Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2018/5245 E. 2018/8350 K. 26.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/5245
KARAR NO : 2018/8350
KARAR TARİHİ : 26.11.2018

Adalet Bakanlığı’nın, 09/10/2018 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık … hakkında yapılan yargılama sonucunda son duruşmada “TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına” karar verildiği halde, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında çelişkili hüküm kurularak dosya ile ilgisi bulunmayan “…” isimli kişinin “TCK’nın 86/2, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 2.000 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına” dair Nazilli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 01/02/2017 tarihli ve 2016/233 esas, 2017/15 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19/10/2018 tarihli yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık … hakkında 13/12/2013 tarihinde işlediği iddia edilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı yapılan yargılama sonucunda, Nazilli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 04/02/2015 tarihli ve 2014/96 esas, 2015/37 sayılı kararı ile TCK’nın 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 6545 sayılı Kanunla değişik 5320 sayılı Kanun’un geçici 7/2. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresi belirlenmesine karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin 23/03/2015 tarihinde kesinleştiği,
2- Daha sonra sanığın denetim süresi içinde 17/04/2015 tarihinde işlediği iddia edilen “firar” suçuna ilişkin mahkûmiyet hükmünün kesinleştiğinden bahisle hükmün açıklanması için ihbarda bulunulması üzerine, Nazilli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2016/233 esas sayılı dosyasına kayden yapılan yargılama sonucunda hüküm açıklanarak son duruşmada “TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına” karar verildiği halde, Nazilli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 01/02/2017 tarihli ve 2016/233 esas, 2017/15 sayılı gerekçeli kararının hüküm fıkrasında çelişkili hüküm kurularak dosya ile ilgisi bulunmayan “…” isimli kişinin “TCK’nın 86/2, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 2.000 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına” karar verildiği ve hükmün yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, “Dosya kapsamına göre, Nazilli 1. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılamanın son duruşmasında sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesine rağmen, gerekçeli kararda farklı bir sanığın adının yazılıp kasten yaralama suçundan hüküm kurularak kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratacak şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek, Nazilli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 01/02/2017 tarihli ve 2016/233 esas, 2017/15 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
İncelenen dosyada dava konusu olan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık … hakkında yapılan yargılama sonucunda hükmün esasını oluşturan kısa kararın hüküm fıkrasında sanık …’ın “TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına” karar verildiği halde, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında dosya ile ilgisi bulunmayan “…” isimli kişinin “TCK’nın 86/2, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 2.000 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına” karar verildiği belirtilmek suretiyle kısa kararla gerekçe arasında çelişki oluşturulmasının yasaya aykırı olduğu gibi,
Esasen, sanık … hakkında 04/02/2015 tarihli karar ile 6545 sayılı Kanunla değişik 5320 sayılı Kanun’un geçici 7/2. maddesi uyarınca TCK’nın 191. maddesi kapsamında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olması karşısında, bu durumda CMK’nın 231. maddesindeki genel kurallar değil, TCK’nın 191. maddesindeki özel hükümlerin uygulanması gerektiği, buna göre de hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içinde TCK’nın 191/4. maddesindeki kuralların geçerli olacağı anlaşıldığından, sanığın ancak “kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi veya tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması” hallerinde hüküm açıklanabilecektir.
Somut olayda ise sanığın denetim süresi içinde işlediği iddia edilen suç “firar” suçu olduğundan, kanundaki özel düzenlemede yer alan emredici hüküm nedeniyle, “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçu haricinde başka bir suçtan mahkûmiyet nedeniyle hükmün açıklanması yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi öncelikle bu yönü ile ve değişik gerekçe ile yerindedir.
D) Karar: Açıklanan nedenlere göre; hükmün açıklanmasına dair Nazilli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 01/02/2017 tarihli ve 2016/233 esas, 2017/15 sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı’na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 26.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.