Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2018/5508 E. 2018/9409 K. 17.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/5508
KARAR NO : 2018/9409
KARAR TARİHİ : 17.12.2018

Adalet Bakanlığı’nın, 21/11/2018 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık … hakkındaki kamu davasının düşürülmesine ilişkin İzmir 27. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 09/05/2018 tarihli ve 2017/146 esas, 2018/252 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 28/11/2018 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli hakkında, 02/07/2016 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, ayrıca “yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması” halinde erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılacağı hususunun ihtar edilmesine karar verildiği, erteleme kararının tebliğ edildiği,
2- Şüphelinin tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlaması için gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin 10/10/2016 tarihinde bilinen son adresine tebliğ edildiği, ancak şüphelinin Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne müracaat etmemesi üzerine ikinci kez uyarılı davetiye gönderildiği, bu davetiyenin 14/11/2016 tarihinde tebliğ edildiği,
3- Ancak şüphelinin kuruma müracaat etmemesi üzerine TCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca “…yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar ettiği…” gerekçesiyle kamu davasının ertelenmesi kararı kaldırılarak, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan kamu davası açıldığı,
4- İzmir 27. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 09/05/2018 tarihli ve 2017/146 esas, 2018/252 sayılı kararı ile “sanığın denetim için çağırıldığında yurt dışında olduğu anlaşıldığından posta görevlisince yeterli araştırma yapılmadan usulsüz tebliğ edildiği ve sanık hakkında dava açma şartı gerçekleşmeden dava açıldığı, dava açma şartının da gerçekleşmeyeceği” gerekçesiyle, “kamu davasının düşürülmesine” ve “sanık hakkındaki tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazının devamına” karar verildiği, kararın yasa yoluna başvurulmadan kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, “Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22/12/2015 tarihli ve 2015/1717 esas, 2015/33429 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, sanığa 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligatın yapılması ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta “ısrar” ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa “önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı” uyarısı ile yeniden tebligat yapılması bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanık hakkında davaya devam olunacağı nazara alındığında, somut olayda, sanık hakkında denetimli serbestlik tedbirine başlanabilmesi için 10 gün içinde müracaat etmesine dair… Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 23/09/2016 tarihli ve 2016/435 DS sayılı çağrı yazısının 10/10/2016 tarihinde tebliğ edildiği, anılan Müdürlüğün 24/10/2016 tarihli ve 2016/435 DS sayılı yazısı ile bu defa tebliğe rağmen 10 içinde gerekli başvurunun yapılmadığı belirtilmek suretiyle 10 gün içinde yine başvuru yapılmaz ise yükümlülüklere uymamakta ısrar etmiş sayılacağına dair ihtar yazısının 14/11/2016 tarihinde sanığa tebliğ edildiği ancak sanık tarafından yine başvuru yapılmaması üzerine söz konusu Müdürlüğün İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 29/11/2016 tarihli ve 2016/435 DS sayılı yazısı ile dosya kaydının kapatılmasına karar verilmesi üzerine ısrar koşulu ve dolayısıyla kovuşturma şartı gerçekleşmesi nedeniyle kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda sanığın yükümlülüklere uymamakta ısrar ettiği anlaşıldığından yargılamaya devamla esas hakkında bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek, İzmir 27. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 09/05/2018 tarihli ve 2017/146 esas, 2018/252 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
TCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, “Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi … hâlinde, hakkında kamu davası açılır.” hükmüne yer verilmiştir.
CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrasında, “Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir.” hükmü öngörülmüştür.
Somut olayda, Mahkemece yargılama şartı gerçekleşmediği kabul edilerek “kamu davasının düşmesine” karar verilmiş ise de, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılan davada yapılan delil değerlendirmesi sonucunda “kovuşturma şartı” olan “ısrar koşulunun” gerçekleşmediği kanaatine ulaşılması durumunda Mahkeme tarafından CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” karar verilmesi gerekirken, “davanın düşmesine” karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu gibi, CMK’nın 223. maddesinde sayılıp davanın esasını çözen karar türlerinden “düşme” kararı ile yargılama sonlandırıldığı ve “düşme” kararının sonucu olarak sanığın bütün yükümlülüklerinin ortadan kalkması gerektiği halde, “düşme” kararı verildikten sonra ayrıca “sanık hakkındaki tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazının devamına” karar verilerek hüküm karıştırıldığından, kararın infaz kabiliyeti bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, somut olayda “kovuşturma şartı” olan “ısrar koşulunun” gerçekleşmediğinin anlaşılması durumunda Mahkeme tarafından CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” ve denetimli serbestlik dosyasının infazına devam edilebilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, “kamu davasının düşmesine” karar verilerek davanın esasını çözen bir kararla yargılama sonlandırıldıktan sonra, sanki durma kararı verilmişcesine “sanık hakkındaki tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazının devamına” karar verilerek hükümde çelişkiye neden olunması ve hükmün karıştırılması yasaya aykırı olduğundan, hükmün karıştırılması halinde mahkemenin iradesi açık şekilde ortaya çıkmadığı için kazanılmış haktan da söz edilemeyeceğinden kanun yararına bozma talebi bu değişik gerekçe ile kabul edilmiştir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre; kamu davasının düşürülmesine ilişkin İzmir 27. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 09/05/2018 tarihli ve 2017/146 esas, 2018/252 sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dosyanın Adalet Bakanlığı’na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 17.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.