Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2020/19561 E. 2023/3284 K. 11.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/19561
KARAR NO : 2023/3284
KARAR TARİHİ : 11.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/656 E., 2016/131 K.
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1. Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığının, 30.04.2012 tarihli iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası ile 53 üncü maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.

2. Kadıköy (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin, 01.10.2012 tarihli ve 2012/757 Esas, 2012/1910 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir. Kararın 12.10.2012 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için dosya Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderilmiştir.

3. Sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, … (Kapatılan) 34. Sulh Ceza Mahkemesinin, 05.06.2014 tarihli ve 2013/1352 Esas, 2014/555 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan karar tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca hükmedilen 10 ay hapis cezasının, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası ve sekizinci fıkraları uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına ve sanığın beş yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına karar verilmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 24.06.2014 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.

4. Sanığın denetim süresi içinde 22.10.2014 tarihinde işlediği hakaret suçundan … 47. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 19.11.2015 tarihli ve 2014/979 Esas, 2015/657 Karar sayılı mahkûmiyet kararının 14.12.2015 tarihinde kesinleştiğinin ihbar olunması üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, …(Kapatılan) 72. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.03.2016 tarihli ve 2015/656 Esas, 2016/131 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onbirinci fıkrası uyarınca hüküm açıklanarak, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan lehine olan lehine olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci, 50 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 52 inci maddesi uyarınca 6.000,00 TL adli para cezasına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık kararı temyiz ettiğini belirtmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

25.02.2012 tarihli tutanakta, Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler tarafından saat 04.45’te Kozyatağı Mahallesi, Bayar Caddesi Şakacı Sokak girişinde durumundan şüphelenilerek durdurulan sanığın üst aramasında avucunun içerisinde sıkıştırılmış vaziyette şeffaf poşet içerisinde sarılı vaziyette renk, koku ve görünüm itibariyle tütünle karışık vaziyette hint keneviri diye tabir edilen uyuşturucu maddenin ele geçirildiği ayrıca sanığın montunun sol cebinde şeffaf poşet içerisine sarılı vaziyette renk, koku ve görünüm itibariyle toz esrar diye tabir edilen uyuşturucu maddenin ele geçirildiğinin bildirildiği, sanığın suçunun sabit görüldüğü, gerekçesiyle sanık hakkında atılı suçtan mahkûmiyetine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

Kabul edilebilir bir temyiz başvurusu üzerine yapılan inceleme neticesinde;

1. Sanığın üzerinde yapılan aramaya ilişkin olarak 5271 sayılı Kanun’un 116, 117 ve 119. maddelerine uygun şekilde verilmiş “adlî arama kararı” ya da “yazılı arama emri” veya suç tarihinde olay yeri ve zamanını kapsayan “önleme arama kararı” dosya içinde bulunmadığından, “adli arama kararı”, “yazılı arama emri” ya da “önleme arama kararı” bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa aslı veya onaylı örneğinin dosya içine konulması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,

Kabul ve uygulamaya göre de;

2. Hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi ve aynı Kanun’un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesi sanık lehine hükümler içermekte olup, öncelikle; 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrası ve aynı Kanun’un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından, sanık hakkında

kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı bu suç tarihinden önce açılmış başka dava olup olmadığının, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;

a) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemişse, 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik kararı veren ilgili mahkemeye ihbarda bulunulmasına karar verilmesi,

b) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse veya daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet dışında bir hüküm verilmiş ise, bu suç nedeniyle doğrudan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış olan sanığın, yükümlülüklerini ihlal ettiğinin sabit görülmesi halinde hakkında, 6545 sayılı Kanun’un 85 inci maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, suç tarihi itibarıyla, 5560 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi çerçevesinde bir karar verilmesi, gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,

3. Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı Kanun’un 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine

geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, 5271 sayılı Kanun’da yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun, “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

4. Denetimli serbestlik tedbiri kararının infazına başlanması için Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından çıkarılan çağrı yazısını alan sanığın denetime başladığı, 03.06.2013 tarihli vaka sorumlusu görüşmesine katılmaması nedeniyle uyarılmasının ardından denetimin infazına devam ettiği, 03.10.2013 tarihli vaka sorumlusu görüşmesine katılmadığından bahisle ikinci bir uyarı yapılmaksızın dosyasının kapatıldığı anlaşılmakla, olayda ısrar şartı gerçekleşmediğinden denetimli serbestlik tedbiri kararının infazının devamına karar vermek gerektiği gözetilmeyerek mahkûmiyet kararı verilmesi,

5. Sanıkla ilgili olarak 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onbirinci fıkrası gereğince, açıklanması geri bırakılan hükümde herhangi bir değişiklik yapma imkanı bulunmadığı ve hükmün ilk şekliyle açıklanması gerektiği halde, 10 ay hapis olarak hükmolunan cezanın hüküm açıklanırken adli para cezasına çevrilerek karar verilmesi suretiyle 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin yedinci fıkrasına aykırı davranılması, nedenleri ile hukuka aykırılık görülmüştür.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle … (Kapatılan) 72. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.03.2016 tarihli ve 2015/656 Esas, 2016/131 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy
birliğiyle BOZULMASINA, 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesinin birinci fıkrası ve 1412 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca sonuç ceza yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

11.04.2023 tarihinde karar verildi.