Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2015/4187 E. 2015/33393 K. 21.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/4187
KARAR NO : 2015/33393
KARAR TARİHİ : 21.12.2015

Tebliğname No : 10 – 2010/190016
Mahkeme : ADANA 7. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi ile görevli)
Karar Tarihi- Numarası : 16/12/2009 – 2009/62 esas ve 2009/209 karar
Suç : 1- Uyuşturucu madde ticareti yapma ( tüm sanıklar hakkında)
2- Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma ( sanıklar S.. Ü.., M.. Ö.., M.. Ü.. ve N.. V.. hakkında ayrıca)

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Sanık N.. müdafiinin temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğinin, hükmolunan hapis cezasının süresine göre, 5320 sayılı Kanun’un 8/1, 1412 sayılı CMUK’nın 318 ve 5271 sayılı CMK’nın 299. maddeleri uyarınca reddine karar verilerek, temyiz incelemesi duruşmasız olarak yapılmıştır.
A) Sanıklar S.. Ü.., M.. Ö.., M.. T.., F.. A.., A.. D.., N.. V.. ve E.. Ü.. hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesi:
Bozmaya uyulduğu, yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipinin doğru olarak belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanıkların durumlarının yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar S.. Ü.., M.. Ö.., M.. T.., N.. V.. ve E.. Ü.. müdafileri, sanık F.. A.., sanık A.. D.. ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin BOZULMASINA; ancak bu durumun yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK’nın 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerine “Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli iptal kararından sonra oluşan durumuna göre, sanıklar hakkında, TCK’nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına” ibaresinin yazılması suretiyle, hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B) Sanık T.. E.. hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:
Bozmaya uyulduğu, yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipinin doğru olarak belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Suç tarihinde 12-15 yaş grubunda olan sanığın cezasından TCK’nın 31/2. maddesi gereğince indirim yapılmaması,
2- 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 106. maddesinin 4. fıkrasında, “Çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu ceza hapse çevrilmez. Bu takdirde onbirinci fıkra hükmü uygulanır.” hükmünün öngörülmüş olması karşısında; sanığın ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesinin olanaklı olmadığı ve sözü edilen maddenin 11. fıkrası uyarınca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a göre tahsil edilmesi gerektiği gözetilmeksizin, “ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin” belirtilmesi,
3- Suç tarihinde 12-15 yaş grubunda olan sanık hakkında TCK’nın 53/4. maddesi gereğince 53/1. maddesinin uygulanmayacağının gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA; ancak, bu aykırılıkların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan;
1- Hüküm fıkrasının 3. bölümünün 3. paragrafından sonra gelmek üzere “Sanık T.. E..’un cezasından TCK’nın 31/2. maddesi gereğince ½ oranında indirim yapılarak 3 yıl 9 ay hapis ve 15 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına” ve 4. paragrafından sonra gelmek üzere “Sanık T.. E..’un cezasından TCK’nın 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılarak 3 yıl 1 ay 15 gün hapis ve 12 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına” ibarelerinin yazılması,
2- Hüküm fıkrasının 3. bölümünün 7. paragrafından sonra gelmek üzere “Sanık T.. E.. hakkında ödenmeyen adli para cezasının 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre tahsil edileceğine” ibaresinin yazılması,
3- Hüküm fıkrasının 3. bölümünün 8. paragrafından sonra gelmek üzere “Sanık T.. E.. hakkında TCK’nın 53/4. maddesi gereğince 53/1. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına” ibaresinin yazılması suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
C) Sanık M.. Ü.. hakkında verilen hükümlerle ilgili olarak;
1- Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:
1- Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma ve uyuşturucu madde ticareti yapma suçlarını işlediğinden bahisle kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 26/11/2007 tarihli 2006/6 esas ve 2007/145 karar sayılı ilamı ile sanığın eyleminin bütünüyle “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçunu oluşturduğu kabul edilerek bu suçtan mahkûmiyet kararı verildiği, kararın Cumhuriyet savcısı tarafından sanık aleyhine ve sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Dairemizin 23/01/2009 tarihli 2008/8570 esas ve 2009/552 karar sayılı ilamı ile sanık hakkında TCK’nın 191/2. maddesi gereğince sadece tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanabilmesi seçeneği tartışılmadan TCK’nın 191/6. maddesi yollamasıyla TCK’nın 191/1 ile birlikte TCK’nın 191/2. maddelerinin uygulanması yasaya aykırı görülerek kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün bozulmasına karar verildiği, bozma öncesi uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan hüküm kurulmadığı halde, bozmaya uyulduğu belirtilerek yapılan yargılama sonucunda uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan da hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA,
2- Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:
Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
a- Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesi ve aynı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına”,
b- Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine”
Karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA,
D) Sanıklar S.. Ü.., M.. Ö.. ve N.. V.. hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen mahkumiyet hükümlerinin incelenmesi:
Sanıklar hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanıkların bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
a- Sanıklar hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanıklar bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanıklar hakkında, hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesi ve aynı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına”,
b- Sanıklar bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine”
Karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükümlerin BOZULMASINA,
21/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.