Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2020/13796 E. 2020/9505 K. 23.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/13796
KARAR NO : 2020/9505
KARAR TARİHİ : 23.12.2020

Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık … hakkındaki Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/04/2017 tarihli ve 2016/348 esas, 2017/221 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 25/06/2020 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1-Şüpheli … hakkında, 08/01/2016 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığının 12/01/2016 tarihli, 2016/433 soruşturma, 2016/29 sayılı kararı ile; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi uyarınca beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ve tedaviye tabi tutulmasına, aynı Kanunun 191/4. maddesi gereğince erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına, kesin olarak karar verildiği, kararın doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 20/01/2016 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebliğ edildiği, 04/02/2016 tarihinde infazı için Düzce Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
2-Düzce Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce infaz işlemlerine başlandığı, 05/02/2016 tarihli ve 2016/101 DS sayılı çağrı yazısının doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 10/02/2016 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebliğ edildiği, şüphelinin müdürlüğe başvurduğu, 15/02/2016 tarihinde uyulması gereken kurallar formu imzalatılarak aynı tarihte hastaneye sevkedildiği, denetim planı hazırlandığı, hastanenin 09/03/2016 tarihli yazısında, şüphelinin tahlil için numune vermediğinin bildirilmesi üzerine uyarılmasına karar verildiği, 18/03/2016 tarihli uyarı yazısının doğrudan MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 23/03/2016 tarihinde aynı konutta birlikte oturan kardeşi imzasına tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 03/05/2016 tarihli kararı ile dosyanın kapatılmasına karar verilerek 06/05/2016 tarihinde Düzce Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
3-Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kaldırılarak 07/06/2016 tarihli, 2016/433 soruşturma, 2016/2170 esas ve 2016/1802 sayılı iddianame ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/4-a maddesi delaletiyle aynı Kanunun 191/1 ve 53.maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle Düzce 1.Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
4-Düzce 1.Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 25/04/2017 tarihli ve 2016/348 esas,2017/221 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1.maddesi uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın sanığa 15/05/2017 tarihinde tebliğ edilerek 23/05/2017 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun ile değişik 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının beş yıl süreyle ertelenmesine, erteleme süresi içinde 1 yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 12/01/2016 tarihli ve 2016/433 soruşturma, 2016/29 sayılı kararı müteakip, denetimli serbestlik müdürlüğünce ihtara rağmen yükümlülük ihlalinde ısrar edildiğinden bahisle sanık hakkında açılan kamu davası üzerine yapılan yargılama sonunda, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/4-a maddesi delaletiyle 191/1. maddesi gereğince 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/04/2017 tarihli ve 2016/348 esas, 2017/221 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Benzer bir konuya ilişkin olarak Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesinin 26/05/2016 tarihli ve 2016/1582 esas, 2016/3201 karar sayılı ve Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 16/05/2016 tarihli ve 2016/927 esas, 2016/4447 karar sayılı ilâmlarında da değinildiği üzere, şüpheli hakkında verilen “Kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararı ve bu karar ile birlikte verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararların, şüpheliye tebliğ edilmeden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı, şüpheli hakkında Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 12/01/2016 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 1 yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair karar her ne kadar şüpheliye 20/01/2016 tarihinde tebliğ edilmiş ise de, anılan kararın kesin olarak verildiği, şüpheliye anılan karara karşı itiraz kanun yoluna başvuru hakkı tanınmadığı, bu nedenle yapılan tebligatın geçerli olmadığı cihetle, kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden kamu davasının durmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/04/2017 tarihli ve 2016/348 esas, 2017/221 sayılı kararının 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
İncelenen dosyada; şüpheli hakkında 08/01/2016 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığının 12/01/2016 tarihli ve 2016/433 soruşturma, 2016/29 sayılı kararı ile; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi uyarınca beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ve tedaviye tabi tutulmasına, aynı Kanun’un 191/4. maddesi gereğince erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına, kesin olarak karar verildiği, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında, denetimli serbestlik müdürlüğünce yapılan uyarıya rağmen yükümlülük ihlalinde ısrar ettiği gerekçesiyle hakkında kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/04/2017 tarihli ve 2016/348 esas, 2017/221 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/4-a maddesi delaletiyle 191/1. maddesi gereğince 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191. maddesinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ve bu kararla birlikte verilebilecek olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik herhangi bir kanun yolu öngörülmemiş ise de; kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile bu karara bağlı olarak verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik TCK’nın 191/2. maddesinin 2. cümlesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.” şeklindeki düzenleme gereği, “Kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararı ve bu karar ile birlikte verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararların, şüpheliye tebliğ edilmesinin gerektiği, şüpheli hakkında verilen karar kendisine tebliğ edilmeden ve itiraz hakkı beklenilmeden, dolayısıyla kesinleşmeden Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı, şüpheli hakkında Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 12/01/2016 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ve tedaviye tabi tutulmasına ilişkin karar her ne kadar şüpheliye 20/01/2016 tarihinde tebliğ edilmiş ise de, anılan kararın kesin olarak verildiği, şüpheliye anılan karara karşı itiraz kanun yoluna başvuru hakkı tanınmadığı, bu nedenle yapılan tebligatların hukuki sonuç doğurmayacağı anlaşıldığından, kamu davasının açılma koşulunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Dolayısıyla, bu usulsüzlüğü ortadan kaldırmak için,şüpheliye “kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte yeniden usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesi gerektiğinden mahkemece kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden kamu davasının durmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden mahkumiyet kararı verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D-) Karar:
Açıklanan nedenlere göre; kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere 5271 sayılı CMK’nın 223/8-2. cümlesi uyarınca “kamu davasının durmasına” ve “şüpheliye kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte yeniden usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesi ve infazının sonucunun beklenilmesi için Düzce Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine” karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi kanuna aykırı olduğundan Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/04/2017 tarihli ve 2016/348 esas, 2017/221 sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı’na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine,
23/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.