Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2017/301 E. 2017/4924 K. 19.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/301
KARAR NO : 2017/4924
KARAR TARİHİ : 19.10.2017

Adalet Bakanlığı’nın, 14/02/2017 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık … hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Salihli Ağır Ceza Mahkemesinin 03/11/2016 tarihli ve 2016/188 esas, 2016/216 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine dair Alaşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 01/12/2016 tarihli ve 2017/647 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 24.02.2017 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli hakkında, daha önce 15/01/2015 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı Salihli Cumhuriyet Başsavcılığınca 11.03.2015 tarihinde 5 yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği;
2- Erteleme süresi zarfında 12.05.2016 tarihinde bu kez şüphelinin uyuşturucu madde ticareti suçunu işlediğinden bahisle yeni bir soruşturma yapılıp, bu suçtan açılan kamu davası sonucunda, eylemin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu kabul edilerek Salihli Ağır Ceza Mahkemesinin 03/11/2016 tarihli ve 2016/188 esas, 2016/216 sayılı kararı ile TCK’nın 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 191/8-a. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği,
3- Sanık müdafiinin beraat talebi ile bu karara itiraz ettiği ancak itirazı inceleyen mercii Alaşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 01/12/2016 tarihli ve 2017/647 değişik iş sayılı kararı ile itirazın reddine kesin olarak karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, “5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesinde “Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında … beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir.”, 191/3. maddesinde “Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır.”, 191/4-a maddesinde “Kişinin, erteleme süresi zarfında; a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,…hâlinde, hakkında kamu davası açılır.” ve 191/5. maddesinde yer alan “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” şeklinde düzenlemeler uyarınca, sanık hakkında deneme süresi içerisinde, 12/05/2016 tarihinde işlenen suçtan dolayı düşme kararı verilmesini müteakip, 15/01/2015 tarihli ilk suç hakkında dava açılması için ihbarda bulunulması gerekirken, sanığın mahkumiyetine karar verilemeyeceği gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek, Alaşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 01/12/2016 tarihli ve 2017/647 değişik iş sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/5. maddesinde “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” şeklinde hükmüne yer verilmiştir.
CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrasında, “Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir.” hükmü öngörülmüştür.
Somut olayda, sanık hakkında daha önce 15/01/2015 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı Salihli Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 11.03.2015 tarihinde 5 yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiş, ancak sanığın erteleme süresi zarfında kanun yararına bozma talebine konu olan 12.05.2016 tarihli ikinci suçu işlediği iddiası ile yargılama yapılıp mahkûmiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Her ne kadar bu ikinci suç soruşturma aşamasında uyuşturucu madde ticareti yapma suçu olarak nitelendirilerek kamu davası açılmış ise de yargılama aşamasında mahkemece kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle, önceki suça ilişkin erteleme süresi zarfında işlendiği iddia edilen 12.05.2016 tarihli bu ikinci suç TCK’nın 191/5. maddesi uyarınca ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılamayıp yalnızca önceki 15.01.2015 tarihli suça ilişkin kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının ihlali niteliğinde olacaktır. Bu durumda, mahkemece araştırma yapılarak yargılama konusu olan 12.05.2016 tarihli suçun, önceki bir kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının erteleme süresi zarfında işlendiğinin tespit edilmesi halinde, 12.05.2016 tarihli suça ilişkin kovuşturma şartı bulunmadığı gözetilerek “davanın düşmesine” karar verilmesi ve daha önce Cumhuriyet Basşavcılığınca kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilen suça ilişkin kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kaldırılarak dava açılmasının takdiri için Cumhuriyet Basşavcılığına ihbarda bulunulması gerekirken esaslı bir usûl hatası yapılarak sanık hakkında yargılamaya devam edildiği ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, somut olayda, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan yargılamada TCK’nın 191/5. maddesi uyarınca “kovuşturma şartı” bulunmadığı anlaşıldığından, Mahkeme tarafından CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası gereğince “davanın düşmesine” karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilerek sanığın mahkumiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik itirazın bu nedenle kabul edilmesi yerine reddine karar verilmesi de yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerindedir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre; Alaşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 01/12/2016 tarihli ve 2017/647 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı’na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 19.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.