Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2023/2427 E. 2023/3229 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2427
KARAR NO : 2023/3229
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tapu iptal ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalılar … ve … tarafından süresinde temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı, … ilçesi, … köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 102 ada 2 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan babası … adına tespit ve tapuya tescil edildiğini, dava konusu taşınmazı 04.11.1986 tarihli köy satış senedi ile …’den satın aldığını, o tarihten bu yana taşınmazı çekişmesiz ve fasılasız kullandığını, …’e taşınmazın 1961 yılında babası … tarafından verildiğini, taşınmaz üzerine … tarafından ev yapıldığını, taşınmazın kendisine ait olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı …, davacının birlikte oturdukları evin bir odasından vazgeçerek …’in evini satın aldığını, kendisinin ve Rıfat’ın da davacının vazgeçtiği odaya karşılık …‘e 500,00‘er TL ödediklerini, …’e babası tarafından üzerinde ev yapılması için bağışlanan toplam 500,00 m2 arsa ve üzerindeki eve ilişkin olarak kabul ettiğini, taşınmazın geri kalan kısmının tüm … mirasçıları adlarına tescilinin gerektiğini bildirmiştir.

2.Davalılar … ve …,davaya cevap vermemişler, yargılama aşamasında dava konusu taşınmazın davacı tarafından …’den satın alındığını, o tarihten bu yana da davacı tarafından kullanıldığını beyan etmişlerdir.

3.Dahili davalı …, davaya cevap vermemiş, yargılama sırasında taşınmaz bedelinin davalılar Rıfat ve Davut tarafından kendisine ödendiğini, dava konusu taşınmazın 500,00 m2 ‘nin dışında kalan kısım yönünden tüm mirasçıların hakları bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

4. Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI
… Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.12.2015 tarihli ve 2014/32 Esas, 2015/90 Karar sayılı kararıyla, davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13/B-b maddesinde öngörülen şartların gerçekleştiği düşünülse bile, dava konusu taşınmazın 712,23 metrekare olduğu, …’in yaptırdığı evin 16.03.2015 tarihli inşaat bilirkişi raporuna göre 56,50 metrekare zemin üzerine oturduğu, harici satışa konu sözleşmenin bu ev olabileceği, bu ev dışında kalan kısımlarda tüm mirasçıların hak sahibi olduğu, davacı tarafından ise taşınmazın tamamına yönelik olarak dava açıldığı, tapu kayıtlarının yüz ölçümü dikkate alındığında taşınmazın ifrazının kanunen mümkün bulunmadığı,davanın kabulü için yasal koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi’nin 11.06.2019 tarihli ve 2016/10549 Esas, 2019/4211 Karar sayılı kararıyla; “ Dava konusu taşınmazda, tapu kaydına dayalı olarak kadastro tespiti yapılmış olup, esasen tapunun aidiyeti taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Davacı, taşınmazın kök muris …’a ait iken, murisin 1960’lı yıllarda taşınmazı mirasçısı davalı …’e hibe ettiğini ve …’in de taşınmaz üzerindeki evi inşaa ettiğini, 04.11.1986 tarihinde ise taşınmazı kendisinin satın aldığını iddia etmiş; davalı … de, 1960’lı yıllarda muris …’ın 500 metrekarelik taşınmaz bölümünü ev yapması için davacıya bağışladığını, evi yaptıktan sonra da taşınmazı 04.11.1986 tarihinde yapılan satış sözleşmesi ile davacıya sattığını belirtmiştir. Bu beyan ve dosya kapsamı karşısında bu bölüm üzerinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13/B-b maddesinde düzenlenen koşulların davacı lehine gerçekleştiği anlaşıldığı gibi, esasen bu husus zımnen Mahkemenin de kabulündedir. Bu durum karşısında, ev ve önü olarak belirtilen 500 metrekarelik bölümün taşınmaza zilyet olan davacı tarafından fiilen kullanıldığı anlaşıldığına göre, Mahkemece 3402 sayılı Yasa’nın 15. maddesi dikkate alınmak suretiyle bu bölümün, evi de kapsayacak şekilde ifrazı ile davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de, Mahkemece hibe ve satın alma kabul edildiği halde, bu bölüm dışında kalan taşınmaz bölümü yönünden kök muris …’ın mirasçıları adlarına miras payları oranında tescil kararı verilmemesi dahi isabetsizdir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
… Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 06/02/1957 tarihli ve 13 sıra no.lu ve 30/01/1946 tarih ve 20 sıra nolu tapu kayıtlarına istinaden , … mirasçıları tarafından mirasçılık belgesi ibraz edilmediğinden, bilirkişilerce de … mirasçıları tespit edilemediğinden, ölü olduğu belirtilerek tarafların mirasbırakanı … adına tespit ve tescil edildiği, davalı …’e hibe edilen taşınmaz üzerinde …’in ev inşa ettiği, evi yaptıktan sonra taşınmazı 04.11.1986 tarihinde yapılan satış sözleşmesi ile davacıya sattığı, ev ve önündeki toplam 500 m2 lik alan için Kadastro Kanunu’nun 13/B-b maddesinde düzenlenen koşulların davacı lehine gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulü ile fen bilirkişisi raporunda A harfi ile gösterilen 500,00 m2 lik kısmın tapusunun iptali ile davacı adına B harfi ile gösterilen 212,23 m2 alanın tapusunun iptali ile … mirasçıları adına miras payları oranında tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar … ve … temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalılar … ve … temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, …’ın dava konusu taşınmazı …’e satmadığını, …’in , …’ın üvey oğlu olması nedeniyle …’ın izni ile taşınmaza ev yaptığını,daha sonra buranın satışı için davacı ile anlaştığını, ancak davacı tarafından sözleşmenin kendisine yüklediği yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, satış bedeli olarak belirlenen miktarın davacı tarafından ödenmediğini, ancak … ve … tarafından belli bir miktar ödendiğini, taşınmazın asıl sahibinin … olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemişlerdir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13/1. maddesi,
“Tapuda kayıtlı taşınmaz mal:
A) Kayıt sahibi veya mirasçıları zilyet bulunuyorsa;
a) Kayıt sahibi adına,
b) Kayıt sahibi ölmüş ise mirasçıları adına,
c) Mirasçılar tayin olunamazsa, ölü olduğu yazılmak suretiyle kayıt sahibi adına,
B) Kayıt sahibi veya mirasçılarından başkası zilyet bulunuyorsa;
a) Kayıt sahibi veya mirasçılarının kadastro teknisyeni huzurunda muvafakatları halinde zilyet adına,
b) Zilyet, taşınmaz malı, kayıt malikinden veya mirasçılarından veya mümessillerinden tapu dışı bir yolla iktisap ettiğini, onların beyanı veya herhangi bir belge ile veya bilirkişi veyahut tanık sözleriyle ispat ettiği ve ayrıca en az on yıl müddetle çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet bulunduğu takdirde zilyet adına,
c) (Değişik: 3/5/2012-6302/4 md.) Kayıt sahibinin yirmi yıl önce gaipliğine hüküm verilmiş veya tapu sicilinden malikin kim olduğu anlaşılamamış ise çekişmesiz ve aralıksız yirmi yıl müddetle ve malik sıfatıyla zilyet bulunan kimse adına tespit olunur.” hükmünü içermektedir.
2. 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesi uyarınca hakim, doğru, infazı kabil, infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde bir karar vermek zorundadır.

