Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2023/278 E. 2023/848 K. 15.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/278
KARAR NO : 2023/848
KARAR TARİHİ : 15.02.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı, mirasbırakan eşi … …’in 65 ada 38 parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payının yarısını davalı torunu Sezer’e satış suretiyle devrettiğini, temlikin davalının hilesi ile yapıldığını, mirasbırakana herhangi bir satış bedeli ödenmediğini ileri sürerek yapılan satış işleminin iptalini istemiş, yargılama aşamasında temlikin muvazaalı olarak yapıldığını belirterek miras payı oranında iptal-tescile karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, mirasbırakanın temlik tarihinde akli melekelerinin yerinde olduğunu,taşınmazın ½ payını bedelini ödeyerek satın aldığını,hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI
Niksar Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.03.2016 tarihli ve 2014/635 Esas, 2016/178 Karar sayılı kararıyla, mirasbırakanın taşınmazdaki yarı payını satmasını gerektirir bir durum olmadığı, temlikin mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının karar tarihinden önce öldüğünü, ancak gerekçeli kararın yetkisi son bulan vekiline tebliğ edildiğini, davacı mirasçılarından davaya devam edip etmediklerinin sorulması gerektiğini, taşınmazdaki payı satın aldığını, satış bedelini ise mirasbırakana elden ödediğini,davacı tarafça iddianın ispat edilemediğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki sebebine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun 706., Türk Borçlar Kanunu’nun 237. ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras … çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, … ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

2. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”

3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükümlerine yer verilmiştir.

3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan … ’in 65 ada 38 parsel sayılı taşınmazdaki maliki olduğu 1/3 payının, yarı payını üzerinde bırakarak diğer yarı payını 13.02.2012 tarihinde oğlu …’den olma davalı torunu …’e satış suretiyle devrettiği, 1933 doğumlu mirasbırakanın 14.04.2012 tarihinde ölümü ile geride mirasçıları olarak davacı eşi … ile dava dışı çocukları …, …, …, …, … ve …’nin kaldıkları anlaşılmaktadır.

2. Somut olayda, mirasbırakanın dava konusu 65 ada 38 parsel sayılı 173,14 m2 miktarlı arsa niteliğinde olan ve üzerinde dört katlı bina bulunan taşınmazdaki maliki bulunduğu 1/3 payının yarı payını üzerinde bırakarak, diğer yarı payını ise davalı torununa temlik ettiği, dinlenen tanık beyanlarından, temlikteki amacın diğer mirasçılardan mal kaçırmak olmayıp, kendisine ilgi ve alaka gösteren ve her konuda yardımda bulunan davalıya minnet duygusu olduğu, mirasbırakanın temlik dışı başkaca taşınmazlarının da bulunduğu ve mirasçılarına intikal ettiği, ayrıca dava konusu taşınmazdaki payının sadece yarısını temlik ettiği, mirasbırakan ile davacı arasında mal kaçırmasını gerektirir neden olmadığı, temlikin minnet duygusu ile yapıldığı anlaşılmaktadır.

Hâl böyle olunca, temlikin mal kaçırmak amacıyla yapılmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,

Peşin yatırılan temyiz harcının istek haline davalıya iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

15.02.2023 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

-MUHALEFET ŞERHİ-

Dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası olup davacı babaanne davalı torununa karşı bu davayı açmıştır.
1933 doğumlu kroner arter hastalığı olan muris …, dava konusu üzerinde 4 katlı bina bulunan taşınmazda maliki olduğu 1/3 payının yarı payını üzerinde bırakarak diğer yarı payını 13.02.2012 tarihinde; o tarihte 28 yaşında olan torunu davalıya satış suretiyle devretmiş, satıştan çok kısa bir süre sonra 14.04.2012 tarihinde ölmüştür. Murisin aylığı ile taşınmazdan elde ettiği kira paralarının olduğu sabittir.
Davalı taşınmazdaki hisseyi satış suretiyle aldığını, satış bedelini elden teslim ettiği savunmasında bulunmuş yargılamanın hiç bir aşamasında temlikin minnet duygusu ile yapıldığı savunmasına tutunmamıştır.
Dinlenen tanık beyanlarından murise ait payın davalılara satışını haklı gösterecek ciddi, zorunlu ya da makul bir nedenin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ömür boyu taşınmazını elden çıkarmayı düşünmeyen bir kimsenin ölümünden kısa süre önce taşınmazdaki kahvehanede kiracı olan torununa mal satması, üstelik murisin terekesinde bu satışa ilişkin paranın çıkmaması, bu satıştan murisin eşi olan davacı dahil hiç kimsenin haberinin olmaması da muvazaanın varlığını gösterir. Açıkladığım gerekçelerle hükmün onanması düşüncesinde olduğumdan Sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılmıyorum.