Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2020/16784 E. 2022/13108 K. 12.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/16784
KARAR NO : 2022/13108
KARAR TARİHİ : 12.12.2022

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Mahkûmiyet

Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın 20/06/2014 tarihli eylemi nedeni ile 16/09/2014 tarihinde kamu davasının açılmasının ertelenmesi ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararı verildiği, ancak sanığın 11/06/2014 tarihli eylemi nedeni ile “soruşturmaların birleştirilebilmesi ve yeniden kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı yazılabilmesi” gerekçesi ile 16/09/2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının 11/02/2015 tarihinde kaldırıldığı, yeni bir kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmeden sanığın 04/12/2014 tarihli eylemi ihlal sayılarak soruşturma dosyalarının birleştirilmesine karar verildiği ve 27/03/2015 tarihinde sanık hakkında kamu davası açıldığı, ancak;
– Sanık hakkında, 20/06/2014 tarihli eylem yönünden, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değişik 5237 sayılı TCK’nın 191. maddesinin 2 ve 3. fıkraları uyarınca, 16/09/2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının içeriğinde, sanığın bu karara itiraz hakkı bulunduğuna ilişkin, itiraz süresi ve merciinin de gösterilmemesi suretiyle usulüne uygun bir yasa yolu bildirimi yapılmadığı için karar sanık tarafından öğrenilmiş olsa bile, 16/09/2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmediği ve kovuşturma şartlarının oluşmadığı gibi, 11/06/2014 tarihli eylemi nedeni ile “soruşturmaların birleştirilebilmesi ve yeniden kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı yazılabilmesi” gerekçesi ile 16/09/2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının 11/02/2015 tarihinde kaldırıldığı, yeni bir kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmediği görüldüğünden, sanık hakkında TCK’nın 191/2-3.maddelerine göre usulüne uygun bir şekilde verilmiş ve kesinleşmiş “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri ile birlikte verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı”ndan bahsedilemeyeceği,
– 27/03/2015 tarihli iddianame içeriğinde 11/06/2014 tarihli eyleme ilişkin anlatım bulunmadığı, hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemlerle sınırlı olduğu da gözetilerek yargılamaya konu eylemle ilgili CMK’nın 170. maddesine uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı halde inceleme konusu Mahkeme gerekçesinde, 11/06/2014 tarihli eylemin de hükme esas alındığı,
– TCK’nın 191/5. fıkrası gereği ihlal sayılan 04/12/2014 tarihli eylem yönünden, sanıktan ele geçirilen ve Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/50606 soruşturma numarasında ve adli emanetin 2014/5292 esas numarasına kayıtlı “ıstampa mühürlü zarf içerisinde bulundurulduğu bildirilen uyuşturucu madde olduğu iddia edilen madde” ile ilgili emanet eşyasının Adana Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiğinin belirtildiği ancak ekspertiz raporunun dosyada bulunmadığı anlaşıldığından; maddeler ile ilgili ekspertiz raporunun varsa aslı veya onaylı örneğinin getirtilerek duruşmada okunup tartışılmasının sağlanması, ekspertiz raporu yoksa rapor alınması, sanığa okunup, tüm deliller birlikte tartışılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulduğu,
– UYAP sistemi üzerinde yapılan kontrolde, sanık hakkında 13/05/2014 tarihinde işlediği iddia edilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan 17/06/2014 tarihli iddianameyle açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda Adana 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/01/2015 tarihli ve 2014/497 esas, 2015/58 sayılı kararıyla TCK’nın 191/1, 62/1 maddeleri uyarınca hükmedilen 10 ay hapis cezasının 5320 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesinin 2. fıkrası çerçevesinde açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın itiraz edilmeden 20/03/2015 tarihinde kesinleştiği, denetim süresi içinde suç işlediğinden bahisle dosya yeniden ele alınarak sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının açıklanarak Antalya 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/04/2019 tarihli, 2018/959 esas ve 2019/479 karar sayılı ilamı ile mahkûmiyetine karar verildiği ve bu kararın 29/05/2019 tarihinde kesinleştiği,
