Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2015/4354 E. 2015/33031 K. 23.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/4354
KARAR NO : 2015/33031
KARAR TARİHİ : 23.11.2015

Tebliğname No : KYB – 2015/233553

Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan hükümlü U.. A.. hakkında Gaziantep 27. Asliye Ceza Mahkemesi’nce 30.10.2014 tarihinde 2014/83 esas ve 2014/374 karar sayı ile verilen mahkûmiyet hükmünün kanun yararına bozulmasına ilişkin talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 29.06.2015 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
a) Gaziantep 27. Asliye Ceza Mahkemesi’nce sanığın, (TCK’nın 7. maddesinin 2. fıkrası delaletiyle lehe olduğu kabul edilerek) 6545 sayılı Yasa ile değişmeden önceki 5237 sy TCK’nın 191. maddesinin 1. fıkrası ve 62. maddesi uyarınca 10 Ay Hapis Cezası ile cezalandırılmasına hükmolunduğu,
b) Mahkemece sanığın yokluğunda verilen hükmün, 08.12.2014 tarihinde sanığa tebliğ edildiği ve temyiz edilmeden 15.12.2014 tarihinde kesinleştiği,
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, «Dosya kapsamına göre adı geçen sanık hakkındaki yargılama sonucunda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşulları oluşmadığından, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinin 6545 sayılı Kanun ile değişmeden önceki hali lehe kabul edilerek uygulama yapılmış ise de. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21/05/2013 tarihli ve 2013/280-250 sayılı kararında ayrıntıları açıklandığı üzere, anılan maddenin 1. 2. ve 6. fıkraları uyarınca somut olay değerlendirilerek, yasal gerekçesi gösterilmek suretiyle anılan fıkralardan biri seçilmek suretiyle karar verilmesi gerektiği, somut olayda mahkemesince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmemesinin gerekçesi gösterilmediği gibi, bu hususta bir değerlendirme de yapılmadığı cihetle, 6545 sayılı Kanun ile değişmeden önceki haline göre 5237 sayılı Kanun’un 191. maddesinin 2 ve 6. fıkraları uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmemesi için yasal, geçerli ve yeterli bir gerekçe gösterilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hapis cezasına karar verilmesinde isabet görülmemiştir.» denilerek, belirtilen hükmün bozulması istenmiştir.
5237 sayılı TCK’nın hüküm tarihinden önce 28.06. 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’la değişik 191. maddesi ile aynı Kanun’la 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7. madde uyarınca;
“(1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında hâlen denetimli serbestlik veya tedavi kararı uygulananlar bakımından Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesi hükümleri çerçevesinde bu tedbirlerin uygulanmasına devam olunur.
(2) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.
(3) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi kararı verilmiş olup da bu yükümlülükleri ihlal eden kişilerin yargılanmasına devam olunur.” şeklinde yapılan düzenlemeye göre uygulama yapılması gerektiği,
./..

Buna göre; sanığın atılı suçu işlediğinin sabit olması halinde; sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
a) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle daha önce tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesi ve aynı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına”,
b) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine”
Karar verilmesinde zorunluluk bulunduğunun ve bu durumda 6545 sayılı Kanun’la değişik TCK’nın 191. maddesi ile aynı Kanun’la 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7. madde hükümlerinin sanığın lehine olduğunun gözetilmemesi nedeniyle de Gaziantep 27. Asliye Ceza Mahkemesi’nce 30.10.2014 tarihinde 2014/83 esas ve 2014/374 karar sayı ile verilen mahkûmiyet hükmüne karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdirinin sağlanması için, dosyanın Adalet Bakanlığı’na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na GÖNDERİLMESİNE, 23.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.