Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2020/18911 E. 2023/2949 K. 03.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/18911
KARAR NO : 2023/2949
KARAR TARİHİ : 03.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2016/80 E., 2016/402 K.
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında kurulan hükmün karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü.

I. HUKUKÎ SÜREÇ

A. Ceyhan Cumhuriyet Başsavcılığının, 12.12.2012 tarihli iddianamesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.

B. Ceyhan 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.02.2015 tarihli ve 2014/209 Esas, 2015/130 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 10 ay hapis cezasına ve hak yoksunluğuna karar verilmiştir. 5237 sayılı Kanun’un 6545 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin ikinci fıkrası ve 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.

D. Sanığın denetim yükümlülüğüne uymaması ile yapılan yargılamada Ceyhan 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.04.2016 tarihli ve 2016/80 Esas, 2016/402 Karar sayılı kararı ile hüküm açıklanarak 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 10 ay hapis cezasına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanığın temyiz sebepleri özetle; kararın bozulmasını ve beraatını talep ettiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçu nedeniyle yürütülen soruşturma kapsamında sanığın yapılan idrar tahlilinde uyuşturucu madde kullandığını sabit olduğu böylece üzerine atılı kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu işlediği tüm dosya kapsamından anlaşılmakla kamu davası açılmış, mahkemece sanık hakkında 10 ay hapis cezası ve bu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, sanığın denetim yükümlülüklerine uymaması ile hüküm açıklanarak mahkûmiyetine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

Kabul edilebilir bir temyiz başvurusu üzerine yapılan inceleme neticesinde;

Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı Kanun’un 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un Geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, 5271 sayılı Kanun’da yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun, “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiştir.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Ceyhan 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 05.04.2016 tarihli ve 2016/80 Esas, 2016/402 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

03.04.2023 tarihinde karar verildi.