Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2018/5375 E. 2018/8568 K. 03.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/5375
KARAR NO : 2018/8568
KARAR TARİHİ : 03.12.2018

Adalet Bakanlığı’nın, 19/10/2018 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık … hakkındaki kamu davasının durmasına ilişkin Salihli 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/04/2017 tarihli ve 2016/92 esas, 2017/198 sayılı kararı ile; aynı tür suçtan mahkûmiyetine dair aynı Mahkemenin 02/10/2017 tarihli ve 2016/66 esas, 2017/578 sayılı kararının kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 30/10/2018 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- İlk suç tarihi olan 22/06/2015 tarihinde 2016/66 esas sayılı dosya kapsamındaki diğer sanık…’in rahatsızlanarak hastaneye getirilmesini müteakip alınan beyanında, … isimli kişinin kendisine uyuşturucu madde verdiğini beyan etmesi üzerine, her iki şüpheli hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan soruşturma başlatıldığı, bu aşamada …’ın kolluk tarafından arandığı ve 24/07/2015 tarihinde yapılan ihbar üzerine uyuşturucu madde ile yakalandığı, iki olayı da kapsayan soruşturma evrakının Salihli Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/4347 soruşturma numarasına kaydedildiği ve bu dosya üzerinden 19/10/2015 tarihinde her iki şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildiği, bu kararın şüpheli …’ye 04/11/2015 tarihinde tebliğ edildiği,
Kamu davasının ertelenmesi kararı uyarınca uygulanmasına karar verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin de 25/11/2015 tarihinde tebliğ edildiği, ancak şüphelinin kuruma müracaat etmemesi üzerine “tedbirin gereklerine uymamakta ısrar ettiği” gerekçesiyle Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 15/12/2015 tarihli kararı ile tedbirin infazına son verildiği ve kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kaldırılarak, suç tarihleri 22/06/2015 ve 24/07/2015 olarak gösterilip olay kısmında iki suç da anlatılmak suretiyle her iki suç bakımından 19/01/2016 tarihli iddianame ile kamu davası açıldığı,
Yapılan yargılama sonucunda Salihli 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/10/2017 tarihli ve 2016/66 esas, 2017/578 sayılı kararı ile 22/06/2015 ve 24/07/2015 tarihli her iki suça ilişkin deliller değerlendirilerek sanığın TCK’nın 191 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 51. maddesi uyarınca cezasının ertelenmesine karar verildiği, hükmün yasa yolu incelemesinden geçmeksizin 25/10/2017 tarihinde kesinleştiği,
2- Bununla birlikte, sanık … hakkındaki aynı soruşturma evrakının sadece 24/07/2015 tarihli suç bakımından Salihli Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/4349 soruşturma numarasına ayrı bir kayıt daha yapıldığı ve bu dosya üzerinden 18/09/2015 tarihinde kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildiği, bu kararın 03/12/2015 tarihinde tebliğ edildiği,
Kamu davasının ertelenmesi kararı uyarınca uygulanmasına karar verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin de 18/12/2015 tarihinde tebliğ edildiği, ancak şüphelinin kuruma müracaat etmemesi üzerine “tedbirin gereklerine uymamakta ısrar ettiği” gerekçesiyle Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 06/01/2016 tarihli kararı ile tedbirin infazına son verildiği ve kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kaldırılarak 05/02/2016 tarihli iddianame ile kamu davası açıldığı,
Yapılan yargılama sonucunda Salihli 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/04/2017 tarihli ve 2016/92 esas, 2017/198 sayılı kararı ile ”ısrar şartının gerçekleşmediği” gerekçesiyle yargılamanın durmasına karar verildiği ve bu kararın 28/04/2017 tarihinde kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, “Sanık hakkındaki yine kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçuna ilişkin Salihli 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/06/2018 tarihli ve 2018/266 esas, 2018/401 sayılı kararının sanık tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması nedeniyle henüz kesinleşmediği anlaşılmakla kapsam dışında bırakılarak yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre, Salihli 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/66 esas sayılı dosyasında suç tarihinin 22/06/2015, iddianame düzenleme tarihinin ise 19/01/2016 olduğu, anılan Mahkemenin 2016/92 esas sayılı dosyasında suç tarihinin 24/07/2015, iddianame düzenleme tarihinin ise 05/02/2016 olduğu, anılan iki dosyada da sanığın üzerine atılı eylemlerin aynı mahiyette olduğu dikkate alınarak, bu eylemlerin bir suç işleme kararı icrası kapsamında işlendiği anlaşıldığından, dosyaların birleştirilmesi ve 5237 sayılı Kanunun 43. maddesinde öngörülen zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek, Salihli 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/04/2017 tarihli ve 2016/92 esas, 2017/198 sayılı kararı ile; aynı Mahkemenin 02/10/2017 tarihli ve 2016/66 esas, 2017/578 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
Salihli 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/10/2017 tarihli ve 2016/66 esas, 2017/578 sayılı kararında, iddianame kapsamına göre suç tarihleri “22/06/2015 ve 24/07/2015” olduğu halde, karar başlığında “22/07/2015” olarak gösterilmesi yazım hatası olarak görülmüştür.
