Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2017/3245 E. 2017/6004 K. 23.11.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/3245
KARAR NO : 2017/6004
KARAR TARİHİ : 23.11.2017

Adalet Bakanlığı’nın, 13/06/2017 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık … hakkındaki kamu davasının düşmesine dair İstanbul Anadolu 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27/10/2016 tarihli ve 2016/404 esas, 2016/392 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 03/07/2017 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli hakkında, 17/02/2015 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı yapılan soruşturma sonucunda 21/03/2016 tarihinde kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesine, bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, ayrıca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması halinde erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılacağı hususunun ihtar edilmesine karar verildiği,
2- Erteleme kararının şüpheliye tebliğe çıkarıldığı ve savunmasında bildirdiği adreste 19/04/2016 tarihinde tebliğ edildiği,
3- Cumhuriyet Başsavcılığınca, erteleme kararının bir örneğinin de tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanması için 22/03/2016 tarihli üst yazı ile Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği, bunun üzerine Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce ihtarlı çağrı kağıdının şüpheliye tebliğe gönderildiği, bu çağrının şüphelinin savunmasında bildirdiği adreste 06/04/2016 tarihinde tebliğ edildiği,
4- Şüphelinin çağrıya uymaması üzerine bu kez çağrıya uymamasının sonuçlarını ve hakkında kamu davası açılacağı ihtarını içeren uyarı yazısı gönderildiği, uyarı yazısının 05/05/2016 tarihinde adresine tebliğ edildiği,
5- Buna rağmen şüphelinin Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat etmemesi üzerine, TCK’nın 191/4. maddesi uyarınca “yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar ettiği” gerekçesi ile kamu davasının ertelenmesi kararı kaldırılarak, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan cezalandırılması isteğiyle 04/08/2016 tarihli iddianame ile kamu davası açıldığı,
6- Şüpheli hakkındaki iddianame mahkemece kabul edilerek yargılamaya başlanıldığı ancak, yapılan yargılama sonucunda İstanbul Anadolu 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27/10/2016 tarihli ve 2016/404 esas, 2016/392 sayılı kararı ile “kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının sonuçlarının şüpheliye Cumhuriyet Başsavcılığınca ihtar edilmediği, bu hususun da kovuşturma şartı olduğu” şeklindeki gerekçeye dayanılarak kovuşturma şartı bulunmadığından bahisle “kamu davasının düşmesine” ve ayrıca “sanığın durumun değerlendirilmesi ve denetimi serbestlik tedbirinin yeniden uygulanması yönünden keyfiyetin İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarına” karar verildiği, kararın yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, “5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesinde, “bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında … beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir.”, 191/3. maddesinde “erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır.” ve 191/4-a maddesinde “kişinin, erteleme süresi zarfında; a) kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,…hâlinde, hakkında kamu davası açılır.” şeklinde düzenlemeler yer aldığı;
Somut olayda ise sanığın üzerine atılı uyuşturucu madde kullanma fiilinin kanunda suç olarak tanımlanmış olduğu, hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmiş olan sanığa, anılan kararın usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi gerektiğinde şüphe bulunmamakta ise de, söz konusu tebliğin usulünce yapılmadığı gerekçesi ile düşme kararı verilemeyeceği, aksi halde uyuşturucu madde kullanmak suçundan bir daha kovuşturma yapılmasının mümkün olmayacağı, bu halde kamu davasının açılması bir şarta (yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etme şartına) bağlanmış olduğundan, mahkemece ısrar şartının gerçekleşmediği kanaatine varılması durumunda, Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 14/09/2015 tarihli ve 2015/8259 esas, 2015/3572 karar sayılı ilâmında belirtildiği üzere, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8-2. cümlesi uyarınca durma kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde düşme kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek, İstanbul Anadolu 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27/10/2016 tarihli ve 2016/404 esas, 2016/392 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
TCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, “Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi … hâlinde, hakkında kamu davası açılır.” hükmüne yer verilmiştir.
CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrasında, “Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir.” hükmü öngörülmüştür.
Somut olayda her ne kadar mahkemece “kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının sonuçlarının TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca Cumhuriyet Savcısı tarafından usulüne uygun bir şekilde şüpheliye ihtar edilmediği ve bu nedenle kovuşturma şartının gerçekleşmediği” gerekçesi ile “kamu davasının düşmesine” ve ayrıca “sanığın durumun değerlendirilmesi ve denetimli serbestlik tedbirinin yeniden uygulanması yönünden keyfiyetin İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarına” karar verilmiş ise de,
Şüpheli hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca verilen 21/03/2016 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının “Şüphelinin, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından yapılacak çağrılara, yüklenecek yükümlülüklere veya gerekli görülmesi halinde tabi tutulacağı tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması hâlinde, hakkında TCK’nın 191/1 maddesi uyarınca iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması istemiyle kamu davası açılacağı” ihtarını içerdiği ve erteleme kararının şüpheliye 19/04/2016 tarihinde tebliğ edildiği, bu şekilde TCK’nın 191/2. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.” şeklindeki şartın yerine getirilmiş olduğu, şüphelinin bu şekilde uyarıyı içeren kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararını tebliğ aldığı ve itiraz da etmediği,
Takip eden süreçte, şüphelinin tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlaması için Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce gönderilen ihtarlı çağrı kağıdını tebliğ aldığı halde çağrıya uymadığı, bunun üzerine çağrıya uymamasının sonuçlarını ve hakkında kamu davası açılacağı ihtarını içeren uyarı yazısı gönderildiği, uyarı yazısının da şüpheliye tebliğ edildiği, bu ikinci uyarıya rağmen de şüphelinin Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat etmediği anlaşıldığından TCK’nın 191/4. maddesi uyarınca “yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar etme” şartının gerçekleştiği ve mahkemece yargılamaya devam edilmesi gerektiği,
Ayrıca, mahkemece “kamu davasının düşmesine” karar verilerek, CMK’nın 223. maddesinde sayılan ve davanın esasını çözen karar türlerinden “düşme” kararı ile yargılama sonlandırıldıktan sonra, sanığın bütün yükümlülükleri ortadan kalkacağından, somut olayda olduğu gibi “sanığın durumun değerlendirilmesi ve denetimli serbestlik tedbirinin yeniden uygulanması yönünden keyfiyetin İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarına” şeklinde karar verilerek hüküm karıştırılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, somut olayda kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan TCK’nın 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca sanığın cezalandırılması isteğiyle açılan davada “kovuşturma şartı” olan “ısrar koşulu” gerçekleşmiş olduğundan mahkemece yargılamaya devam edilmesi gerekirken, “kamu davasının düşmesine” karar verilerek davanın esasını çözen bir kararla yargılama sonlandırıldıktan sonra “sanığın durumun değerlendirilmesi ve denetimli serbestlik tedbirinin yeniden uygulanması yönünden keyfiyetin İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarına” karar verilerek hükümde çelişkiye neden olunması ve hükmün karıştırılması yasaya aykırı olduğundan, hükmün karıştırılması halinde mahkemenin iradesi açık şekilde ortaya çıkmadığı için kazanılmış haktan da söz edilemeyeceğinden kanun yararına bozma talebi bu değişik gerekçe ile kabul edilmiştir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre; İstanbul Anadolu 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27/10/2016 tarihli ve 2016/404 esas, 2016/392 sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dosyanın Adalet Bakanlığı’na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 23.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.