Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2020/19218 E. 2023/3487 K. 13.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/19218
KARAR NO : 2023/3487
KARAR TARİHİ : 13.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2014/422 E., 2015/1293 K.
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ :Bozma

… 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.12.2015 tarihli ve 2014/422 Esas, 2015/1293 Karar sayılı kararının sanık tarafından temyizi üzerine yapılan ön inceleme neticesinde;
7201 sayılı Tebligat Kanun’unun (7201 sayılı Kanun) 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en
son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin birinci fıkrasına göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Kanun’un 23 üncü maddesi ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin;
Sanığın yokluğunda verilen … 5. Sulh Ceza Mahkemesi, 25.06.2013 tarihli ve 2012/905 Esas, 2013/641 Karar sayılı kararının,sanığın bildirdiği ve aynı zamanda MERNİS adresi olan adresine doğrudan 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği tebliğ edildiği dolayısıyla tebligatın usulsüz olduğu ve bu nedenle kararın da usulsüz olarak kesinleştirildiği anlaşıldığından; kesinleşmeyen karara ilişkin verilen sonraki karar ve işlemlerin hukuken geçersiz olduğu; sanığın 14.12.2015 tarihli temyiz isteminin 25.06.2013 tarihli tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararına yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma suçundan dolayı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararlar “Durma” kararı niteliğinde olup itiraz yasa yoluna tabi olmaları nedeniyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 264 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, itirazla ilgili gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi için, dava dosyasının, oy birliğiyle İNCELENMEKSİZİN İADESİNE,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

13.04.2023 tarihinde karar verildi.