Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2023/566 E. 2023/4590 K. 19.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/566
KARAR NO : 2023/4590
KARAR TARİHİ : 19.09.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/186 E., 2022/198 K.
DAVA TARİHİ : 16.01.2017
HÜKÜM/KARAR : Davanın reddi / Esastan ret

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesinin 03.05.2019 tarihli asıl kararının ve 21.06.2019 tarihli ek kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 19.09.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat … geldi.Davetiye tebliğine rağmen davalılar vekili gelmedi.Yokluğunda duruşmaya başlandı, gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları …’in 3 numaralı bağımsız bölümün bedelini ödeyerek kuru mülkiyetini davalılar adlarına tescil ettirdiğini, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile mirasbırakan adına veya payları oranında adlarına tescilini, olmazsa tenkisini istemişlerdir.

II. CEVAP
Davalılar, davanın süresinde açılmadığını ve muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul Anadolu 12.Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.04.2018 tarihli ve 2017/29 E., 2018/152 K. sayılı kararıyla, mirasbırakan tarafından yapılan bir temlik bulunmadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, tenkis isteğinin ise süresinde olmadığından reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İstanbul Anadolu 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 03.05.2019 tarihli, 2018/1347 Esas, 2019/714 Karar sayılı kararıyla; davaya konu taşınmazın üçüncü kişiden 26.02.1990 tarihinde davalılar adına satın alınmış olduğu, bu durumda 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı; diğer taraftan sağlararası kazandırma işleminin tarihinin 26.02.1990, mirasbırakan …’in ölüm tarihinin 26/01/2014, mirasbırakan …’in ölüm tarihinin 20.06.2012 olup saklı payın zedelendiğinin en son murislerin ölüm tarihinde öğrenildiğinin kabulü gerektiği, dava tarihi olan 23.01.2017 tarihine kadar ölüm tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle tenkis hükümlerinin de uygulanamayacağı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan ve kesin olarak reddine karar verilmiş; anılan karara yönelik davacılar vekilinin temyiz başvurusu, kararın miktar itibariyle kesin olduğu gerekçesiyle 21.06.2019 tarihli ek karar ile reddedilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen 03.05.2019 tarihli karar ve 21.06.2019 tarihli ek kararı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2. Dairenin 13.04.2021 tarihli ve 2019/3509 Esas, 2021/2208 Karar sayılı kararıyla; davanın 10.000,00 TL değer gösterilmek suretiyle açıldığı ve yargılama sırasında çekişmeli taşınmazın değeri keşfen saptanmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.Harçlar Kanunu’nun uygulanması kamu düzenini ilgilendirdiğinden, hâkim tarafından re’sen gözetilmelidir. Hâl böyle olunca, taşınmaz başında keşif yapılarak Harçlar Kanunu 16 ncı maddesi uyarınca taşınmazın dava tarihindeki değerinin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesinin 03.05.2019 tarihli asıl kararı ile 21.06.2019 tarihli ek kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ; dava konusu 3 no.lu bağımsız bölümün davalılar tarafından 1990 yılında üçüncü kişilerden satın alındığı, satış işlemi geçerli olup 01.04.1974 tarihli ½ sayılı İBK’nın uygulama yeri bulunmadığı, muris muvazaasının söz konusu olmadığı gerekçesiyle iptal-tescil isteğinin reddine; veraset ilamlarına göre mirasbırakan …’in 26.01.2014 tarihinde, eşi …in ise kendisinden önce 20.06.2012 tarihinde öldüğü, davanın ise 23.01.2017 tarihinde açıldığı, mirasbırakanların ölüm gününün geç öğrenildiği iddiasının mevcut olmadığı, kural olarak ölüm anında saklı payın zedelendiğinin öğrenilmesinin asıl olduğu, 7388 sayılı Veraset Ve İntikal Vergisi Kanunu’nun 9 uncu maddesine göre, ölen kişinin mirasçıları ölümden başlayarak en geç 4 ay içinde beyanname vermek ve kendilerine miras yolu ile geçen herşeyin vergisini ödemekle yükümlü oldukları, bu durumda tenkiste zaman aşımının en geç 1 yıl 4 ay olması gerektiği, davacıların iddialarına göre, taşınmazın mirasbırakanlar tarafından kullanıldığı ve kiraya verildiği, ölüm anında terekede bu taşınmazın bulunup bulunmadığının davacılar tarafından kolayca tespit edilebilecek bir husus olduğu, bu itibarla tenkis davasının yasal süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle tenkis isteği yönünden de hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; 1.04.1974 tarihli İBK ‘nın uygulanması gerektiğini; tenkis isteğinin ise hak düşürücü süre nedeniyle reddedilmesinin doğru olmadığını, hak düşürücü sürenin davacıların yapılan işlemden haberdar oldukları tarihten itibaren işlemeye başlayacağını, bu durumda davacıların işlemden haberdar olduğu tarihin aksi davalılarca ispatlanamadığından davacılarca belirtilen tarih olacağının, kabulü gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, 4721 sayılı TMK’nın 571 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1930 doğumlu mirasbırakan …’in 26.01.2014 tarihinde eşi …’in ise 20.06.2012 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı kızları …. ve…ile davalı oğulları … ve …’in kaldığı, dava dışı 3. kişi olan … tarafından 26.02.1990 tarihli 1369 yevmiye nolu işlemle dava konusu 1156 ada 73 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölümün ½ payına mirasbırakan …, kalan ½ payına da … lehine intifa hakkı tesis edilerek, taşınmazın çıplak mülkiyetinin 1/2’şer paylarla davalılar … ve …’e satış suretiyle devredildiği, mirasbırakan tarafından davalılara yapılan bir temlik bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 01.04.1974 tarihli ½ sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, mirasbırakanın kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. Mirasbırakanın gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi adına kaydettirmesi halinde, diğer bir söyleyişle bedeli ödenerek “gizli bağış” şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanı sıra, karara, yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı; koşulları var ise tenkis istenebileceği Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarihli 586/782; 21.9.1994 tarihli 248/538; 21.12.1994 tarihli 667/856; 11.10.1995 tarihli 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş; Dairenin yargısal uygulaması da bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır

O halde, mirasbırakan tarafından davalılara yapılan bir temlik bulunmadığından dava konusu taşınmaz yönünden 01.04.1974 tarih ve ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri olmadığı gözetilerek iptal ve tescil isteğinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacılar vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince;

Hemen belirtilmelidir ki; mirasbırakanın sağlığında, gerek 3. kişiden parasını ödeyerek almak suretiyle ve gerekse tarafından yaptığı bağış niteliğindeki kazandırmaların mirasbırakanın ölümünden sonra saklı payların zedelenmiş olduğunun saptanması halinde, muris muvazaasına ilişkin iddianın dinlenemeyeceği, koşullarının varlığı halinde bu kazandırmaların 4721 sayılı TMK’nın 560 ila 571 inci maddelerinde öngörülen tenkis davasına konu edilebileceği açıktır.

Diğer taraftan; … Medeni Kanunu’nun 571/1 inci maddesi “Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer. ” hükmünü amirdir. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup hakim tarafından yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınır.

Somut olayda, mirasbırakan 26.01.2014 tarihinde ölmüş, eldeki dava 16.01.2017 tarihinde açılmış, davacılar dava konusu kazandırmayı yeni öğrendiklerini iddia etmişlerdir.

Hâl böyle olunca, öncelikle hak düşürücü süre üzerinde durulması, taraf tanıkları da dinlenilerek davacıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, değinilen yön üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VII. SONUÇ:
Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin bu yöne değinin temyiz itirazlarının kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

19.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.