Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2023/317 E. 2023/3246 K. 13.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/317
KARAR NO : 2023/3246
KARAR TARİHİ : 13.06.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 13/06/2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat … geldi. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalılar vekili Avukat gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, … karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan babası …’ın dava konusu 2702 ada 9 paftada bulunan taşınmazının 80’er m2’sini oğlu olan davalılara satış göstermek suretiyle devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, mirasbırakanın taşınmazını satma ihtiyacı bulunmadığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiş, davacı vekili 19.11.2019 tarihli dilekçesi ile dava konusunun 2702 ada 9 ve 17 parsel sayılı taşınmazlar olduğunu, 23/11/2020 tarihli dilekçesi ile de 2702 ada 9 parsel sayılı taşınmaz için tapu iptali ve tescil davası açtıklarını bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalılar, mirasbırakanın gerçek iradesinin mal kaçırma olmadığını, bedeli karşılığında ve mirasbırakan ile eşine yaşamları boyunca bakıp gözetmelerinin ve son beş yılda olağan bakımın üzerindeki ihtimamlarının karşılığı olarak taşınmazın devredildiğini, küçük yaşlarından itibaren çalıştıklarını ve kazançlarını mirasbırakan babalarına verdiklerini, mirasbırakanın ise 1986 yılında emekli olduğunu, kumar alışkanlığı bulunduğunu, dava konusu taşınmaz üzerindeki … ve giriş katının mirasbırakan tarafından yaptırıldığını, ancak sonradan yapılan kısmın kendi paraları ile yapıldığını, evlendikten sonra da anne ve babaları ile birlikte yaşadıklarını ve yine tüm kazançlarını mirasbırakan babalarına vermeye devam ettiklerini, mirasbırakanın kendisinde biriken paranın 320.000,00 TL’sini eşi olan annelerinin banka hesabına geçirdiğini, bu paranın kendilerine(davalılara) ait olduğunu bilmesine rağmen, davacının, anneleri ölünce hakkı olduğunu beyan ederek yasal miras payına düşen parayı aldığını, mirasbırakanın davacı ve eşine de maddi yardımlarda bulunduğunu, dava konusu taşınmazlarda davacının hak iddia etmemesi için 80/223’er paylarını 01.11.2017 tarihinde kendilerine devrettiğini ve 63/223 payını da üzerinde bıraktığını, 63/223 paya denk gelen 2 daire ve 1 dükkanı Zeytinburnu 4. Noterliği’nin 09949 yevmiye numaralı 12.06.2018 tarihli düzenleme şeklinde vasiyetnamesi ile paylaştırdığını ve davacıya da dükkanı vasiyet ettiğini, önceden ödenen bedele karşılık hak sahiplerine taşınmazı devrettiğini, mal kaçırmak için değil, haklarını kendilerine vermek amacıyla hareket ettiğini, kazanımları ile elde ettiği mirasını çocuklarına eşit olarak paylaştırdığını, hastalığı sürecinde ve sonrasında babalarının tüm tedavileri ve bakımı ile kendilerinin ilgilendiklerini, satış bedeli olan semeni hem para hem de hizmet ile mirasbırakan babalarına verdiklerini, davacının iddialarının doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, mirasbırakanın davacıdan mal kaçırmasını gerektirecek bir sebebin ortaya konulamadığı, davalıların kazançlarını mirasbırakana verdiği, emekleri karşılığı dava konusu taşınmazların kendilerine devredildiği, mirasbırakanın mal kaçırma amacı bulunmadığı, devirleri yaparken hak sahibine malın iade edilmesi iradesini taşıdığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, davalı tanık beyanlarının esas alındığını ve dosya içerisinde toplanan en önemli delil olan bilirkişi raporundan hiç bahsedilmediğini, tanık beyanları dikkatle incelendiğinde devrin muvazaalı olduğunun örtülü olarak beyan edildiğini, muris muvazaasının tevil yolu ile ikrar edildiğini, davalı tarafın beyanlarının çelişkili olduğunu, mirasbırakanın iki erkek çocuğuna ve eşlerine baktığını, onlara … kurduğunu ve yeri geldiği zaman nakit para dahi verdiğini, taşınmazın değeri ile resmi senetteki satış bedeli arasında fahiş fark bulunduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacının muris muvazaası yönünden tanık dinletmediği, bu yönde bir ispatının olmadığı, mirasbırakanın bir kısım payını üzerinde bırakarak davalılara pay devri yaptığı, davacı kızına ev ve yazlık almasında maddi yardımda bulunduğu, vasiyetname ile dava konusu taşınmazda yer vasiyet ettiği, davalılara yapılan pay devrinin taşınmazdaki binaya yaptıkları üç kat ve mirasbırakanın hastalığında kendisiyle ilgilenmeleri karşılığı olduğu, buna göre devrin muvazaalı gizli bağış niteliğinde olmadığı ve 1-4-1974 tarihli ve 1/2 sayılı İBK kapsamında kalmadığı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de … Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., … Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu’nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 … maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR:
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 … maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Temyiz edilen davalılar vekili duruşmaya katılmadığından lehine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.