Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2020/18221 E. 2023/1546 K. 28.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/18221
KARAR NO : 2023/1546
KARAR TARİHİ : 28.02.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı başlatılan soruşturmada, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 6545 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Kuşadası Cumhuriyet Başsavcılığınca 15.06.2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte denetimli serbestlik tedbiri kararı verilmiştir.
2. Sanığın, erteleme süresi zarfında yeniden uyuşturucu madde kullandığının anlaşılması üzerine, Kuşadası Cumhuriyet Başsavcılığının, 01.09.2015 tarihli iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası ile 53, 54 ve 58 inci maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.

3. Kuşadası 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.11.2015 tarihli ve 2015/315 Esas, 2015/494 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 inci, 53 üncü ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık, tedavi olmak istediğini ve kararı temyiz ettiğini belirtmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
Sanık hakkında verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kesinleştikten sonra, Kuşadası Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2015/5878 sayılı numarada kayıtlı soruşturma nedeniyle ifadesi alınan sanık uyuşturucu madde kullandığını ikrar ettiği ve 05.08.2015 tarihinde yapılan tahlilde de uyuşturucu madde kullandığı, böylelikle 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (c) bendinde düzenlenen ihlali gerçekleştirdiği tespit edilmiş, bu tespit sonrası verilmiş olan kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kaldırılmasına ve hakkında kamu davasının açılmasına karar verildiği, her ne kadar sanık savunmasında tebligatın kendisine gelmediğini beyan etmişse de tebligatın usulüne uygun tebliğ edildiği, ayrıca sanığın erteleme kararından, denetimden haberi olduğunu ikrar ettiği, sanığın suçtan kurtulmaya yönelik savunmalarına itibar edilmeyip suçu sabit görüldüğü gerekçesiyle sanık hakkında atılı suçtan mahkûmiyetine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili, usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmektedir. 5271 sayılı Kanun’un 170 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ceza davası, dava açan belge niteliğindeki icra ceza mahkemesine verilen şikâyet dilekçesi, son soruşturmanın açılması kararı gibi istisnai hükümler dışında kural olarak Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenecek bir iddianame ile açılır. Anılan Kanun’un 170 inci maddesinin dördüncü fıkrasında da “İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 225 inci maddesinde ise “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu madde gereğince hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise, ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir.
Anılan kanuni düzenlemelere göre, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu iddia olunan eylemin dışına çıkılması, dolayısıyla davaya konu edilmeyen fiil veya olaydan dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması kanuna açık aykırılık oluşturacaktır. Öğretide “davasız yargılama olmaz” ve “yargılamanın sınırlılığı” olarak ifade edilen bu ilke uyarınca hâkim, ancak hakkında dava açılmış bir fiil ve kişi ile ilgili yargılama yapabilecek ve önüne getirilen somut uyuşmazlığı hukuki çözüme kavuşturacaktır.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda; iddianame içeriğinde 27.05.2015 tarihli eyleme ilişkin anlatım bulunmadığı, hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemlerle sınırlı olduğu da gözetilerek yargılamaya konu eylemle ilgili 5271 sayılı Kanun’un 170 inci maddesine uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı halde yargılamaya devamla sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi nedeniyle hukuka aykırılık görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle, başkaca yönleri incelenmeyen Kuşadası 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.11.2015 tarihli ve 2015/315 Esas, 2015/494 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
28.02.2023 tarihinde karar verildi.