Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2013/13140 E. 2014/1593 K. 10.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/13140
KARAR NO : 2014/1593
KARAR TARİHİ : 10.03.2014

Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık … hakkında … Sulh Ceza Mahkemesi’nce 21.06.2013 tarihinde 2011/939 esas ve 2012/1147 karar sayı ile verilen mahkûmiyet hükmünün kanun yararına bozulmasına ilişkin talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 06.11.2013 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece sanığın TCK’nın 191/1, 50/1-a maddeleri gereğince 6.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına hükmolunmuştur.
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında;«19/12/2006 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinde, uyuşturucu madde kullanmış olan sanık hakkında, birinci fıkraya göre cezaya hükmedilmeden ikinci fıkra gereğince sadece tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği gibi, altıncı fıkranın yollaması uyarınca birinci fıkradaki ceza ile birlikte ikinci fıkradaki tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine de hükmedilebileceği öngörüldüğü, uyuşturucu madde kullanmış olan sanık hakkında; belirtilen iki seçenekten biri uygulanırken, nedenleri tartışılıp, dosya kapsamına uygun, somut, yasal ve yeterli gerekçenin gösterilmesinin gerektiği; ayrıca, aynı maddenin ikinci veya altıncı fıkralarındaki ihtimallerden hangisi tercih edilirse edilsin, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmesinde zorunluluk bulunduğu, belirtilen tedbirlerin uygulanması yönünden, mahkemeye takdir hakkı tanınmadığı ve 5237 sayılı Kanun’un 191. maddesinin altıncı fıkrasının uygulanabilmesinin koşulu olarak, aynı fıkranın son cümlesinde öngörülen “Ancak, bunun için kişi hakkında bu suç nedeniyle önceden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmemiş olması gerekir.” hükmü karşısında, daha önce aynı eylem nedeniyle hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmemiş olan sanık hakkında, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine de hükmedilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.» denilerek, belirtilen hükmün bozulması istenmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.05.2013 tarih ve 2013/280-250 sayılı, aynı tarih 2012/1536 esas, 2013/251 karar sayılı ve 01.10.2013 tarih ve 2013/444-402 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, hükümden önce 19.12.2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinde, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmış olan sanık hakkında, birinci fıkraya göre doğrudan hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, birinci fıkraya göre cezaya hükmedilmeden ikinci fıkra gereğince sadece tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği ya da altıncı fıkranın yollaması uyarınca birinci fıkradaki ceza ile birlikte ikinci fıkradaki tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilebileceği öngörülmüştür.5560 sayılı Kanun’la değişik TCK’nın 191. maddesinin 2. fıkrasındaki ”karar verebilir” ve 6. fıkrasının 1. cümlesindeki ”tâbi tutulabilir” ibareleri dikkate alındığında, sanık hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verme, zorunlu olmaktan çıkarılarak hakimin takdirine bırakılmıştır.
Uyuşturucu madde kullanmış olan sanık hakkında; belirtilen üç seçenekten biri uygulanırken, yasal ve yeterli gerekçe gösterilmesi, gerekçenin somut olgulara ve sanığın davranışlarına dayanması gerekmektedir.
Mahkemece belirtilen üç seçenekten biri uygulanırken gerekçe gösterilmiş ise gösterilen gerekçenin yerinde olup olmadığı olağan yasa yolu incelemesinde denetlenebilir ise de, olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozma isteği üzerine denetlenemez. Ancak Mahkemece seçeneklerden biri tercih edilirken hiç gerekçe gösterilmemiş ise bu durum kanun yararına bozma konusu yapılabilir.
Somut olayda; uyuşturucu madde kullanan sanık hakkında, hapis cezası ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmesinde bir zorunluluk bulunmaması nedeniyle, Mahkemece TCK’nın 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca doğrudan hapis cezasına hükmolunduğu, bu seçenek uygulanırken “sanığın sabıkasında daha önce uyuşturucu madde kullanmak suçundan tedavi ve denetimli serbestlik kararı verildiği ancak sanığın uymadığı gibi yine uyuşturucu kullanmak suçundan ayrı ayrı hapis ve para cezaları almış olduğu anlaşılmakla sanık hakkında 5237 S.Y. TCK 191/2 m gereğince tedaviye ve denetimli serbestlik tedbiri uyulmasına yer olmadığına” biçiminde gerekçe gösterildiği anlaşılmış olup, kanun yararına bozma isteği üzerine bu gerekçenin yerinde olup olmadığının değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından; yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE, dosyanın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 10.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.