3. Değerlendirme
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanun ile bozma kararına uygun olup davalıların temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Ancak, Mahkemece kabul kapsamına alınan kısmın değeri üzerinden nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken, taşınmazın tamamının değeri üzerinden fazla nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi, yine HMK’nın 297. maddesi gereğince infazı kabil karar verme yükümlülüğüne aykırı şekilde, hüküm yerinde 24.12.2020 havale tarihli fen bilirkişisi raporuna ekli krokide B harfi ile gösterilen 212,23 m2’lik alanın … mirasçıları adına tesciline karar verilirken, veraset ilamına atıf yapılmaması isabetsiz ise de, bu hususlar yargılamanın tekrarını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1- Davalılar … ve …’in sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Davalılar … ve …’in temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile hükmün 2. bendinde yer alan “ … mirasçıları adlarına” kelimelerinden sonra, “miras payları oranında tesciline” kelimelerinden önce gelmek üzere, “… Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/210 Esas, 2014/204 Karar sayılı veraset ilamında belirtilen ” kelimelerinin yazılmasına, yine hükmün 3.bendinde yazılı “ Alınması gereken 3.733,14 TL harçtan peşin alınan 366,75 TL ve mahsubu ile bakiyesinin davalılardan alınarak Hazineye irat kaydına “ cümlesinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine “ Karar tarihi itibariyle alınması gereken 3.370,82 TL harçtan peşin yatırılan 366,75 TL harç ve 592,00 TL tamamlama harcı toplamı 958,75 harcın mahsubu ile bakiye 2.412,07 TL karar harcının davalılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına “ cümlesinin yazılmasına, hükmün 4.bendinde yer alan “2.352,30 TL “ ibaresinin çıkartılarak yerine “2.944,30 TL” ibaresinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla, 1086 sayılı HUMK’un 438/7. maddesi gereğince DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran tarafa iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.