– UYAP sistemi üzerinde yapılan kontrolde, sanık hakkında 15/08/2014 tarihinde işlediği iddia edilen uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan 19/08/2014 tarihli iddianameyle açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 26/12/2014 tarihli ve 2014/415 esas, 2014/586 sayılı kararıyla değişen suç vasfına göre kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan TCK’nın 191/1, 62/1 maddeleri uyarınca hükmedilen 1 yıl 8 ay hapis cezasının TCK’nın 191/8. maddesi çerçevesinde açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ancak bu kararda TCK’nın 191/8. fıkrası yollaması ile zorunlu olan TCK’nın 191/3. fıkrası kapsamında sanık hakkında tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmediği, kararın itiraz edilmeden 06/01/2015 tarihinde kesinleştiği, denetim süresi içinde suç işlediğinden bahisle dosya yeniden ele alınarak sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının açıklanarak Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/11/2015 tarihli, 2015/381 esas ve 2015/454 karar sayılı ilamı ile mahkûmiyetine karar verildiği ve bu kararın 06/01/2015 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği anlaşılmakla,
1- Yukarıda yer verilen suç tarihleri ve iddianame tarihleri dikkate alındığında,sanık hakkında inceleme konusu suç tarihinden önce veya sonra işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçları nedeniyle, TCK’nın 191/2-3.maddelerine göre usulüne uygun bir şekilde verilmiş ve kesinleşmiş “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri ile birlikte verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı” ya da TCK’nın 191/8. maddesine göre “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri ile birlikte verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı” olmadığı anlaşıldığından, Mahkemelerden ilgili dosyaların getirtilip dosya arasına alınıp, Antalya 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/04/2019 tarihli, 2018/959 esas ve 2019/479 sayılı kararı ve Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/11/2015 tarihli, 2015/381 esas ve 2015/454 sayılı kararı yönünden olağanüstü kanun yollarına başvurulması için bildirimde bulunulup, sonucuna göre, tüm deliller birlikte gözetilmek suretiyle eylemlerin tek suç, ayrı suç veya zincirleme suç oluşturup oluşturmadığı, sanık hakkında yeniden TCK’nın 191/2-3. maddelerine göre tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri ile birlikte kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ya da TCK’nın 191/8. maddesine göre “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri ile birlikte verilen hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kararı verilip verilmeyeceği tartışılıp değerlendirildikten sonra sanığın hukukî durumunun belirlenmesi gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,
Kabul ve uygulamaya göre de;
2- Hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesi sanık lehine hükümler içermekte olup, öncelikle; 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasının olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından; sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı, bu suç tarihinden önce açılmış başka bir dava veya soruşturma olup olmadığının, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;
a) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise; 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik kararı veren ilgili mahkemeye ihbarda bulunulmasına karar verilmesi,
b) Sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse veya daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet dışında bir hüküm verilmiş ise; bu suç nedeniyle 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte, tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış olan sanık hakkında 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde gösterilen dava açma şartlarının gerçekleştiğinin sabit görülmesi halinde yargılamaya devam olunarak, suç tarihi itibariyle 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191. maddesi hükümleri çerçevesinde bir karar verilmesi, gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,
3- Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan “01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü
uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 7. maddesi ile CMK’nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, “Basit Yargılama Usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
4- Suç tarihi olan 29/05/2014 tarihi itibariyle yürürlükte olan 5560 sayılı Kanun’la değişik TCK’nın 191/1. maddesinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olduğu, daha sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle ceza miktarının artırılarak “iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası” olarak düzenlendiği, TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca suç tarihi itibariyle sanığın lehine olan kanun maddesinin uygulanması suretiyle ceza miktarının suç tarihinde yürürlükte olan ve sanık lehine olan 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/1. maddesi uyarınca belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren ve ceza miktarı itibariyle sanık aleyhine olan 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/1. maddesi gereğince temel cezanın 2 yıl olarak belirlenmesi suretiyle fazla ceza tayini,
5- 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı hükmü ile 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 12/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.