Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2020/10557 E. 2022/10075 K. 10.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/10557
KARAR NO : 2022/10075
KARAR TARİHİ : 10.10.2022

Mahkeme : GELİBOLU 1. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Mahkûmiyet

Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Aralarındaki bağlantı nedeniyle Dairemizin 2020/10552 esas sayılı dosyası ile birlikte incelenmiştir.
1- İddianame içeriğinde, sanık hakkında daha önce işlediği aynı suçtan dolayı verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının ihlal nedeniyle kaldırılarak iddianame ile kamu davası açıldığından bahisle, 22/01/2015 tarihli bu suç nedeniyle doğrudan kamu davası açıldığının belirtildiği; UYAP sorgulamasında, daha önce işlediği 10.06.2014 tarihli suçla ilgili olarak Mahkemesince sanık hakkında TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasına hükmedildiği ve 5271 sayılı CMK’nın 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve kesinleştiği anlaşılmakla,
Sanık hakkında daha önce, aynı nitelikteki başka bir suç nedeniyle 6545 sayılı Kanun’la değişik TCK’nın 191. maddesinin 2. fıkrası uyarınca verilmiş bir “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararı varsa ve kovuşturması devam ediyorsa, verilecek hüküm inceleme konusu davada verilecek kararı da etkileyeceğinden, her iki suça ilişkin davaların birleştirilmesi ve delillerin tartışılması, sonuçlanmış ve hüküm kesinleşmiş ise dosyasının getirtilerek bu dosya içine konulması gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
2- Suç tarihinden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasının olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından; sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı, bu suç tarihinden önce açılmış başka bir dava veya soruşturma olup olmadığının, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında veya 6545 sayılı Kanun yürürlüğe girdikten sonra verilmiş olan bir kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının erteleme süresi zarfında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Cumhuriyet Başsavcılığından ve Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;
Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında veya 6545 sayılı Kanun’la değişik TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca verilmiş bir “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararının erteleme süresi zarfında işlemişse; 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca
ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararı veren ilgili mahkemeye ya da kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı veren ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunulmasına karar verilmesi; aksi halde 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değişik 5237 sayılı TCK’nın 191. maddesi uyarınca, yargılamaya devam olunarak, hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
3- Aralarındaki bağlantı nedeniyle bozma gerekçeleri de dikkate alınarak birlikte incelenen 09.03.2015 tarihli suça ilişkin dosyanın incelemeye konu suça ilişkin dava dosyası ile birleştirilmesi,
Tüm delillerin birlikte değerlendirilip, eylemlerin tek suç veya ayrı suç ya da zincirleme suç oluşturup oluşturmadığı tartışılıp değerlendirildikten sonra sanığın hukukî durumunun belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Kabule göre;
4- Kısa kararda sanık hakkında 22.01.2015 tarihli eylemi yönünden tek hüküm kurulmasına karşın, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında aynı hükmün iki defa tekrarlanması suretiyle gerekçeli karar ve kısa karar arasında çelişki yaratılması,
5- Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
6- Bursa Kriminal Polis Laboratuvarınca suç konusu uyuşturucu maddeden alınan şahit numunelerin müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
7- Sanık hakkında tekerrür hükümleri uygulanırken daha ağır olan Gelibolu Asliye Ceza Mahkemesinin 24.06.2010 tarih, 2009/160 esas ve 2010/166 karar ve aynı mahkemenin 16.07.2010 tarih, 2010/4 esas ve 2010/203 karar sayılı ilamlarının müddetname ve yerine getirme tarihlerinin Cumhuriyet Başsavcılığından da sorularak yerine getirme tarihleri ve tekerrüre esas alınıp alınamayacakları tespit edildikten sonra, tekerrüre esas alınan tehdit suçundan verilmiş, hükümden sonra 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümlerinin yeniden düzenlenmesi, tehdit suçunun uzlaşma kapsamına alınması, 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle, CMK’nın 253. maddesinin 24 ve 25. fıkralarındaki uzlaştırma bürosuna ilişkin düzenleme dikkate alınıp, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, tekerrüre esas alınacak ilam ile ilgili 6763 sayılı Kanun ile getirilen yeni düzenleme nedeniyle uzlaştırma işlemi yapılıp yapılmadığı araştırıldıktan sonra sanık hakkında TCK’nın 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve vasisinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 10.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.