Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2023/450 E. 2023/2381 K. 25.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/450
KARAR NO : 2023/2381
KARAR TARİHİ : 25.04.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil ile bedel istekli davada İlk Derece Mahkemeesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; duruşma günü olarak saptanan 25/04/2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı … vekili gelmedi. Temyiz edilen davalılar … v.d. vekili Avukat … geldi. Duruşmaya başlandı süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı, mirasbırakanı …’ın 394 ada 12 parseldeki 4 daire ve 1 dükkandan oluşan taşınmazı ile 2521 ada 12 parseldeki 15 no.lu bağımsız bölümü mirasçıdan mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak davalılara temlik ettiğini, 2521 ada 12 parselin dava dışı kişilere temlik edildiğini ileri sürerek 394 ada 12 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline; 2521 ada 12 parsel yönünden bedelin davalı … … tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar, 394 ada 12 parsel sayalı taşınmazın 06/05/1992 tarihinde bedeli karşılığında satıldığını, taşınmazın devir tarihinde ipotekli olduğunu, borcu ile beraber devralındığını, 2521 ada 12 parselin …’ye devredilmediğini, mirasbırakanın birçok taşınmazını davacıya devrettiğini belirterek davanın reddini istemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 17/01/2019 tarih, 2017/260 Esas, 2019/26 Karar sayılı kararıyla, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
… Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 22/11/2019 tarihli ve 2019/616 Esas, 2019/1414 Karar sayılı kararıyla; temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasının usulünce kanıtlanamadığı gerekçesi ile davacının istinaf isteğinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 29.06.2021 tarih, 2020/640 Esas, 2021/3615 Karar sayılı kararıyla “ Eldeki davada muris muvazaası nedenine dayanıldığına göre, işlemin muvazaalı olduğu hususunun davacı tarafça ispatı gerekli olup, iddiasını ispatla mükellef olan davacının, davada yemin deliline de dayanmışsa karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu tartışmasızdır. Ne var ki; davacı, dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış olmasına rağmen yemin delili hatırlatılmadan sonuca gidildiği görülmektedir. Hal böyle olunca; davacıya muris muvazaası iddiasına ilişkin olarak yemin delilinin hatırlatılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafça davalı tarafa yemin teklif edildiği ve davalıların yemini eda ettikleri, ispat yükü üzerinde olan davacının 6100 sayılı Kanun’un 190. ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddeleri uyarınca muvazaa iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; mirasbırakanın temlik tarihinde taşınmazları temlik etmesini gerektirir bir ihtiyacı olmadığını, dava konusu taşınmazları mirasçıdan mal kaçırmak amaçlı temlik ettiğinin sabit olduğunu, birbirine çok yakın tarihlerde taşınmazları kızlarına ve damadına temlik ettiğini, ödeme savunmasının davalı tarafça kanıtlanamadığını, davalı taraf ileri sürmemesine rağmen mirasbırakanın paylaştırma yaptığı yönünde bir tespit yapılamayacağını, damada yapılan taşınmazın paylaştırma kapsamında olmadığını, gerçek değer ile resmi akitteki değer arasında fahiş fark olduğunu, davalıların dava konusu taşınmazları alabilecek ekonomik güçleri olmadığını, … 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin2017/346 Esas sayılı dosyasının eldeki dava ile birleştirilmesi gerektiğini, iddianın kanıtlandığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile bedel istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun 706., Türk Borçlar Kanunu’nun 237. ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

2. Öte yandan, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti, 6100 sayılı Kanun’un 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına,

Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

25/04/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.