Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2015/5183 E. 2015/33276 K. 14.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/5183
KARAR NO : 2015/33276
KARAR TARİHİ : 14.12.2015

Tebliğname No : KYB – 2015/311977

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
a) Konya 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nce 28.06.2011 tarihinde 2010/733 esas ve 2011/470 karar sayı ile verilen, sanık E.. D..’un TCK’nın 191. maddesinin 1. fıkrası ve 62. maddesi gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, ayrıca aynı Kanun’un 191. maddesinin 2. fıkrası uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına ilişkin hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği,
b) İnfaz aşamasında, Konya Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğü’nce hükümlünün tedbire uymadığının bildirilmesi üzerine, aynı Mahkeme tarafından 02.02.2012 tarihinde 2010/733 esas ve 2011/470 karar sayılı ek kararla hükümlü hakkındaki 10 ay hapis cezasının TCK’nın 191. maddesinin 7. fıkrası gereğince aynen infazına karar verildiği,
c) Adalet Bakanlığı’nın 18.02.2015 tarihli kanun yararına bozma talebi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 03.03.2015 tarihli ihbar yazısı ile; «Dosya kapsamına göre, sanığın Konya 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/06/2011 tarihli kararına konu hırsızlık suçuna ilişkin alınan ifadesinde, suçu kullandığı uyuşturucu maddenin etkisi altında işlediğini beyan ettiği, sanığın üzerinde ele geçirilen bir uyuşturucu madde bulunmadığı gibi uyuşturucu madde kullandığına dair bir raporunda bulunmadığı, sadece sanığın beyanına dayanarak atılı suçtan ceza verildiği hususu nazara alındığında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 192/3. maddesindeki “Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.” şeklindeki düzenleme kapsamında sanık hakkında tayin olunan cezadan indirim yapılması gerekirken yazılı şekilde fazla ceza tayininde isabet görülmemiştir» denilerek; Konya 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 02.02.2012 tarihli ek kararının bozulmasının istendiği,
c) Dairemizce 27/04/2015 tarihinde “Kanun yararına bozulması istenen kararın, daha önce temyiz edilmeksizin kesinleşen 28.06.2011 tarihli mahkûmiyet hükmü ile verilen cezanın aynen infazına ilişkin olduğu, ileri sürülen aykırılığın mahkûmiyet hükmüne yönelik bulunduğu anlaşıldığından; sanığın 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına ilişkin Konya 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 28.06.2011 tarihli 2010/733 esas ve 2011/470 karar sayı ile verilen mahkûmiyet hükmüne karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdirinin sağlanması için, dosyanın Adalet Bakanlığı’na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na GÖNDERİLMESİNE” karar verildiği,
d) Adalet Bakanlığı’nın 08.09.2015 tarihli kanun yararına bozma talebi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 07.10.2015 tarihli ihbar yazısında ise, «Dosya kapsamına göre, sanığın Konya 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/06/2011 tarihli kararına konu hırsızlık suçuna ilişkin alınan ifadesinde, suçu kullandığı uyuşturucu maddenin etkisi altında işlediğini beyan ettiği, sanığın üzerinde ele geçirilen bir uyuşturucu madde bulunmadığı gibi uyuşturucu madde kullandığına dair bir raporunda bulunmadığı, sadece sanığın beyanına dayanarak atılı suçtan ceza verildiği hususu nazara alındığında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 192/3. maddesindeki “Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.” şeklindeki düzenleme kapsamında sanık hakkında tayin olunan cezadan indirim yapılması gerekirken yazılı şekilde fazla ceza tayininde isabet görülmemiştir.» denilerek, 28.06.2011 tarih, 2010/733 esas 2011/470 karar sayılı asıl hükmün ve hükmün aynen infazına ilişkin 02.02.2012 tarihli ek kararın bozulmasının istendiği,
Anlaşılmıştır.
Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurduğuna ilişkin resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, aleyhinde hiçbir delil bulunmadığı halde, başka bir suçun soruşturması sırasında uyuşturucu madde kullandığını söylemek suretiyle kendi suçunun ortaya çıkmasına hizmet eden sanık hakkında etkin pişmanlığı nedeniyle TCK’nın 192. maddesinin 2. fıkrası ile CMK’nın 223. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca “ceza verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi bu değişik gerekçeyle yerinde görüldüğünden; Konya 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 28.06.2011 tarihli 2010/733 esas ve 2011/470 karar sayılı mahkûmiyet hükmü ile hapis cezasının infazına ilişkin 02.02.2012 tarihli ek kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA; aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin verdiği yetkiye dayanılarak, E.. D.. hakkındaki 10 AY HAPİS CEZASI İLE TEDAVİ VE DENETİMLİ SERBESTLİK TEDBİRİNİN KALDIRILMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 14.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.