YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/17931
KARAR NO : 2023/1488
KARAR TARİHİ : 27.02.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. Adana Cumhuriyet Başsavcılığının, 14.07.2014 tarihli kararı ile sanık hakkında 5 yıl süre ile kamu davasının açılmasını ertelenmesine ve tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmiştir.
B. Sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin yükümlülüklerine uymaması ile kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kaldırılarak Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 04.02.2016 tarihli iddianamesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesi ve 54 üncü maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
C. Adana 9. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.05.2016 tarihli ve 2016/182 Esas, 2016/389 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, lehine olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 53 üncü maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz sebepleri; beraatine karar verilmesini talep etmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
Şüphe ile durdurulan sanığın üzerinde yapılan aramada 2,5 gram esrar maddesi ele geçirildiği, alınan kriminal ekspertiz raporuna göre, ele geçirilen maddenin kenevir bitkisi parçaları olduğunun belirlendiği, uyuşturucu madde kullanmak ve bulundurmak suçundan soruşturma başlatıldığı, bu soruşturma kapsamında sanığın uyuşturucu madde kullandığını ikrar ettiği, sanık hakkında atılı suçtan başlatılan soruşturma kapsamında; hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildiği, bu karar ile birlikte sanığın tedavi ve denetimli serbestliğe tabi tutulduğu, sanığın tedavi programının gereklerine uygun davranmayarak yeniden uyuşturucu madde kullanarak tedbir uygulamasını ihlal ettiği, Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce uyarıldığı, ancak sanığın uyarıya rağmen tedavi gereklerine uygun davranmamakta ısrar ederek yeniden uyuşturucu madde kullandığı, kamu davsının açılmasının ertelenmesi kararı kaldırılarak 04.02.2016 tarihli iddianame ile açılan davada yapılan yargılama sonucu sanığın mahkûmiyetine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Kabul edilebilir bir temyiz başvurusu üzerine yapılan inceleme neticesinde;
A. 22.06.2014 tarihli tutanak içeriğine göre, şüphe ile durdurulan sanığın yapılan kaba üst aramasında esrar maddesinin ele geçtiği anlaşılmakla; sanığın üzerinde yapılan aramaya ilişkin olarak 5271 sayılı Kanun’un 116 ıncı, 117 inci ve 119 uncu maddelerine uygun şekilde verilmiş “adlî arama kararı” ya da “yazılı arama emri” veya suç tarihinde olay yeri ve zamanını kapsayan “önleme arama kararı” dosya içinde bulunmadığından, “adli arama kararı”, “yazılı arama emri” ya da “önleme arama kararı” bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa aslı veya onaylı örneğinin dosya içine konulması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
B. Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı başlatılan soruşturmada 5237 Sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının sanığa usulüne uygun tebliğ edildiğine dair belgenin dosya içerisinde denetime açık bir şekilde bulundurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
C. Suç tarihi olan 22.06.2014 tarihi itibariyle yürürlükte olan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrasında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olduğu, daha sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle ceza miktarının artırılarak “iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası” olarak düzenlendiği, 5237 sayılı Kanun’un 7 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca suç tarihi itibarıyla sanığın lehine olan kanun maddesinin uygulanması suretiyle ceza miktarının suç tarihinde yürürlükte olan ve sanık lehine olan 5560 sayılı Kanun ile değişikk 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren ve ceza miktarı itibarıyla sanık aleyhine olan 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince temel cezanın 2 yıl olarak belirlenmesi suretiyle
fazla ceza tayini,
D. Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı Kanun’un 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama
usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5 inci maddesinin 1 inci fıkrasının (d) bendinde yer alan “01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrası (d) bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, 5237 sayılı Kanun’da yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin 3 üncü fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 7 inci maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 251inci maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun, “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, nedenleri ile bozmayı gerektirmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Adana 9. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.05.2016 tarihli ve 2016/182 Esas, 2016/389 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
27.02.2023 tarihinde karar verildi.