YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/17461
KARAR NO : 2023/1491
KARAR TARİHİ : 27.02.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
Sanık hakkında kurulan hükmün karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü.
I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. Sanık hakkında suç tarihinde uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma suçunu işlediğinden Tatvan Cumhuriyet Başsavcılığının 24.01.2011 tarihli iddianamesi ile sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191’inci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkrası, 53’üncü maddesi ve 54 üncü maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
B. Tatvan Sulh Ceza Mahkemesinin, 06.09.2014 tarihli ve 2011/92 Esas, 2012/292 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca hükmedilen 10 ay hapis cezası ile hak yoksunluğunun, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası ve sekizinci fıkraları uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına ve sanığın beş yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına karar verilmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 18.10.2012 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.
C. Sanığın 10.05.2015 tarihli basit yaralama eylemi nedeni ile Tatvan 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.12.2015 tarih, 2015/465 Esas ve 2015/588 Karar sayılı kararının ihbarı ile dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, Tatvan 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 11.02.2016 tarihli ve 2016/31 Esas, 2016/111 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesi uyarınca 10 ay hapis cezasına ve hak yoksunluğuna karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz sebepleri özetle;
Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
Hakkındaki iddianın soyut olup aleyhine delil olmadığına,
ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Olay tarihinde şüphe ile sanık ve temyiz dışı sanıklar …,…,ve ….’ın kimlik kontrolü yapılmak istendiğinde, kolluk görevlilerini gören sanık …’in montundan çıkardığı kağıdı yere atması sonucu yere atılan kağıdın içinden esrar maddesi çıktığı, bunun üzerine yapılan
kontrolde oturdukları yerde 2 gr uyuşturucu olduğu tahmin edilen esrara rastlandığı, sanığın savunmasında söz konusu esrarın kime ait olduğunu bilmediğini, esrar kullandığını beyan ettiği, böylelikle sanığın içmek amacı ile uyuşturucu madde bulundurmak suçunu işlediği anlaşıldığından, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 18.10.2012 tarihinde kesinleşmesi ile sanığın 10.05.2015 tarihli eyleminin ihbarı ile yapılan yargılamada sanığın mahkûmiyetine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Kabul edilebilir bir temyiz başvurusu üzerine yapılan inceleme neticesinde;
A. 13.09.2010 tarihli olay tutanağında hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan işlem yapılan sanığın, atılı suçu kabul etmemesi karşısında tutanak tanıklarının duruşmaya usulüne uygun olarak çağrılıp, bilgi ve görgülerine başvurularak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile hüküm kurulması,
B. Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı Kanun’un 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, 5271 sayılı Kanun’da yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre; “mahkûmiye kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında,
Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun, “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Tatvan 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 11.02.2016 tarihli ve 2016/31 Esas, 2016/111 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
27.02.2023 tarihinde karar verildi.