Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2015/4528 E. 2015/32756 K. 02.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/4528
KARAR NO : 2015/32756
KARAR TARİHİ : 02.11.2015

Tebliğname No : KD – 2014/322115
2- İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 28/12/2007 tarih – 2007/998 esas ve 2007/1030 sayılı kararı
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma

İtiraz yazısı ile dava dosyası incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) KONUYLA İLGİLİ BİLGİLER :
Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık hakkında İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucu 20/07/2007 tarihinde 2006/792 esas ve 2007/580 sayılı kararı ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararı verilmiş, tedbirin gereklerine uygun davranmayan sanık hakkında verilen İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 28/12/2007 tarih – 2007/998 esas ve 2007/1030 sayılı mahkûmiyet kararı sanık tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizce 10/07/2014 tarihinde 2010/16599 esas ve 2014/5324 karar sayı ile sanık hakkındaki 28.12.2007 tarih 2007/998-1030 sayılı hükmün incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na iadesine karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Dairemizin dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na iadesi kararına itiraz edilmiştir.

B) İTİRAZ NEDENLERİ :
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz yazısında özetle:
“Sanık hakkında uyuşturucu madde kullanmak suçundan TCK 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin karar verildiği, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranılmaması nedeniyle, mahkemece 28/12/2007 tarih ve 2007/998-1030 E.K. sayılı karar ile sanığa TCK’nın 191/1, 62, 50/1-a maddesi uyarınca 7300 TL adli para cezası verildiği, bu kararın ise TCK 191/2. maddesi uyarınca verilmiş tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin bir karar olmadığı nazara alındığında, hüküm temyiz yasa yoluna tabidir.

Ancak dosyanın incelenmesinde yerel mahkemenin tedavi ve denetimli serbestlik kararına ilişkin 20.07.2007 tarih ve 2006/792 Esas 2007/580 Karar sayılı kararının sanığın gıyabında verildiği, gıyabi kararın ise sanığa doğrudan 7201 sayılı Yasanın 35. maddesine göre tebliğ edildiği, bu nedenle anılan tebligatın usulüne uygun bir tebligat olarak kabul edilemeyeceği, dolayısıyla da söz konusu kararın kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkemenin 28/12/2007 tarih ve 2007/998-1030 E.K. sayılı kararının hukuki değerden yoksun olduğu, sanığın 07/02/2008 tarihli temyiz dilekçesinin ıttıla üzerine 20.07.2007 tarih ve 2006/792 Esas 2007/580 Karar sayılı karara yönelik itiraz mahiyetinde bir dilekçe olarak kabul edilmesi gerektiğini” belirtmiştir.

C) YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NIN İTİRAZIYLA İLGİLİ YASA HÜKÜMLERİ :
1- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308. maddesi:
(1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, resen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kurulu’na itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.
(2) (05.07.2012 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 6352 sayılı Kanun’la eklenen fıkra) İtiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir.
(3) (05.07.2012 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 6352 sayılı Kanun’la eklenen fıkra) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gönderir.
2- 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un geçici 5. maddesi (05.07.2012 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 6352 sayılı Kanun’la eklenen):
(1) Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308’inci maddesinde yapılan değişiklikler, bu Kanunun yayımı tarihinde Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda bulunan ve henüz karara bağlanmamış dosyalar hakkında da uygulanır.

D) İTİRAZIN VE KONUNUN İRDELENMESİ :
Sanık hakkında verilen 20.07.2007 tarihli tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının, Tebligat Kanunu’nun 35. maddesindeki usule aykırı olarak sanığın duruşmada bildirdiği adresine doğrudan tebliğe çıkarılması nedeniyle kesinleşmediği, buna bağlı olarak daha sonra verilen kararların hukukî geçerlilikten yoksun olduğu ve sanığın 07.02.2008 tarihli temyiz isteğinin 20.07.2007 tarihli tedavi ve denetimli serbestlik kararına yönelik olduğu anlaşıldığından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazının kabulüne karar vermek gerekmiştir.

E) KARAR: Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazının kabulüne,
2- Dairemizin 10/07/2014 tarih – 2010/16599 esas ve 2014/5324 karar sayılı sanık S.. A.. hakkındaki kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı verilen, dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na iadesi kararının KALDIRILMASINA,
3- Sanık hakkındaki hükmün incelenmesi:
Sanık hakkında verilen 20.07.2007 tarihli tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının, sanığın duruşmada bildirdiği adresine doğrudan Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğe çıkarılması nedeniyle kesinleşmediği, buna bağlı olarak daha sonra verilen 28.12.2007 tarihli mahkûmiyet kararının hukuki geçerlilikten yoksun olduğu anlaşıldığından, sanığın 07.02.2008 tarihli temyiz isteğinin 20.07.2007 tarihli tedavi ve denetimli serbestlik kararına yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma suçundan dolayı, 5237 sayılı TCK’nın 191. maddesinin 2. fıkrası gereğince verilen “denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” veya “tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararlar, sözü edilen fıkraya 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile eklenen son cümleye göre, durma kararı niteliğinde olup itiraz kanun yoluna tabi olması nedeniyle, itirazla ilgili gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi için, dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na İADESİNE, 03/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.