Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2015/3408 E. 2015/33343 K. 17.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/3408
KARAR NO : 2015/33343
KARAR TARİHİ : 17.12.2015

Tebliğname No : 10 – 2015/120817
Mahkeme : VAN 3. Ağır Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi- Numarası : 16.12.2014 – 2014/28 esas ve 2014/219 karar
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma

Temyiz incelemesi, müdafilerinin isteği üzerine sanıklar İ.., S.., C.. ve S.. Ş.. hakkında duruşmalı; duruşma sırasında hazır bulunan müdafiinin talebi üzerine sanık R..hakkında resen duruşmalı; yöntemine uygun davetiye tebliğine rağmen müdafii duruşmaya gelmeyen tutuklu sanık S..hakkında ise duruşmasız olarak yapıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
A) Sanıklar İ.. ve S.. hakkındaki hükümlerin incelenmesi:
Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipinin doğru olarak belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanık S..’in adının gerekçeli kararın başına “S..” olarak yanlış yazılması,
2- Anayasa’nın 141. maddesinin 3. fıkrası ile 5271 sayılı CMK’nın 34 ve 230. maddeleri gereğince, hükmün gerekçe bölümünde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler; delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi; hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; varsa hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi; ulaşılan kanı; sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiilinin ne olduğunun belirtilmesi ve bunun nitelendirilmesi zorunludur.
Somut olayda, sanık S..’in telefon konuşmalarının da hükme esas alınmış olması karşısında; adı geçen sanığın, hangi tarihte kiminle ne şekilde telefon konuşması yaptığının belirtilmesi, her konuşmanın gerçekleşen somut olay ve olgularla bağlantısı varsa gösterilmesi, telefon konuşmalarının atılı suçu işlediği konusunda yeterli delil olup olmadığının açıklanması; yeterli değil ise, olayla ilgisini açıklayarak S..’in suçunun ortaya çıkarmasına yardım eden sanık İ.. ile ikrarda bulunarak kendi suçunun ortaya çıkmasına hizmet eden sanık S..hakkında etkin pişmanlıkla ilgili TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasının uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
3- Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanıkların durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların ve müdafilerinin temyiz itirazları ile sanık İ.. müdafiinin duruşmadaki sözlü savunması bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, resen de temyize tabi olan hükümlerin BOZULMASINA, Üye ………..’in hükümlerin düzeltilerek onanması gerektiğine ilişkin karşı oyu ve oyçokluğuyla,
B) Sanıklar S.. ve C.. hakkındaki hükümlerin incelenmesi:
Anayasa’nın 141. maddesinin 3. fıkrası ile 5271 sayılı CMK’nın 34 ve 230. maddeleri gereğince, hükmün gerekçe bölümünde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler; delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi; hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; varsa hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi; ulaşılan kanı; sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiilinin ne olduğunun belirtilmesi ve bunun nitelendirilmesi zorunludur.
Somut olayda, sanıkların telefon konuşmalarının hükme esas alınmış olması karşısında; hangi tarihte kiminle ne şekilde telefon konuşması yaptıklarının belirtilmesi, her konuşmanın gerçekleşen somut olay ve olgularla bağlantısı varsa gösterilmesi, ulaşılan kanıya göre her sanığın fiilinin sabit olup olmadığı ve sabit ise ne olduğu açıklanıp nitelendirilmesi, sonucuna göre hukukî durumlarının saptanması gerektiği gözetilmeden; sanık S..’in telefon konuşmalarının sıralanması ve sanık C..’la ilgili iddianamede belirtilen telefon görüşmelerine yollama yapılması ile yetinilerek, soyut ve yetersiz gerekçe ile hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanıkların müdafilerinin temyiz itirazları ile duruşmadaki sözlü savunmaları bu nedenle yerinde olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin, resen de temyize tabi olan hükümlerin BOZULMASINA, Üye …….’in sanık S……. hakkındaki hükmün düzeltilerek onanması gerektiğine ilişkin karşı oyu ve oyçokluğuyla, sanık C… yönünden değişik gerekçesi ve oybirliğiyle,
D) Sanıklar R.. ve S..Ş.. hakkındaki hükümlerin incelenmesi:
Sanıkların telefon konuşmalarının hükme esas alınmış olması karşısında; sanıklar R.. ve S.. Ş..’ın telefonlarının dinlenmesi konusunda Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından verilmiş karar olup olmadığının araştırılması, varsa asılları veya onaylı örneklerinin getirtilerek duruşmada okunup tartışılmasının sağlanması, sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanıkların hukukî durumlarının belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması
Yasaya aykırı, sanık S..Ş..’ın müdafiinin ve sanık R..’ın temyiz itirazları ile sanıkların müdafilerinin duruşmadaki sözlü savunmaları bu nedenle yerinde olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin, resen de temyize tabi olan hükümlerin BOZULMASINA,
Üye………….’in hükümlerin düzeltilerek onanması gerektiğine ilişkin karşı oyu ve oyçokluğuyla
17.12.2015 tarihinde karar verildi.

