Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2023/717 E. 2023/2021 K. 04.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/717
KARAR NO : 2023/2021
KARAR TARİHİ : 04.04.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 24.06.2020 tarihli ve …./15585 Esas, …/2200 Karar sayılı kararı ile esastan bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan dava dilekçesinde mevki ve hudutları yazılı yaklaşık 40 dönümlük yere davacının 1963 yılından bu yana zilyet olduğunu ileri sürerek satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak bu bölümün davacı adına tapuya tescilini istemiştir.

II. CEVAP
1.Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, davacının zilyet olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı … vekili ve … vekili cevap dilekçelerinde ayrı ayrı davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI
… Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.03.2008 tarihli ve 2007/112 Esas, 2008/89 Karar sayılı kararıyla, davanın kısmen kabulüne, 12.12.2007 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 20.768,56 m2’lik kısmın davacı adına tapuya tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

B. Birinci Bozma Kararı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 17.03.2009 tarihli ve 2009/834 Esas, 2009/1164 Karar sayılı kararı ile “…Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu, hava fotoğraflarının incelenmediği…., mahallinde fen bilirkişisi, ziraat mühendisi, jeolog bilirkişi ve harita mühendisi bilirkişileri ile yeniden keşif yapılması, imar ihyanın başlangıç tarihi, tamamlanma tarihi ile tarımsal amaçlı zilyetliğin başlangıç tarihlerinin ayrı ayrı belirlenmesi, dava konusu bölümün … Çayı ile ilişkisinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi, komşu 19 parsel sayılı taşınmazın hükmen tesciline esas … Kadastro Mahkemesinin 1963/77 Esas, 1989/1 Karar sayılı dosyasındaki fen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın bulunduğu kısmın mera olarak gösterildiği bu sebeple taşınmazın öncesinde mera olup olmadığı hususlarının araştırılması gerektiği…” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
… Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.05.2010 tarihli ve 2009/188 Esas, 2010/193 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 20.768,56 m2 yüz ölçümündeki bölümün davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

D. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

E. İkinci Bozma Kararı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 29.11.2011 tarihli ve 2011/2426 Esas, 2011/6398 Karar sayılı kararı ile “Bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereklerinin yerine getirilmediği…. hatta dosyadaki ziraat bilirkişi raporunun, dava konusu taşınmazın mera olup olmadığı hususunda duraksamaya sebep olduğu, hava fotoğrafı incelemesinin soyut ve yetersiz olduğu, bu sebeple dava tarihinden geriye doğru 20-30 yıl öncesi 1977 ve 1987 yıllarına ait hava fotoğraflarının istenmesi, mahallinde yeniden 3 kişilik ziraat mühendisi uzmanından oluşan bilirkişi kurulu ile keşif yapılarak taşınmazın öncesinde kadim mera olup olmadığının, taşınmazın önceki niteliğinin kesin olarak belirlenmesi gerektiği…” belirtilerek hüküm bozulmuştur.

F. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
… Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.02.2016 tarihli ve 2012/127 Esas, 2016/65 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 20.768,56 m2 yüz ölçümündeki bölümün davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

G. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

H. Üçüncü Bozma Kararı
Yargıtay 16. (Kapatılan) Hukuk Dairesinin 24.06.2020 tarihli ve 2016/15585 Esas, 2020/2200 Karar sayılı ilamı ile ” Bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği…. karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Yasa’nın 1. maddesi uyarınca tescil davalarında ilgili kişi olarak … Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya dahil edilmesi ve taraf teşkilinin yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gerektiği, dosyada iki adet ziraat bilirkişi raporu olduğu, raporların birbiri ile çelişik olmasına rağmen Mahkemece çelişki giderilmeden ve neden ikinci rapora değer verildiği hususunun hüküm kısmında tartışılmadığı, 1985 ve 1999 tarihli hava fotoğraflarının incelemesinin yetersiz olduğu, dava konusu taşınmaza bitişik 19 no.lu parsel sayılı taşınmaza revizyon gören tapu kaydının doğu hududunu mera olarak okuduğu halde Mahkemece taşınmazın tahsisli mera olmadığı araştırılmış ancak kadim mera araştırmasının yöntemince yapılmadığı…. bu eksikliklerin giderilerek toplanacak delillere göre karar verilmesi gerektiği” belirtilerek hüküm bozulmuştur.

I. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
… Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.06.2022 tarihli ve 2020/458 Esas, 2022/484 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamından dava konusu fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmın tarım alanına dönüştürülmesi ve ekonomik yarar sağlaması mümkün olan yerlerden olduğu ancak imar ihyasının 2000 yılında tamamlandığı, dava konusu taşınmazın ilk defa 1993 yılında imar planı kapsamına alındığı, dolayısıyla taşınmazın imar planına alınma tarihinden 7 yıl sonra imar ihyasının tamamlanmış olduğu, 1993 yılından geriye doğru davacının zilyetlik süresinin dolmadığı, imar planı kapsamına alınan yerlerin kanunen zilyetlik ile iktisabının mümkün olmadığı gerekçesi ile dava konusu fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen kısmın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, davacının bu yer bakımından davasından vazgeçtiği, davalı Hazinenin vazgeçmeye muvafakat ettiği gerekçesi ile davacının davasının reddine, 21.04.2021 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 15.447,20 m2’lik kısmın tarla vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, (B) harfi ile gösterilen yere ilişkin davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

İ. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

J. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, mahkemenin verdiği ret kararının hatalı olduğunu, dosyada daha önce kısmen kabul kararı verildiğini, dosyanın 3 bozma geçirdiğini, en son Yargıtay bozmasında … Büyükşehir Belediyesinin taraf haline getirilmesi gerektiği belirtilerek usul bozması yapıldığını, dava konusu yerin davacının babası tarafından 1963 yılında satın alındığını, davacı tarafından 45 yıl sonra dava açıldığını, dosyada dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından davacı tarafın zilyet olduğunun belirtildiğini, ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın dört tarafının tarla ile çevrili olduğu ve bitişik tarım arazileri ile aynı özellikte olduğunun belirtildiğini, hava fotoğrafı incelemesine göre 1950 yılında özel kullanıma ait yer olduğunu, dört tarafı tarım arazileri ile çevrili bir yerin imar planı kapsamına alınmasının mümkün olmadığını, yapılan araştırma ve incelemenin eksik olduğunu belirterek ve resen görülecek nedenlerle ret kararının bozulmasını talep etmiştir.

K. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinin ilgili kısımları şöyledir; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.

(Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 – 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”

17. maddesinin ilgili kısımları şöyledir; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddesinin ilgili kısımları şöyledir; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

3. Değerlendirme
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen bozmaya uyularak verilen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafın temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 99.20 TL bakiye onama harcının temyize gelen davacıdan alınmasına,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

04.04.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.