Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2017/1326 E. 2017/5604 K. 09.11.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/1326
KARAR NO : 2017/5604
KARAR TARİHİ : 09.11.2017

Adalet Bakanlığı’nın, 15/05/2017 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık … hakkında açılan kamu davası üzerine yapılan yargılama sonucunda, sanığın beraatine dair Konya 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 06/12/2016 tarihli ve 2016/562 esas, 206/716 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 25/05/2017 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli hakkında, 12/02/2015 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin olarak kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile denetimli serbestlik ve tedavi tedbiri uygulanmasına, ayrıca denetimli serbestlik tedbiri kapsamında yüklenen yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, tekrar kullanmak için uyuşturucu madde bulundurması veya kullanması halinde erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılacağı hususunun ihtar edilmesine karar verildiği, erteleme kararının tebliğ edildiği,
2- Şüphelinin Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından yapılan tebligata rağmen 10 gün içinde başvurmadığı gerekçesi ile şüpheli hakkındaki kamu davasının ertelenmesi kararı kaldırılarak, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan TCK’nın 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca cezalandırılması isteğiyle kamu davası açıldığı,
3- Konya 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 06/12/2016 tarihli ve 2016/562 esas, 206/716 sayılı kararı ile “tedavi ve denetimli serbestlik müdürlüğünün dosyasında sanığın mernis adresine çıkarılan tebligattan başkaca sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerine uymamakta ısrar ettiğine dair herhangi bir delil olmadığı, bu nedenle bu aşamada müsnet suçtan suç kastının olmadığı” gerekçesiyle, “sanığın beraatine” ve ayrıca “kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin karar kapsamında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerinin yeniden uygulanması için karar kesinleştiğinde kararın Konya C.Başsavcılığı Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğüne gönderilmesine” karar verildiği, kararın yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, ” Dosya kapsamına göre, anılan Mahkemece kamu davasının açılmasının ertelenmesine dair Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 13/07/2015 tarihli kararını müteakip… Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün denetim planına ilişkin çağrı kağıdının şüpheliye tebliğ edilmediğinin kabul edilmesi karşısında, kamu davasının açıldığı ve kovuşturma aşamasına geçildiği ancak Türk Ceza Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun ile değişik 191. maddesinde düzenlenen kovuşturma şartının gerçekleşmemiş olduğu gözetilerek 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi uyarınca durma kararı verilmesi gerekirken, sanığın beraatine ve dava açılmasının ertelenmesi kararının yeniden uygulanması için kararın Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne gönderilmesine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek, Konya 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 06/12/2016 tarihli ve 2016/562 esas, 206/716 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
TCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, “Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi … hâlinde, hakkında kamu davası açılır. ” hükmüne yer verilmiştir.
CMK’nın 223. maddesinin 2. fıkrasında, “Beraat kararı; a) Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması, b) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması, c) Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması, d) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması, e) Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması, hallerinde verilir.”, 8. fıkrasında ise, “Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir.” hükmü öngörülmüştür.
Somut olayda, mahkemece “sanığın mernis adresine gönderilen tebligata uymamasından başka yükümlülüklerine aykırı davranmakta ısrar ettiğine ilişkin bir delil bulunmadığı, bu nedenle bu aşamada sanığın suç kastının bulunmadığı” gerekçesi ile, “sanığın beraatine” karar verilmiş ise de, yargılama sonucunda “beraat” kararı verilebilecek haller CMK’nın 223. maddesinin 2. fıkrasında ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup, mahkemenin beraat kararı verme gerekçesi olan “sanığın suç kastının bulunmadığı” şeklindeki gerekçe dosya kapsamına ve yasaya uygun değildir. Ayrıca, “beraat” kararı ile yargılama sonlandırılınca, sanığın bütün yükümlülükleri ortadan kalkacağından, beraat kararı verildikten sonra ayrıca “kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin karar kapsamında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerinin yeniden uygulanması için karar kesinleştiğinde kararın Konya Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğüne gönderilmesine” karar verilmesi mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan TCK’nın 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca sanığın cezalandırılması isteğiyle açılan davada “kovuşturma şartı” olan “ısrar koşulunun” gerçekleşmediğinin anlaşılması durumunda, Mahkeme tarafından CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” ve denetimli serbestlik dosyanın infazına devam edilebilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekirdi.
Ancak somut olayda mahkemece yukarıda belirtildiği üzere CMK’nın 223. maddesinin 2. fıkrasında yer almayan bir nedenle yasaya ve hükmün gerekçesine aykırı şekilde “sanığın beraatine” karar verilmiş, sonra da sanki durma kararı verilmişcesine “tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerinin yeniden uygulanmasına” karar verilerek hükümde çelişkiye neden olunmuştur. Bu şekilde çelişkili hüküm kurulması ve hükmün karıştırılması yasaya aykırı olduğundan, hükmün karıştırılması halinde mahkemenin iradesi açık şekilde ortaya çıkmadığı için kazanılmış haktan da söz edilemeyeceğinden kanun yararına bozma talebi bu değişik gerekçe ile kabul edilmiştir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre; Konya 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 06/12/2016 tarihli ve 2016/562 esas, 206/716 sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dosyanın Adalet Bakanlığı’na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 09.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.