Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2020/19004 E. 2023/2994 K. 04.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/19004
KARAR NO : 2023/2994
KARAR TARİHİ : 04.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1. … Cumhuriyet Başsavcılığının, 14.11.2011 tarihli iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası ile 53 ve 54 üncü maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.

2. … (Kapatılan) 8. Sulh Ceza Mahkemesinin, 18.09.2012 tarihli ve 2011/786 Esas, 2012/858 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir. Kararın 22.10.2012 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için dosya Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderilmiştir.

3. Sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, …(Kapatılan) 8. Sulh Ceza Mahkemesinin, 26.11.2013 tarihli ve 2013/583 Esas, 2013/1273 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan karar tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, aynı Kanun’un 62 nci, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 52 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca hükmedilen 6.000,00 TL adli para cezasının, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası ve sekizinci fıkraları uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına ve sanığın beş yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına karar verilmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 27.12.2013 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.

4. Sanığın denetim süresi içinde 22.04.2014 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan … 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 06.03.2015 tarihli ve 2014/523 Esas, 2015/330 Karar sayılı mahkûmiyet kararının 11.07.2015 tarihinde kesinleştiğinin ihbar olunması üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, … 23. Asliye Ceza Mahkemesinin, 24.11.2015 tarihli ve 2015/697 Esas, 2015/757 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onbirinci fıkrası uyarınca hüküm açıklanarak, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan lehine olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, aynı Kanun’un 62 nci, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 52 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca 6.000,00 TL adli para cezasına hükmedilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanığın temyiz sebepleri özetle; düzenlenen belgeleri okumadan imzaladığına, ifade içeriğini hatırlamadığına, eylemi işlemediğine, usul ve esasa aykırı hüküm verildiğine, mağdur olduğuna, beraatine karar verilmesini talep ettiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Suç tarihinde, sanığın yapılan üst aramasında uyuşturucu maddelerin ele geçirildiği, alınan ekspertiz raporunda Tetrahydrocannabinol (THC) ihtiva eden hint keneviri bitki parçaları olduğunun tespit edildiği, sanığın suçunu ikrar ettiği, sanığın böylece müsnet suçu işlediği gerekçesiyle sanık hakkında atılı suçtan mahkûmiyetine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

Kabul edilebilir bir temyiz başvurusu üzerine yapılan inceleme neticesinde;

1. Sanığın üzerinde yapılan aramaya ilişkin olarak 5271 sayılı Kanun’un 116 ncı, 117 inci ve 119 uncu maddelerine uygun şekilde verilmiş “adlî arama kararı” ya da “yazılı arama emri” veya suç tarihinde olay yeri ve zamanını kapsayan “önleme arama kararı” dosya içinde bulunmadığından, “adli arama kararı”, “yazılı arama emri” ya da “önleme arama kararı” bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa aslı veya onaylı örneğinin dosya içine konulması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,

2. Sanığın kovuşturma aşamasında alınan savunmalarında suçu kabul etmemiş olması karşısında, kanaat oluşturacak sayıda tutanak mümziinin tanık sıfatıyla dinlenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kabul ve uygulamaya göre de;

3. Hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun 191 inci maddesi ve aynı Kanun’un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesi sanık lehine hükümler içermekte olup, öncelikle; 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun 191 inci maddesinin beşinci fıkrası ve aynı Kanun’un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci
maddesinin olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı bu suç tarihinden önce açılmış başka dava olup olmadığının, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;

a) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemişse, 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik kararı veren ilgili mahkemeye ihbarda bulunulmasına karar verilmesi,

b) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse veya daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet dışında bir hüküm verilmiş ise, bu suç nedeniyle doğrudan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış olan sanığın, yükümlülüklerini ihlal ettiğinin sabit görülmesi halinde hakkında, 6545 sayılı Kanun’un 85 inci maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, suç tarihi itibarıyla, 5560 sayılı Kanunla ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi çerçevesinde bir karar verilmesi, gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,

4. Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı Kanun’un 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24 üncü maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5 inci

maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, 5271 sayılı Kanunda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda 5271 sayılı Kanun’nun 251 inci maddesinin 3 üncü fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun, “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

5. Denetimli serbestlik tedbiri kararının infazına başlanması için Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından çıkarılan çağrı yazısını alan sanığın denetime başladığı, 20.02.2013 tarihli hastane randevusuna katılmaması nedeniyle uyarılmasının ardından denetimin infazına devam ettiği, 10.04.2013 tarihli hastane randevusuna katılmadığından bahisle ikinci bir uyarı yapılmaksızın dosyasının kapatıldığı anlaşılmakla, olayda ısrar şartı gerçekleşmediğinden denetimli serbestlik tedbiri kararının infazının devamına karar vermek gerektiği gözetilmeyerek mahkûmiyet kararı verilmesi,

6. Hükmün açıklanmasına neden olan suçun 22.04.2014 tarihinde işlenen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu olduğu, 6545 sayılı Kanun ile 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde değişiklik yapılması nedeniyle ihbar yapan mahkemece uyarlama yargılaması yapılarak neticesine göre hükmün açıklanıp açıklanmayacağına karar verilmesinde zorunluluk bulunması, nedenleri ile hukuka aykırılık görülmüştür.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle … 23. Asliye Ceza Mahkemesinin, 24.11.2015 tarihli ve 2015/697 Esas, 2015/757 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden
hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

04.04.2023 tarihinde karar verildi.