Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2023/4291 E. 2023/6497 K. 20.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/4291
KARAR NO : 2023/6497
KARAR TARİHİ : 20.11.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/589 E., 2019/896 K.
DAVA TARİHİ : 21.07.2011
HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasında görülen yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece önceki kararda direnilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Hukuk Genel Kurulu tarafından direnme kararının yerinde olduğu belirtilerek davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının paydaşı olduğu 2532 parsel sayılı taşınmazdaki 1768875000/511961425920 payın satışı hususunda davalı …’i 23.12.1985 tarihinde vekil tayin ettiğini, davacının vekil davalıyı 17.2.1989 tarihinde azletmesine rağmen davalının vekalet görevini kötüye kullanarak geçersiz vekaletname ile taşınmazdaki anılan payı dava dışı eşi … Kaymaz’a, …’nin de dava dışı … Boyden’e, …’nin de tekrar davalı …’e satış suretiyle devrettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı süresinde davaya cevap vermemiş, yargılama sırasında davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.07.2015 tarihli ve 2011/695 Esas, 2015/630 Karar sayılı kararı ile; davacının dava konusu payın devri için davalıya vekâletname verdiği, ancak ilk temlik tarihinden önce davalıyı azlettiği, azle rağmen davalının çekişmeli payı eşi … Kaymaz’a devrettiği, …’nin … Bayden’e, …’nin de tekrar davalı …’a temlik ettiği, davalının vekâlet görevini kötüye kullandığı, davacının bilgisi ve onayı olmadan payı devrettiği, iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu 2532 sayılı parselde davalı adına kayıtlı payın (1768875000/511961425920) iptaline ve davacı adına tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 17.01.2019 tarihli ve 2016/2790 Esas, 2019/249 Karar sayılı kararı ile; “Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının Bakırköy 6. Noterliğinin 23.12.1985 tarih 99408 yevmiyeli vekaletname ile paydaşı olduğu çekişme konusu 2532 parsel sayılı taşınmazdaki 1768875000/511961425920 payın satışı hususunda davalı …’i vekil tayin ettiği, sonrasında davacının aynı Noterliğin 07.02.1986 tarih 15968 yevmiyeli azilname ile davalıyı vekillikten azlettiği, azlin 24.02.1986 tarihinde davalıya usulünce tebliğ edildiği, ancak buna rağmen davalının anılan payı 26.07.1989 tarihinde dava dışı eşi … Kaymaz’a, …’nin de 15.08.1989 tarihinde dava dışı … Boyden’e, …’nin de 04.11.1993 tarihinde tekrar davalı …’e satış suretiyle devrettiği, yine dava konusu taşınmazdaki anılan payın devri hususunda davacı adına vekili davalı … (azilden önce) ile dava dışı … Kaymaz arasında Bakırköy 6. Noterliğinin 06.01.1986 tarih 2117 yevmiye sayılı düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesi yapıldığı anlaşılmaktadır. (….)

Somut olayda, azilnamenin davalıya tebliğinden sonra geçersiz vekaletname kullanılmak suretiyle dava dışı …’ye yapılan ilk temlikin yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu tartışmasızdır. Ancak, ikinci temlikte dava dışı …’nin kötü niyetli olduğuna ilişkin davacı tarafından bir delil sunulmadığı gibi, davalının da kötü niyetli olarak taşınmazı dava dışı …’den edindiği hususu usulünce davacı tarafından ispatlanabilmiş değildir.

Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

B. Direnme Kararı
Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.12.2019 tarihli ve 2019/589 Esas, 2019/896 Karar sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ek olarak, davalının cevap dilekçesi sunmadığı, davalı vekilinin 20.09.2012 havale tarihli beyan dilekçesi ile davacının çekişmeli payı vekâletname öncesinde sattığını, ancak tapu müdürlüğünde devir işlemini yapmadığını ileri sürdüğü, anılan dilekçede davalının iyiniyetli alıcı olduğuna yönelik bir savunmada bulunulmadığı, azilnamenin 24.02.1986 tarihinde davalıya tebliğ edilmesine ve azilden bilgisi bulunmasına rağmen geçersiz vekâletname ile taşınmazı eşine devrettiği, daha sonra …’ye temlik edilen taşınmazın davalı tarafından tekrar devir alındığı, davalının iyiniyetli olarak kabulünün mümkün olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

C. Hukuk Genel Kuruluna Gönderme Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 02.10.2020 tarihli, 2020/3415 Esas, 2020/6448 Karar sayılı kararıyla; direnme kararının incelenmesi için dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

