YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/18228
KARAR NO : 2023/1701
KARAR TARİHİ : 02.03.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Ceyhan Cumhuriyet Başsavcılığının, 20.09.2010 tarihli iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası ile 53 ve 54 üncü maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
2. Ceyhan (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin, 08.06.2012 tarihli ve 2010/1224 Esas, 2012/411 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir. Kararın 03.07.2012 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için dosya Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderilmiştir.
3. Sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, Ceyhan (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin, 05.03.2013 tarihli ve 2012/703 Esas, 2013/352 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, sanığın tedavi ve denetimli serbestlik kararına uymak istediğini beyan ettiği dikkate alınarak yeniden karar tarihinde yürürlükte bulunan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir. Kararın 02.04.2013 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için dosya Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderilmiştir.
4. Sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, Ceyhan 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.01.2015 tarihli ve 2014/288 Esas, 2015/64 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair 05.03.2013 tarihli hükmün aynen infazına karar verilmiştir. Kararın 09.09.2015 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için dosya Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderilmiştir.
5. Sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, Ceyhan 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 31.03.2016 tarihli ve 2015/1148 Esas, 2016/310 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan lehine olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci, 50 inci maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 52 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca 6.000,00 TL adli para cezasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz sebepleri; Sanık, erteleme kararı verilmediğini, bilmeyerek suç işlediğini, sabıkasız oluşu dikkate alınarak cezasının ertelenmesini istediğini ve kararı temyiz ettiğini belirtmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
Suç tarihinde ilçemiz TEM otoyolu Sirkeli gişelerinde Jandarma birimlerince yapılan önleyici arama uygulaması sırasında durdurulan yolcu otobüsünde Adana İl Jandarma Komutanlığının köpek takip timi personelince yapılan kontrolde narkotik takip köpeğinin sanık …’un oturduğu koltuğun altında bulunan gazete kağıdına sarılı maddeye tepki göstermesi üzerine yapılan incelemede esrar olduğundan şüphelenilen maddenin bulunduğu, sanığın alınan beyanında söz konusu uyuşturucunun kendisine ait olduğunu ve uyuşturucu madde kullandığını beyan ettiği ve Adana Adli Tıp Kurumu Kimya İhtisas Dairesi raporuna göre uyuşturucu madde kullandığının tespit edildiği sanık hakkında denetimli serbestlik tedbirine tabii tutulmasına karar verildiği, sanığın tedavi programı kapsamında başlayan denetiminde dilekçe sunarak adresinin …. Sok. No:43 İstanbul olarak değiştiğini bildirmesine rağmen infaz dosyasının kapatıldığı, sanığın bildirdiği adreste başlanmayan denetimden haberdar olmayabileceği kanaatine varılarak, sanığın başlayan denetiminde yeniden Hani adresine tebligat çıkartıldığı, ancak sanığın talimat yolu ile alınan beyanında zaten bu adresini verdiği, bu itibarla sanığın Hani adresinde oturduğu, savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu, dosyanın geldiği safahat itibarıyla sanığa pek çok defa şans verildiği ancak sanığın pişmanlık göstermediği gibi dosyasını takip etmeye özen göstermediği, tedaviye uyma çabası içerisinde olduğu kanaati edinilmediği, gerekçesiyle sanık hakkında atılı suçtan mahkûmiyetine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Kabul edilebilir bir temyiz başvurusu üzerine yapılan inceleme neticesinde;
1. Hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi ve aynı Kanun’un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesi sanık lehine hükümler içermekte olup, öncelikle; 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci
maddesinin beşinci fıkrası ve aynı Kanun’un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı bu suç tarihinden önce açılmış başka dava olup olmadığının, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;
a) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemişse, 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik kararı veren ilgili mahkemeye ihbarda bulunulmasına karar verilmesi,
b) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse veya daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet dışında bir hüküm verilmiş ise, bu suç nedeniyle doğrudan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış olan sanığın, yükümlülüklerini ihlal ettiğinin sabit görülmesi halinde hakkında, 6545 sayılı Kanun’un 85 inci maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, suç tarihi itibarıyla, 5560 sayılı Kanun’la değişik 5271 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi çerçevesinde bir karar verilmesi, gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,
2. Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı Kanun’un 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5 inci
maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, 5271 sayılı Kanun’da yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun, “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
3. Ceyhan 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.01.2015 tarihli ve 2014/288 Esas, 2015/64 Karar sayılı kararı ile sanığın yokluğunda sanık hakkında, “…tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında dilekçesini sunarak adresini “…. …. …. Sokak No 43 İstanbul” adresi olarak bildirmesine rağmen bu adreste infazın başlatılmadığı” gerekçesi ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair 05.03.2013 tarihli hükmün aynen infazına karar verildiği, ancak bu kararın infazı sırasında da bilinen en son adresi yukarıda belirtilen adres olmasına rağmen bu adreste infaz dosyası açılmadan sanığın MERNİS adresi esas alınarak Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından çıkarılan çağrı yazısının tebliğine rağmen sanığın başvurmadığından bahisle dosyasının kapatıldığı, 28.03.2016 tarihli talimat duruşmasında alınan savunmasında sanığın, Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gideceği tarihlerde Diyarbakır’a gittiğini ancak olaylar nedeniyle dönmek zorunda kaldığını belirttiği anlaşılmakla, sanığın mazereti de değerlendirilerek çağrı tebligatının usulsüz olması nedeniyle denetimli serbestlik tedbiri kararının infazının devamına karar vermek gerektiği gözetilmeyerek mahkûmiyet kararı verilmesi, nedenleri ile hukuka aykırılık görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Ceyhan 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 31.03.2016 tarihli ve
2015/1148 Esas, 2016/310 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
02.03.2023 tarihinde karar verildi.