Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2020/17523 E. 2023/666 K. 06.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/17523
KARAR NO : 2023/666
KARAR TARİHİ : 06.02.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü.

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığının, 10.01.2014 tarihli iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesi ve 58 inci maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
2. Karşıyaka 3. Sulh Ceza Mahkemesinin, 13.06.2014 tarihli ve 2014/29 Esas, 2014/596 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uygulanarak tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiş, 02.07.2014 tarihinde kesinleşmiştir.
3. Sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, Karşıyaka 9. Asliye Ceza Mahkemesinin, 18.12.2015 tarihli ve 2015/340 Esas, 2015/782 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan lehine olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 53 üncü maddesi ve 58 inci maddesi uyarınca 10 ay hapis cezası, hak yoksunluğuna ve mükerrerliğine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz sebepleri; “hapis cezasını hak etmediğini, temyiz ettiğini” belirterek temyiz ettiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Olay tarihinde “…..’nda ağaç altında bankta mavi kot pantolonlu erkek şahsın esrar kullandığı” ihbarı ile olay mahallinde sanığın bankta oturduğu ve emniyet görevlilerini görünce ayağı ile bir maddeyi ezerek attığının görülmesi ile uyuşturucu madde olduğu tahmin edilen madde muhafaza altına alınmış ve ekspertiz raporuna göre esrar maddesi olduğunun tespit edildiği olayda, bu şekilde şüphelinin üzerine atılı suçu işlediği anlaşılmakla uyuşturucu madde kullanmak suçundan sanık hakkında 1 yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, hükmün kesinleşmesi üzerine infaza verildiği ancak sanığın denetim yükümlülüklerine uygun davranmaması sebebiyle dosyanın iadesi ile dosyanın ele alındığı ancak 01.01.2013 tarihinde yeniden suç işlediği Karşıyaka 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/295 Esas ve 2013/471 Karar sayılı ilamı ile cezalandırılmasına karar verildiği ve denetim süresi içinde suç işlediğinden ihbarda bulunulduğu anlaşıldığından sanık hakkında verilen hükmün açıklandığı belirtilerek 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Kabul edilebilir bir temyiz başvurusu üzerine yapılan inceleme neticesinde;
1. Sanığın hakkında verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri yükümlülüklerine uymaması ile dosya tekrar ele alınmış ise de sanık hakkında verilmiş hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı bulunmadığı halde denetim süresi içinde yeni bir suç işlemesi nedeniyle yeniden ele alınıp hükmün açıklanmasına karar verildiğinden dosya kapsamıyla uygun düşmeyen gerekçeyle hüküm kurulması
2. Karşıyaka 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/295 Esas ve 2013/471 Karar sayılı ilamı ile verilen 10 ay hapis cezasının 18.07.2014 tarihinde kesinleştiği görülmekle, suç tarihinden sonra kesinleşen ilamın tekerrüre esas alınması suretiyle koşulları oluşmadığı halde sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 58 inci maddesi kapsamında tekerrür hükümlerinin uygulanması,
3. Hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi ve aynı Kanun’un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 inci maddesi sanık lehine hükümler içermekte olup, öncelikle; 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun 191 inci maddesinin beşinci fıkrası ve aynı Kanun’un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 inci maddesinin olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından, sanık hakkında kullanmak için için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı bu suç tarihinden önce açılmış başka dava olup olmadığının, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;
a) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemişse, 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik kararı veren ilgili mahkemeye ihbarda bulunulmasına karar verilmesi,

b) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse veya daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet dışında bir hüküm verilmiş ise, bu suç nedeniyle doğrudan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış olan sanığın, yükümlülüklerini ihlal ettiğinin sabit görülmesi halinde hakkında, 6545 sayılı Kanun’un 85 inci maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, suç tarihi itibarıyla, 5560 sayılı Kanunla ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi çerçevesinde bir karar verilmesi, gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,
4. Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesiyle 5271 sayılı Kanun’un başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un Geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, 5271 sayılı Kanun’da yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin 3 üncü fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun, “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, nedenleriyle bozmayı gerektirmiştir

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Karşıyaka 9. Asliye Ceza Mahkemesinin, 18.12.2015 tarihli ve 2015/340 Esas, 2015/782 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,06.02.2023 tarihinde karar verildi.