YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/18542
KARAR NO : 2023/2412
KARAR TARİHİ : 20.03.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
Sanık hakkında kurulan hükmün karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığının, 10.11.2014 tarihli kararı ile sanık hakkında 5 yıl süre ile kamu davasının açılmasını ertelenmesine ve tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmiştir.
B. Sanığın 29.09.2015 tarihli eylemi ile kamu davasının açılmasının ertelenmesinin ihlali sayılarak erteleme kararı kaldırılıp Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığının 30.11.2015 tarihli iddianamesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 53 üncü maddesi, 54 üncü maddesi ve 58 inci maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
C. Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 18.03.2016 tarihli ve 2015/611 Esas, 2016/192 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun’la değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 53 üncü maddesi ve 58 inci maddesi uyarınca 10 ay hapis cezasına, hak yoksunluğuna ve mükerrerliğe karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz sebepleri özetle; temyiz ettiğine ilişkindir
III. OLAY VE OLGULAR
Suç tarihinde, devriye görevi yapan polis ekibi tarafından şüphe üzerine durdurulan sanığın üzerinde bulunan ve esrar maddesi olduğunu söylediği maddeyi rızası ile teslim ettiği, kriminal polis laboratuvarı tarafından yapılan incelemede maddenin esrar ihtiva ettiğinin belirlendiği, sanık hakkında sübut bulan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan öncelikle “Kamu Davasının Açılmasının 5 yıl süre ile Ertelenmesine ve Denetimli Serbestlik Tedbiri uygulanmasına” karar verildiği ve bu kararın da 26.11.2014 tarihinde tebliğ edildiği, ancak, sanığın erteleme süresinin içerisinde 29.09.2015 tarihinde yeniden uyuşturucu madde ile yakalandığı anlaşılmakla, yapılan yargılamada sanığın mahkûmiyetine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Kabul edilebilir bir temyiz başvurusu üzerine yapılan inceleme neticesinde;
A. 27.05.2014 tarihli tutanak içeriğine göre, şüphe ile durdurulan sanığın yapılan kaba üst aramasında esrar maddesinin ele geçtiği anlaşılmakla; sanığın üzerinde yapılan aramaya ilişkin olarak 5271 sayılı Kanun’un 116 ıncı, 117 inci ve 119 uncu maddelerine uygun şekilde verilmiş “adlî arama kararı” ya da “yazılı arama emri” veya suç tarihinde olay yeri ve zamanını kapsayan “önleme arama kararı” dosya içinde bulunmadığından, “adli arama kararı”, “yazılı arama emri” ya da “önleme arama kararı” bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa aslı veya onaylı örneğinin dosya içine konulması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
B. Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı Kanun’un 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, 5271 sayılı Kanun’da yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun, “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 18.03.2016 tarihli ve 2015/611 Esas, 2016/192 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
20.03.2023 tarihinde karar verildi.