TEFHİM TUTANAĞI: 17.12.2015 tarihinde saat: 14.30’da verilen bu karar Yargıtay Cumhuriyet savcısı N…Ö..’in katılımıyla ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık İ.. D.. müdafii Avukat F..A.., sanıklar S.. K.. ve R.. D.. müdafii Avukat Ş.. C.., sanık C.. B.. müdafii Avukat B..Ç.., sanık S.. C.. müdafii Avukat S.. T..’in yokluklarında 17.12.2015 tarihinde yöntemine uygun biçimde, açık olarak okunup anlatıldı.

KARŞI OY ve DEĞİŞİK GEREKÇE:

Olay tutanağı içeriği, sanıkların savunmaları, iletişim tespit tutanakları içerikleri ve dosyadaki diğer bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde;
Sanık C….’ın suç konusu eroini sanık S.. vasıtasıyla temin etmek için 25.10.2013 tarihinde Y..’ya S..’in yanına gittiği, 28.10.2013 tarihinde saat:12:15’de yapılan görüşmede, S..’in C..’a ”sana zahmet bir iki üç fazla gönder” dediği, aynı tarihte S..’in S..’e ”sen İ..’i garantiye al” diyerek, uyuşturucu maddenin H..’a nakliyesi hususunda sanık İ..’in hazır olmasını istediği, 30.10.2013 tarihli telefon görüşmesinde ise S..’in C..’a ”S.. bugün geldi, dedi işimiz 1-2 gün gecikecek, abiye söyle” diyerek uyuşturucu maddenin temini ve nakli konusunda C..’ı bilgilendirdiği, 30.10.2013 tarihinde saat:13:02’de R..’ın S..’i telefonla arıyarak ”senin yanına geleyim” dediği, aynı tarihte bu sanıkların 23:14, 00:04, 01:04, 01:37 ve 01:46 saatlerinde yaptıkları görüşmelerden R..’ın Y.. A.. Köyünde oturan S..’in yanına suç konusu eroini teslim almak amacıyla gittiği ve saat: 08:57’de S..’in S..’e uyuşturucu maddenin R.. ve S..’a teslim edildiğini bildirdiği, S..ın Y..’dan V..’a getirdiği uyuşturucu maddeyi S.. teslim etmek amacıyla 01.11.2013 tarihinde saat:10:37, 10:38 ve 10:39’da S..i telefonla aradığı, S..’in önce S..’ı tanımadığı için bu görüşmelerde S..’a açıkça nerede olduğunu söylemediği, bunun üzerine S..’i arayarak S..’ın telefon numarasını kastederek S..’e ”o numara beni arıyor, sizinkiler olmasın, hastaneye gelenler, sonu 71” dediği, S..’ın üzerine kayıtlı olan telefon numarasının ……….olduğu, S..’in ”evet odur” demesi üzerine S..’in S..’ı saat:10:49’da arıyarak ”ben ordayım” dediği, böylelikle suç konusu uyuşturucu maddeyi teslim aldığı, 01.11.2013 tarihinde saat:16:48’de S..’in S..’e ”yarın gelicem” diyerek, suç tarihi olan 02.11.2013 tarihinde H..’da bulunan C..’ın yanına gitmek için yola çıkacağını söylediği, nitekim S..’in 02.11.2013 tarihinde V..’dan H..’a gitmekte olan yolcu otobüsünde yakalandığı, S..’in suç tarihi olan 02.11.2013 tarihinde İ… ile buluştuğunun saat: 07:01, 07.34, 07:43 ve 07:53’deki telefon görüşmelerinden anlaşıldığı.
Uyuşturucu maddeyi S..’den alan İ..’in uyuşturucu maddenin ele geçtiği araçla yola çıkmasından sonra, aracın arıza yapması üzerine saat:19:42 de S..’i arıyarak ” araba çalışmıyor, üniversiteyi çıkınca tepeyi çıkınca tüpün ışıkları söndü” diyerek durumunu bildirdiği ve tamircinin telefonunu istediği, bu sırada İ..’le birlikte arabada bulunan ve beraat eden Ü..’ın S..’i arıyarak ”araba çalışmıyor, içinde bir şey yok mu, başımız belaya girmesin ha” demesi üzerine S..’in ”yok ya ayıp ettin, telefonda böyle şeyle söyleme”dediği, yine 02.11.2013 tarihinde 16:30 da S..’in C..’ı telefonla arıyarak ”abi o sabah erken senin yanında olacak, ……. abi sen bu S..’in hesabını orda kapatma şansın var mı, çünkü öyle dedi de bana” dediği, C..ın da ”ona onbin yarın gelir gelmez direk vericem ….. onbin verdikten sonra az bir şey kalıyor” demesi üzerine S..’de ”az bir şey kalır, ben onlara 4 lira verdim ” şeklinde cevap verdiği;
