.2016 tarihli ve 2014/55 Esas, 2016/195 Karar sayılı kararına yönelik sanıklar müdafilerinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
15.06.2023 tarihinde karar verildi.