Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2020/16724 E. 2022/6268 K. 16.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/16724
KARAR NO : 2022/6268
KARAR TARİHİ : 16.05.2022

Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi

Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma

Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Aralarındaki irtibat nedeniyle Dairemizin 2020/9216 esas numarasında kayıtlı diğer sanık … ve Medeni Bakıcı hakkındaki Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.02.2015 tarih – 2014/125 esas ve 2015/91 karar sayılı dosyasıyla birlikte incelenmiştir.
Temyiz incelemesine konu 25.07.2013 suç tarihli olayda, sanık …’ın, diğer sanıklar … ve Medeni ile birlikte … ili … ilçesinde yakalandıkları ve yapılan yargılama neticesinde sanığın mahkûmiyetine karar verildiği, ayrıca UYAP kayıtlarında yapılan incelemede sanık …’ın 01.09.2013 suç tarihli, 12.09.2013 iddianame tarihli uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan ayrı bir kovuşturma dosyasının olduğu ve Dairemizin 2021/10181 sırasında kayıtlı olduğunun anlaşılması üzerine, söz konusu dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde; sanığın sorumlu tutulduğu olayın 01.09.2013 olduğu, olayda … isimli şahsın öncülü ve artçılı olarak Muhammed Şahin’e uyuşturucu madde getireceği ve … ile … plakalı araçların kullanılacağı bilgisi alınması üzerine yapılan çalışmalarda saat:15:00 sıralarında Harman köyü civarında … plakalın aracın durarak içerisinde uyuşturucu maddelerin bulunduğu siyah poşetleri attıklarının anlaşılarak olaya el konularak maddelerin ele geçirildiği, bu suretle;
Sanığın 25.07.2013 tarihli suçu işlediğinin sabit olduğu ve iddianamelerin düzenlenme tarihleri itibariyle hukuki kesinti bulunmadığı anlaşılmakta ise de; 25.07.2013 tarihli olayda sanığın uyuşturucu maddelerle birlikte yakalandığı, sanığın olayla ilgili savunmasının alındığı, böylece olayla ilgili fiili kesinti oluştuktan sonra, sanığın bu sefer başka sanıklar ile birlikte 01.09.2013 tarihinde yakalanarak, diğer sanıklarla birlikte hakkında kamu davası açıldığı, sanık …’ın 1. suçtaki esrarı kolluk görevlilerince yakalanması üzerine sorgusu yapılıp olayla ilgili savunması alınıp fiili kesinti oluştuktan sonra “YENİLENEN” suç işleme kararı ile beyanlardan ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere ilk yakalanan uyuşturucunun devamı niteliğinde olmadığı anlaşılan başka bir parti esrarı nakletmek suretiyle bağımsız nitelikteki ikinci suçu işlediği, 25.07.2013 ve 01.09.2013 tarihli eylemlerinin aynı suç işleme kararının icrası kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu bağlamda sanığın eylemlerinin ayrı ayrı suçları oluşturduğu ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanma şartlarının bulunmadığı, her iki suça konu eylemlere ilişkin olay tutanakları ve
iddianame içeriklerini değerlendiren Yerel Mahkemelerce aralarında subjektif bağlantı bulunan davalar birleştirilmeden yargılamaya devamla hüküm kurulması mümkün olduğundan tebliğnamenin bu hususa ilişkin bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Suça konu madde miktarı dikkate alınarak temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiği gözetilmemiş ise de, aleyhe temyiz olmadığından bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer itirazların reddine, ancak;
1) Sanığa verilen adli para cezasının TCK’nın 52/4. maddesi gereğince taksitlendirilmesine karar verildikten sonra kararda “ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin” belirtilmeyerek TCK’nın 52/4. maddesinin son cümlesine aykırı davranılması,
2) Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve aynı maddede 7242 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz isteği bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, CMUK’un 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, ancak bu durumların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan,
1) Hüküm fıkrasının, sanığa verilen adli para cezalarının taksitlendirilmesine ilişkin paragraflarına “…taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmının tamamının tahsil edileceğinin” ibarelerinden sonra gelmek üzere ” ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin” ibaresinin eklenilmesi,
2) TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerine “24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve aynı maddede 7242 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikler gözetilerek oluşan duruma göre, sanık hakkında TCK’nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına” ibaresinin yazılması,
Suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 16.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.