Böylelikle sanık S.. tarafından temin edilen suç konusu eroinin S.. ve R.. tarafından S..’e teslim edildiği, S..’in eroini nakletmesi için İ..’e verdiği, İ..’in 02.11.2013 tarihinde eroini bulunduğu araç ile naklederken yakalandığı, uyuşturucu maddenin teslim edileceği kişinin C..olduğu, ancak suç konusu eroinin C..’a teslim edilmeden ele geçtiği, sanıklar İ.. D.., S.. K.., S.. T.., R.. D.., S.. C.. ve C.. B..’nın uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun subut bulduğu ve sanık C..’ın eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşılmıştır.
a) Sanıklar R.. D.. ve S.. C.. yönünden,
Ceza Genel Kurulu’nun 03.06.2014 gün ve 642-302 sayılı kararında da açıklandığı üzere, bir sanık hakkında CMK’nın 135. maddesi gereğince dinleme kararı var ise CMK’nın 138. maddesi 2. fıkrası gereğince iletişimin tesbit kararı bulunmayan diğer sanık yönünden de hukuka uygun delil olarak kabul edilir. Bu durumda dosya içerisinde sanıklar R.. ve S.. Ş.. hakkında verilmiş bir iletişimin tespiti kararı bulunmamakta ise de bu iki sanığın telefon ile görüştüğü diğer sanıklar S..ve S.. hakkında verilen telefon dinleme kararı olduğundan ve sanıklar R.. ve S.. Ş.. ile yapılan telefon konuşmaları hukuka uygun delil niteliğini taşıdığından sayın çoğunluğun bu sanıklar yönünden dinleme kararlarının dosya içerisinde bulunmadığı ve bu hususun araştırılması yönündeki bozma düşüncesine sonuca etkili olmaması nedeniyle katılmıyorum, ancak;
Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanıklar R.. D.. ve S.. C.. hakkındaki hükümlerin TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün hükümden çıkarılarak yerine Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli iptal kararından sonra oluşan duruma göre, sanıklar hakkında TCK’nın 53. maddesinin 1. ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına ibaresinin yazılarak hükümlerin düzeltilerek onanması görüşündeyim,
b) Sanıklar İ.. D.., S.. K.. ve S.. T.. yönünden,
Her ne kadar Mahkeme gerekçesinde iletişim tespit tutanak içerikleri tek tek ayrıntılı olarak yazılmamış ise de iddianameye atıfta bulunulup tape içerikleri de dikkate alınarak olayın oluşu ve subutu hakkında değerlendirme yapılarak gerekçe oluşturulduğundan sayın çoğunluğun bu sanıklar yönünden yeterli gerekçe bulunmadığı sebebiyle hükmün bozulması yönündeki görüşüne katılmıyorum ancak;
Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanıklar İ.. D.., S.. K.., S.. T.. hakkındaki hükümlerin TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün hükümden çıkarılarak yerine Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli iptal kararından sonra oluşan duruma göre, sanıklar hakkında TCK’nın 53. maddesinin 1. ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına ibaresinin yazılarak hükümlerin düzeltilerek onanması görüşündeyim,
c) Sanık C.. B.. yönünden,
Her ne kadar Mahkeme gerekçesinde iletişim tespit tutanak içerikleri tek tek ayrıntılı olarak yazılmamış ise de iddianameye atıfta bulunulup tape içerikleri de dikkate alınarak olayın oluşu ve subutu hakkında değerlendirme yapılarak gerekçe oluşturulduğundan sayın çoğunluğun bu sanıklar yönünden yeterli gerekçe bulunmadığı sebebiyle hükmün bozulması yönündeki görüşüne katılmıyorum, ancak sanık C.. hakkında eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığından TCK’nın 35. maddesinin uygulanmasının gerekmesi sebebiyle değişik gerekçe ile hükmün bozulmasına karar verilmesi görüşündeyim.17.12.2015