D. Hukuk Genel Kurulu Kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.02.2023 tarihli ve 2021/1-2 Esas, 2023/91 Karar sayılı kararıyla; “(…) somut olaya gelince; davacı …’in Bakırköy 6. Noterliğinin 23.12.1985 tarihli ve 99408 yevmiye numaralı vekâletnamesi ile dava konusu taşınmazın satış yetkisini de içerir şekilde davalı …’ı vekil tayin ettiği, akabinde davacının aynı Noterliğin 17.02.1986 tarihli azilnamesi ile davalıyı anılan vekâletname ile verdiği yetkilerden azlettiği, azilnamenin 24.02.1986 tarihinde bizzat davalıya tebliğ edildiği, ancak dava konusu 2532 parsel sayılı taşınmazdaki 1768875000/511961425920 pay davacı adına kayıtlı iken davacıya vekâleten davalının anılan payı 26.07.1989 tarihinde eşi olan dava dışı … Kaymaz’a satış suretiyle temlik ettiği, çekişmeli payın … tarafından 15.08.1989 tarihinde dava dışı … Bayden’e, … tarafından da 04.11.1993 tarihinde davalıya satış yoluyla devredildiği kayda dayalı tespit edilmiştir.

İlk işlem yönünden yapılan değerlendirmede; vekil eden ile vekil arasındaki vekâlet ilişkisinin azil ile son bulduğu ve tebliğ neticesinde davalının durumu öğrendiği ortadadır. Ne var ki, vekâlet ilişkisi son bulmasına rağmen davalı vekil tarafından çekişmeli pay vekâleten dava dışı … Kaymaz’a temlik edilmiştir. Yukarıda değinildiği üzere, tapu kayıtlarının oluşumunda “illilik” prensibi geçerli olduğundan … adına yapılan tescilin geçerli bir hukuki sebebe dayanmadığı, bir başka ifadeyle hak sahibi adına tasarruf yetkisine sahip bir kişi tarafından temlikin gerçekleştirilmediği ve davalının eşi … adına yapılan tescilin TMK’nın 1024 üncü maddesi uyarınca yolsuz olduğu anlaşılmıştır.

(…)dava dışı … Bayden ve davalının iktisapları değerlendirildiğinde; ilk temlikin 26.07.1989 tarihinde …’ye, ikinci temlikin ise kısa süre sonra (20 gün sonra) 15.08.1989 tarihinde dava dışı …’ye yapıldığı, dava konusu taşınmazın 76700 m2’lik tarla niteliğinde olduğu, ancak şehirleşme ile birlikte fiili olarak taksim edilmek suretiyle kullanıldığı, çekişmeli paya özgülenen alan üzerinde bir bina bulunduğu, bu binanın uzun yıllardır davalı ve eşi tarafından kullanıldığı, malik olduğu dönemde dava dışı …’nin kullanımına yönelik dosya kapsamına bir bilgi ve belge yansımadığı, akit tablolarından davalı ve eşi …’nin Adıyaman ili Gerger ilçesi Budaklı köyü nüfusuna, dava dışı …’nin ise Adıyaman ili Gerger ilçesi Gündoğdu köyü nüfusuna kayıtlı olduğunun anlaşıldığı, anılan köylerin aynı yol güzergâhında ve çok yakın mesafede bulunduğu, çekişmeli payın ilk temlik tarihindeki değerinin keşfen 43.410.000,00 ETL olarak saptandığı, 20 gün sonraki ikinci temlikte de değerin aynı olduğunun kabulü gerektiği, dava konusu payın akitte 600.000,00 ETL gösterilmek suretiyle dava dışı …’ye devredildiği, akitte gösterilen satış bedeli ile keşfen saptanan rayiç değer arasında fahiş fark bulunduğu, ayrıca dava dışı …’nin …’den devraldığı çekişmeli payı aradan uzun bir süre geçmeden tekrar …’nin eşi olan davalıya devrettiği bir bütün hâlinde gözetildiğinde, dava dışı …’nin çekişmeli payı iktisap ederken durumun gereklerine göre üzerine düşen özeni göstermediği, dolayısıyla TMK’nın 1024 üncü maddesine göre yolsuz tescili bilen ya da bilmesi gereken kişi konumunda olduğu, bir başka ifadeyle iyiniyetli sayılamayacağı, öte yandan son kayıt maliki davalının da olayların bizzat içerisinde yer aldığı, bu nedenle dava dışı … ve davalının TMK’nın 1023 üncü maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacakları anlaşılmıştır.” gerekçesiyle Mahkemenin davanın kabulüne yönelik direnme kararının yerinde olduğuna ve davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir. Davalı vekilinin karar düzeltme talebi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.07.2023 tarihli ve 2023/1-600 Esas, 2023/778 Karar sayılı kararıyla reddedilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın davalıya satıldığı halde tapudaki resmi işlemlerin yapılması amacıyla davacı tarafından davalının vekil tayin edildiğini, davalının azilden haberi olmadığını belirterek Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun 705, 1022/1, 1023 ve 1024/2 nci maddeleri,

3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.12.2019 tarihli ve 2019/589 Esas, 2019/896 Karar sayılı kararının ikinci el …’nin iyi niyetli olmadığı yönüyle Hukuk Genel Kurulu’nca uygun bulunduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

20.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.