Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2020/18680 E. 2023/2531 K. 22.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/18680
KARAR NO : 2023/2531
KARAR TARİHİ : 22.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Manavgat 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 18.06.2015 tarihli ve 2015/175 Esas, 2015/864 Karar sayılı kararının sanık tarafından temyizi üzerine yapılan ön inceleme neticesinde gereği düşünüldü:

Sanığın yokluğunda verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına ilişkin gerekçeli kararın sanığın MERNİS adresine doğrudan 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (7201 sayılı Kanun) 21 inci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında çıkarılarak tebligatın muhtara teslim edildiği anlaşılmış olup; 7201 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesi ikinci fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının
anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında,
öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin birinci fıkrasına göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Kanun’un 23 üncü maddesinin birinci ve sekizinci fıkrası ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16 ıncı maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, gerekçeli karar tebligatının usulsüz olması nedeniyle tedbir kararının kesinleşmediği ve bu karara bağlı olarak verilen, 18.06.2015 tarihli ve 2015/175 Esas, 2015/864 Karar sayılı mahkûmiyet kararının yok hükmünde olduğu anlaşılmakla, sanığın temyiz dilekçesinin, Manavgat 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 01.07.2014 tarih, 2014/167 Esas, 2014/514 Karar sayılı tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin karara yönelik itiraz dilekçesi niteliğinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;

Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma suçundan dolayı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararların sözü edilen fıkraya 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun’un 20 inci maddesi ile eklenen son cümleye göre, durma kararı niteliğinde olup itiraza tabi olmaları nedeniyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 264 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, itirazla ilgili gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi için, dava dosyasının, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle İNCELENMEKSİZİN İADESİNE,

Dava dosyasının, Mahkemesine iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

22.03.2023 tarihinde karar verildi.