Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2018/2368 E. 2019/4985 K. 09.07.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/2368
KARAR NO : 2019/4985
KARAR TARİHİ : 09.07.2019

Mahkeme : Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm-Karar : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine mahkûmiyet

Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
6545 sayılı Yasa ile değişik TCK’nın 191/4 (a) maddesindeki “ısrar” koşulunun olayda uygulama yeri bulunmadığı, sonradan yürürlüğe giren bu kuralın infaza başlandıktan sonraki dönemle ilgili olduğu ve 28/06/2014 tarihinden sonra başlanacak infaz işlemlerinde uygulanabileceği anlaşılmakla birlikte; sanığın, hakkındaki 2011/574 esas ve 2011/1057 karar sayılı tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına ilişkin olarak, 27/11/2013 tarihli grup çalışmasına gelmemesi üzerine 18/12/2013 tarihinde uyarılmasına rağmen, 05/03/2014 ve 19/03/2014 tarihli eğitim programlarına katılmaması nedeniyle infaz dosyasının kapatılarak mahkemeye bildirildiği, Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinin 44/3. maddesinde öngörülen “Denetimli serbestlik kararlarının infazında, yükümlülüğün bir yıl içerisinde iki defa ihlal edilmesi yükümlülüğe uymamada ısrar etme sayılır. Yükümlünün uyarılmasının ardından bir yıl içerisinde ikinci ihlalin tespit edilmesi halinde infaza son verilerek kayıt kapatılır” hükmü uyarınca, sanığın yükümlülüklerine uymamada ısrar ettiği anlaşıldığından, tebliğnamedeki bu hususa ilişkin bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Adli sicil kayıtları ve UYAP üzerinden yapılan araştırmada, sanık hakkında, bu suç tarihinden önce, aynı suçtan dolayı açılmış başka bir dava nedeniyle verilip kesinleşmiş herhangi bir tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin bulunmadığı anlaşıldığından, hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasının sanık lehine uygulanma şartlarının bulunmaması nedeniyle, bu suçtan dolayı ilk olarak doğrudan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanan ve bu tedbirin infazı sırasında yükümlülüklerini ihlal eden sanık hakkında yargılamaya devam olunarak hüküm kurulmuş olması, 6545 sayılı Kanunun 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrasına uygun olduğundan, bu husus dikkate alınarak yapılan incelemede;
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilen dışındaki yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Suç tarihi itibariyle adli sicil kaydı bulunmayan sanık açısından, sanığın ekonomik durumu, göz önüne alınarak TCK’nın 50. maddesi gereğince cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilmiş ise de, daha lehe olan CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi,
2- Kabule göre; adli para cezasının taksitlendirilmesi sırasında TCK’nın 52. maddesinin 4. fıkrasına aykırı olarak taksit aralığının gösterilmemesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 09/07/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.