Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2020/17925 E. 2023/1490 K. 27.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/17925
KARAR NO : 2023/1490
KARAR TARİHİ : 27.02.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü.

I. HUKUKÎ SÜREÇ

A- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının, 01.12.2014 tarihli kararı ile sanık hakkında 5 yıl süre ile kamu davasının açılmasını ertelenmesine ve tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmiştir.
B- Sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin yükümlülüklerine uymaması ile kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kaldırılarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 27.05.2015 tarihli iddianamesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (c) bendi ve 53 üncü maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
C- İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.04.2016 tarihli ve 2015/323 Esas, 2016/135 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, lehine olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 53 üncü maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz sebepleri özetle;
1- Hükümde erteleme ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair uygulamanın gerekçelendirilmeden uygulanmaması,
2- Gerekçeli kararın tebliğ tarihinde Balıklı Rum Hastanesinde tedavi altında olduğuna,
İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Suç tarihinde, Beyoğlu ….. Mahallesi ….. Sokak üzerinde kolluk görevlileri tarafından yapılan kontrol ve aramalarda, sanığın pantolon ön sağ cebinde kağıda sarılı daralı ağırlığı 0,6 gram gelen açık yeşil renkli bitki parçalarının ele geçirildiği, İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü’nün 23.06.2014 tarih ve Kim-2014/7290 sayılı ekspertiz raporunda; net ağırlığı 0,3 gr gelen açık yeşil renkli bitki parçalarının uyuşturucu maddelerden AKB-8 etken maddesini ihtiva ettiği tespit edildiği, hakkındaki kamu davasının 5 yıl süre ile ertelenmesine karar verildiği, erteleme süresi içerisinde denetimli serbestlik müdürlüğünce yeniden ihtarat yapıldığı, yükümlülüklerinin hatırlatıldığı, çağrı

bildiriminde bulunulduğu, tebligatın 23.12.2014 tarihinde yapıldığı, 24.03.2015 tarihinde Tekirdağ Devlet Hastanesi’nin 2139 sayılı raporunda sanıkta uyuşturucu maddelerden eroine rastlandığının tespit edildiği, böylece kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmediği görülerek kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kaldırılarak düzenlenen iddianame ile yapılan yargılamada mahkumiyetine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Kabul edilebilir bir temyiz başvurusu üzerine yapılan inceleme neticesinde;
Sanığın hakkında verilen mahkûmiyet kararının tebliğinde kendisinin Balıklı Rum Hastanesinde tedavi gördüğünü, kendisine tebliğ edilmediğini belirtmiş ise de temyizin süresinde yapıldığı görülmekle sanığın temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
A. Suç tarihi olan 16.06.2014 tarihi itibariyle yürürlükte olan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrasında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olduğu, daha sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle ceza miktarının artırılarak “iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası” olarak düzenlendiği, 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca suç tarihi itibarıyla sanığın lehine olan kanun maddesinin uygulanması suretiyle ceza miktarının suç tarihinde yürürlükte olan ve sanık lehine olan 5560 sayılı Kanun ile değişikk 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren ve ceza miktarı itibarıyla sanık aleyhine olan 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince temel cezanın 2 yıl olarak belirlenmesi suretiyle fazla ceza tayini,
B. Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı Kanun’un 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine

geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, 5271 sayılı Kanunda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda 5271 sayılı Kanun’nun 251 inci maddesinin 3 üncü fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun, “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.04.2016 tarihli ve 2015/323 Esas, 2016/135 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
27.02.2023 tarihinde karar verildi.