Sanık hakkındaki Salihli 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/92 esas sayılı dosyası ile 2016/66 esas sayılı dosyasının birleştirilmesi ve zincirleme suç hükümleri uygulanması gerektiği gerekçesi ile kanun yararına bozma talebinde bulunulmuş ise de,
Esasen Salihli 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/92 esas sayılı dosyası kapsamında, 24/07/2015 tarihli suç yönünden ikinci kez yapılan soruşturma kaydına dayanılarak 05/02/2016 tarihli iddianame ile açılan kamu davasının mükerrer dava olduğu, zira yukarıda da anlatıldığı üzere 2016/66 esas sayılı dosya kapsamındaki 19/01/2016 tarihli iddianamede suç tarihleri 22/06/2015 ve 24/07/2015 olarak gösterilip iki olay da anlatılmak suretiyle her iki suç bakımından kamu davası açılmış olduğu ve yapılan yargılama sonucunda Salihli 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/10/2017 tarihli ve 2016/66 esas, 2017/578 sayılı kararı ile iki olaya ilişkin değerlendirme yapılmak suretiyle iki suçu da kapsayacak şekilde hüküm kurulmuş olduğu,
Bu nedenle, 22/06/2015 ve 24/07/2015 tarihli suçlara ilişkin olarak 2016/66 esas sayılı dosya kapsamında 19/01/2016 tarihli iddianame ile kamu davası açılmış olmasına ve iddianamenin 29/01/2016 tarihinde kabul edilerek yargılamaya başlanmış olmasına rağmen, 2016/92 esas sayılı dosya kapsamında sadece 24/07/2015 tarihli suça ilişkin olarak 05/02/2016 tarihli iddianame ile açılmış olan mükerrer kamu davasının, CMK’nın 223/7. maddesinde yer alan “Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir.” şeklindeki hüküm gereğince “reddine” karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilerek Salihli 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/04/2017 tarihli ve 2016/92 esas, 2017/198 sayılı karar ile “sanık hakkında ısrar şartı gerçekleşmediğinden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına devam edilmesi gerektiği” gerekçesi ile durma kararı verilmesinin yasaya aykırı olduğu,
22/06/2015 ve 24/07/2015 tarihli her iki suç yönünden sanığın mahkûmiyetine ilişkin Salihli 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/10/2017 tarihli ve 2016/66 esas, 2017/578 sayılı kararı yönünden yapılan değerlendirmede ise,
Bu dosya kapsamında, soruşturma aşamasında 19/10/2015 tarihinde kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildiği, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin 25/11/2015 tarihinde tebliğ edildiği, ancak şüphelinin kuruma müracaat etmemesi üzerine “tedbirin gereklerine uymamakta ısrar ettiği” gerekçesiyle Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 15/12/2015 tarihli kararı ile tedbirin infazına son verildiği ve kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kaldırılarak, 19/01/2016 tarihli iddianame ile kamu davası açıldığı, ancak şüpheli uyarılı ilk başvuru davetiyesinin tebliğine rağmen 10 gün içinde kuruma başvurmamış ise de kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta “ısrar” ettiğinin kabul edilebilmesi için “önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde kendisine yüklenen yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakla ısrar etmiş sayılacağı” uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, buna rağmen başvuruda bulunmadığı takdirde kamu davasının açılması gerektiği, bu nedenle somut olayda “kovuşturma şartı” olan “ısrar koşulunun” gerçekleşmediği, dolayısı ile kamu davası açılma koşulları oluşmadığı halde dava açıldığı anlaşıldığından, Mahkeme tarafından CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” ve denetimli serbestlik dosyasının infazına devam edilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilerek mahkûmiyet kararı verilmesi yasaya aykırı olup, bozma nedenlerine göre sanığın hukukî durumunun Mahkemece değerlendirilmesi gerektiğinden her iki karara yönelik kanun yararına bozma talepleri açıklanan nedenlerle ve değişik gerekçe ile yerindedir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre, kamu davasının durmasına ilişkin Salihli 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 17/04/2017 tarihli ve 2016/92 esas, 2017/198 sayılı kararı ile; aynı Mahkemenin sanığın mahkûmiyetine ilişkin 02/10/2017 tarihli ve 2016/66 esas, 2017/578 sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 03.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.