Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2018/5692 E. 2019/222 K. 14.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/5692
KARAR NO : 2019/222
KARAR TARİHİ : 14.01.2019

Adalet Bakanlığının, 07/12/2018 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık …’un, mahkûmiyetine ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair İzmir 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/05/2017 tarihli ve 2017/207 esas, 2017/342 sayılı kararının kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 13/12/2018 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanığın 28/05/2016 tarihinde işlediği iddia edilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu nedeniyle, 21/07/2016 tarihinde TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği,
2- Ancak sanığın yükümlülüklerine uymamakta ısrar ettiği gerekçesi ile tedbirin infazına son verilerek 23/02/2017 tarihli iddianame ile kamu davası açıldığı, bu davanın halen İzmir 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/159 esas sayılı dosyasında derdest olduğu,
3- Daha sonra, sanığın 15/12/2016 tarihinde işlediği iddia edilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu nedeniyle, TCK’nın 191/6. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmeksizin 13/03/2017 tarihli iddianame ile kamu davası açıldığı,
4- Yapılan yargılama sonucunda, İzmir 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/05/2017 tarihli ve 2017/207 esas, 2017/342 sayılı kararı ile sanığın TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 58. maddesi gereğince cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verildiği, hükmün yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, “5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/5. maddesinde yer alan “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında,
Dosya kapsamına göre, sanık hakkında 28/05/2016 tarihindeki uyuşturucu madde kullanmak suçundan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/62373 soruşturma, 2016/2976 sayılı dosyası üzerinden soruşturma yapılarak 21/07/2016 tarihinde 5 yıl süre ile dava açılmasının ertelenmesine ve 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair verilen kararı müteakip, anılan dosyada sanığın denetimli serbestlik yükümlülüklerine uygun davranmadığından bahisle denetimli serbestlik dosyasının kapatılarak ihbarda bulunulması üzerine sanık hakkında denetimli serbestlik tedbirini ihlal ettiği gerekçesiyle İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 23/02/2017 tarihli ve 2016/62373 soruşturma, 2017/6392 esas, 2017/5315 sayılı iddianame ile açılan davanın İzmir 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/159 esas sayılı dosyası üzerinden devam ettiği anlaşılmakla, 21/07/2016 tarihli karar ile verilen erteleme süresi içerisinde 15/12/2016 tarihinde uyuşturucu kullanarak denetim yükümlülüğünü ihlal eden sanık hakkındaki iş bu davanın 5271 sayılı Kanun’un 191/5. maddesi uyarınca ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmayıp halen derdest olan diğer dava ile birleştirilmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde,
Kabule göre de,
Kayden 28/01/1989 doğumlu olan sanığın, tekerrüre esas alınan Tavşanlı 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/30 esas, 2013/235 karar sayılı ilâmına konu suçu işlediği tarihte 15-18 yaş grubu aralığında bulunması karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 58/5. maddesinde yer alan “Fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişilerin işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümleri uygulanmaz” şeklindeki hüküm ile sanığın adlî sicil kayında tekerrüre esas alınabilecek surette başkaca bir mahkûmiyet kaydının bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilerek, İzmir 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/05/2017 tarihli ve 2017/207 esas, 2017/342 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık hakkında daha önce 28/05/2016 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu nedeniyle 21/07/2016 tarihinde kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildiği, ancak sanığın yükümlülüklerine uymamakta ısrar ettiği gerekçesiyle tedbirin infazına son verilerek 23/02/2017 tarihli iddianame ile kamu davası açıldığı, bu davanın halen İzmir 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/159 esas sayılı dosyasında derdest olduğunun anlaşılması karşısında, kanun yararına bozma talebine konu olan 15/12/2016 tarihli suçun, önceki suç nedeniyle verilmiş olan 21/07/2016 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının ihlali niteliğinde olması nedeniyle, 15/12/2016 tarihli ikinci suça ilişkin dosyanın, ilk suçtan dolayı yargılamanın devam ettiği 2017/159 esas sayılı dosya ile birleştirilmesine karar verilmesi gerekirken yargılamaya devam edilerek mahkûmiyet kararı verilmesi,
Kabule göre de, Mahkemece tekerrüre esas alınan Tavşanlı 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/30 esas, 2013/235 karar sayılı ilâmında sanığın suç tarihinde 18 yaşından küçük olduğu anlaşılmakla, bu ilamın TCK’nın 58/5. maddesi uyarınca tekerrüre esas alınmasının mümkün olmadığının gözetilmemesi,
Yasaya aykırı olduğundan, kanun yararına bozma talebi yerindedir.
D) Karar: Açıklanan nedenlere göre, sanığın mahkûmiyetine ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair İzmir 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/05/2017 tarihli ve 2017/207 esas, 2017/342 sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA; aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 14.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.