Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2017/5602 E. 2020/7230 K. 11.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/5602
KARAR NO : 2020/7230
KARAR TARİHİ : 11.11.2020

Mahkeme : ADANA 6. Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
Hüküm : Mahkûmiyet

Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
1- Sanık … ve Süleyman hakkında ”uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan verilen mahkûmiyet hükümlerine yönelik temyiz isteklerinin incelenmesinde:
Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru olarak belirlendiği anlaşıldığından, sanıkların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA,
2- Sanık … hakkında ”uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz isteğinin incelenmesinde:
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçirilemeyen sanığın savunmasının aksine, diğer sanıklarda ele geçirilen uyuşturucu maddeler ile ilgisi olduğuna veya diğer sanık …’nin ele geçen uyuşturucunun sanığa ait olduğuna ilişkin atfı cürüm niteliğindeki sonradan döndüğü soruşturma aşamasındaki soyut beyanı dışında kuşkuyu aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA,
11/11/2020 tarihinde sanık … yönünden Başkan V. …’ün karşı oyu ve oyçokluğuyla, diğer sanıklar yönünden oy birliği ile karar verildi.

KARŞI OY GEREKÇESİ
(Sanık … yönünden)

5237 sayılı TCK’nın birinci kitabının ikinci kısmının dördüncü bölümünde “suça iştirak” düzenlenmiş; “fail, azmettirme ve yardım etme” olmak üzere üç iştirak biçimi kabul edilmiştir.
TCK’nın 37. maddesinin 1. fıkrasında “suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur” denilerek “fail” tanımlanmıştır.
Aynı Kanunun 39. maddesinde ise, suçun işlenmesine yardım edenin cezasından indirim yapılması öngörülmüş ve “suçun işlenmesine yardım etme” kapsamındaki hareketler “suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek, suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak, suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak” şeklinde sayılmıştır.
Somut olayda sanığın, TCK’nın 188. maddesinin 3. fıkrasında seçimlik olarak sayılan hareketlerden herhangi birini gerçekleştirdiğine; bu bağlamda suç konusu uyuşturucu maddenin temini, yüklenmesi, paketlenmesi, taşınması gibi bir fiile katıldığına ya da uyuşturucu maddeye ortak olduğuna ilişkin hiçbir delil bulunmamaktadır. Sabit olan fiili, suç konusu uyuşturucu maddeyi taşıyan diğer sanık …’nin önünden, başka bir araçla giderek (Öncü araçta), yol kontrolü yapmak suretiyle, uyuşturucu maddenin taşınmasına yardım etmekten ibarettir.
Böylece, uyuşturucu madde nakletme suçunun işlenmesine yardım eden sanığın cezasından TCK’nın 39. maddesi uyarınca indirim yapılmamış olması yasaya aykırıdır.
Açıkladığım nedenlerle; sanık …’ın olaydaki konumunun “fail” olmayıp, TCK’nın 39. maddesi kapsamında “yardım eden” olduğu kanısını taşıdığımdan hükmün bu gerekçe ile bozulması görüşündeyim. 11/11/2020