Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2020/18342 E. 2023/2735 K. 28.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/18342
KARAR NO : 2023/2735
KARAR TARİHİ : 28.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanıklar hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un
310 uncu maddesi gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1. Sanıklar hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı başlatılan soruşturmada, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 6545 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Mersin Cumhuriyet Başsavcılığınca 10.12.2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararı verilmiştir.

2. Sanıkların, kendilerine yüklenen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine, Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının, 29.06.2015 tarihli iddianamesi ile sanıkların 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası ile 53 üncü maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmıştır.

3. Sanıkların tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, Mersin 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 22.12.2015 tarihli ve 2015/408 Esas, 2015/757 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci ve 53 üncü maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile hak yoksunluğuna hükmedilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

A. Sanık …’ın temyiz sebepleri özetle;

Denetime uyduğuna, balıkçı olması nedeniyle son randevuya yetişemediğine, kararı temyiz ettiğine

ilişkindir.

B. Sanık … müdafiinin temyiz sebepleri özetle;

Kararı temyiz ettiğini belirtmiştir.

C. Sanık …’in temyiz sebepleri özetle;

Dosyanın verdiği ifade ve mağduriyeti doğrultusunda yeniden incelenmesini talep ettiğine ve kararı
temyiz ettiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Sanıkların suç tarihinde uyuşturucu madde satın almak istedikleri sırada kolluk görevlileri tarafından yakalandıkları ve haklarında işlem yapıldığı, sanıkların savunmalarında, kullanmak için eroin satın almak istediklerini ve bu nedenle suça konu adrese geldiklerini beyan ettikleri, bunun üzerine sanıklar hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildiği, tedavileri hususunda Mersin Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müzekkere yazıldığı, sanık …’ın uyarıya rağmen yasal süre içerisinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne başvurmayarak yükümlülüklerini ihlal ettiği, ayrıca tedavi programının gereklerine uygun davranmadığının ilgili hastanenin 26.03.2015 tarihli raporu ile tespit edildiği, infaz işlemleri değerlendirme komisyonunun 22.04.2015 tarihli kararı ile kaydının kapatılmasına karar verildiği, sanık …’in Mersin Devlet Hastanesine sevk edildiği ancak uyarıya rağmen tedavi programına hiç gitmediği, Mersin Denetimli Serbestlik Müdürlüğü İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 10.06.2015 tarihli kararı ile kaydın kapatılmasına karar verildiği, sanıkların savunmalarında atılı suçlamayı kabul ettikleri, sanık …’in balıkçılık yaptığını ve denize açıldığında hemen karaya çıkamadığı için tedbirin gereklerini yerine getiremediğini, sanık …’ın da iş yerinden izin alamadığından dolayı tedbirin gereklerini yerine getiremediğini savunduğu, ancak sanıkların savunmalarının geçerli bir mazeret olarak kabul edilemeyeceği, bu şekilde sanıkların yasal süre içerisinde yükümlülüklerine uymadıkları ve tedavi programının gereklerine uygun davranmadıkları, gerekçesiyle sanıklar hakkında atılı suçtan mahkûmiyetlerine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

Kabul edilebilir temyiz başvuruları üzerine yapılan inceleme neticesinde;

1. Sanıklar hakkında, 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte
verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının içeriğinde, sanıkların bu karara itiraz hakkı bulunduğuna ilişkin, itiraz süresinin gösterilmemesi suretiyle usulüne uygun bir yasa yolu bildirimi
yapılmadığı için karar sanıklar tarafından öğrenilmiş olsa bile, 10.12.2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmediği ve kovuşturma şartlarının oluşmadığı dikkate alınarak, sanıklara kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına karşı 15 gün içinde Sulh Ceza Hâkimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte kararın yeniden tebliğ edilmesi gerektiğinden, bu kapsamda inceleme konusu olayda sanıkların kendilerine yüklenen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymaması şeklindeki ihlallerini, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kesinleşmeden gerçekleştirdikleri anlaşılmakla, sanıklar hakkında kovuşturma şartlarının oluşmaması nedeniyle, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereğince kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere, kamu davasının durmasına ve gerekli tebligat işlemlerinin tamamlanarak, kararın infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi yerine yargılamaya devamla sanıklar hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması,

2. Hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi ve aynı Kanun’un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesi sanıklar lehine hükümler içermekte olup, öncelikle; 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrası ve aynı Kanun’un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından, sanıklar hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan dolayı bu suç tarihinden önce açılmış başka dava olup olmadığının, varsa sanıkların bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediklerinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanıkların infazda olan başka bir tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;

a. Sanıklar bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemişse, 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca davanın düşmesine ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik kararı veren ilgili
mahkemeye ihbarda bulunulmasına karar verilmesi,

b. Sanıklar bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değillerse veya daha önce işledikleri suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet dışında bir hüküm verilmiş ise; bu suç nedeniyle 6545 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte, tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış olan sanıklar hakkında 6545 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde gösterilen dava açma şartlarının gerçekleştiğinin sabit görülmesi halinde yargılamaya devam olunarak, suç tarihinde yürürlükte olan ve sanıklar lehine olan 5560 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası hükmü çerçevesinde ceza miktarı belirlenerek karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,

3. Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde sanıklara isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı Kanun’un 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, 5271 sayılı Kanun’da yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza

hukukuna ilişkin olduğunun ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemenin sanıklar lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanıkların hukuki durumunun, “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

4. Suç tarihi olan 25.06.2014 tarihi itibariyle yürürlükte olan 5560 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrasında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçuna ilişkin ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olduğu, daha sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle ceza miktarının artırılarak “iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası” olarak düzenlendiği, 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca suç tarihi itibariyle sanıkların lehine olan kanun maddesinin uygulanması suretiyle ceza miktarının suç tarihinde yürürlükte olan ve sanıklar lehine olan 5560 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren ve ceza miktarı itibariyle sanıklar aleyhine olan 6545 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince temel cezanın 2 yıl olarak belirlenmesi suretiyle fazla ceza tayini, nedenleriyle hukuka aykırılık görülmüştür.

V. KARAR

Başkaca yönleri incelenmeyen Mersin 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 22.12.2015 tarihli ve 2015/408 Esas, 2015/757 Karar sayılı kararına yönelik sanık … ve müdafii ile sanık …’ın temyiz istemleri yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

28.03.2023 tarihinde karar verildi.