Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2023/2410 E. 2023/2717 K. 18.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2410
KARAR NO : 2023/2717
KARAR TARİHİ : 18.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın yasal süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı … dava dilekçesinde; dava konusu 135 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 3.503,00 metrekaresinin kendisine, kalan kısmının ise davalıya ait olduğunu, ancak kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın tamamının hatalı olarak davalı adına tescil edildiğini ileri sürerek, davanın kabulü ile taşınmazın 3.503,00 metrekaresinin tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı … cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın 3.503,00 metrekaresinin davacıya ait olduğunu, açılan davayı kabul ettiğini, dava konusu taşınmazın 3.503,00 metrekaresinin tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesine bir itirazının olmadığını belirtmiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında davacı … adına tespit edildiği, davalı … tarafından taşınmazın tespitine itiraz edildiği, … Kadastro Mahkemesinin 2007/555 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda, …’in davayı kabul etmesi nedeniyle davanın kabulüne karar verildiği ve kararın kesinleştiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 34. maddesinde, kadastro mahkemesi kararlarının davada taraf olanlar ile taraflar dışında hak iddia ederek davaya müdahil sıfatıyla katılanların leh ve aleyhinde kesin hüküm teşkil edeceğinin belirtildiği, bu sebeple söz konusu Mahkeme kararının, eldeki davanın tarafları açısından kesin hüküm niteliğini taşıdığı, yine aynı konuda, aynı taraflar arasında aynı dava sebebine dayalı olarak açılmış ve kesinleşmiş bir dava varsa, artık o konuda kesin hüküm oluşacağı, aynı uyuşmazlığın yeni bir davada, dava konusu yapılamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı … tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri
1. Davacı … temyiz dilekçelerinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın esasen sınırı zeminde de belli olacak şekilde iki parça halinde olduğunu, kadastro tespiti sırasında her nasılsa taşınmazın tamamı kendisine aitmiş gibi tamamının adına tespit edildiğini, davalı …’ün Kadastro Mahkemesinde taşınmazın tespitine itiraz ederek, taşınmazın kendisine ait olan bölümünün adına tescilini istediğini, kendisinin de davayı kabul ettiğini, Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, kendisinin kabul beyanı, taşınmazın Harun’a ait olan nizalı kısmına ilişkin olmasına rağmen tamamına ilişkinmiş gibi, davanın kabul beyanı uyarınca kabulüne, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile … adına tesciline karar verildiğini, Kadastro Mahkemesince yapılan bu değerlendirmenin hatalı olduğunu, mağduriyetini gidermek için eldeki davayı açtığını, Kadastro Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında da eldeki davanın yapılan yargılaması sırasında da keşif yapılmadığı için böyle bir hatanın meydana geldiğini ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemişlerdir.

2. Davalı … temyize cevap dilekçesinde özetle; Mahkemece yanlış ve hatalı şekilde değerlendirme yapıldığını, dava konusu taşınmazda kendisine ve davacıya ait olan bölümlerin sınırlarının zeminde belirli olduğunu, keşif yapıldığı takdirde gerçek durumun zaten ortaya çıkacağını, Mahkemece kabul beyanı doğrultusunda karar verilmesi gerektiğini, ortaya çıkan durum sebebiyle davacının da kendisinin de mağdur duruma düştüğünü belirtmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun;
a) 303/1. maddesi; “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.”

b) 308. maddesi; “Kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur.”

c) 310/1. maddesi; “Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.”

d) 311. maddesi; “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” hükümlerini içermektedir.

3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucunda … ili, … ilçesi, … köyü çalışma alanında bulunan 135 ada 1 parsel sayılı 4.933,62 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davacı … adına tespit ve hükmen … adına tescil edilmiştir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 303/1. maddesinde; bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm teşkil oluşturabilmesi için her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerektiği ifade edilmiştir. Mahkemece, eldeki dava yönüyle kesin hüküm teşkil ettiği kabul edilen, … Kadastro Mahkemesinin 14.11.2007 tarihli, 2007/555 Esas, 2007/437 Karar sayılı dava dosyası incelendiğinde; davacı … tarafından, dava konusu 135 ada 1 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 1.500,00 metrekarelik bölümü kendisine ait olmasına rağmen kadastro çalışmaları sırasında bu bölümün dava konusu taşınmaz içerisinde bırakıldığı ileri sürülerek, taşınmazın tespitine itiraz edildiği, davalı … tarafından 07.11.2007 tarihli celsede, davanın kabul edildiği, Mahkemece keşif yapılmaksızın yapılan yargılama sonunda, davanın kabul nedeniyle kabulüne, dava konusu 135 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın davacı … adına tesciline karar verildiği ve kararın temyiz edilmeksizin 18.12.2007 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Eldeki dava dosyasında ise, davacı …’in, dava konusu 135 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 3.503,00 metrekaresinin kendisine, kalan kısmının ise davalıya ait olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açtığı, bu durumda; her iki davanın tarafları ve dava sebepleri aynı olsa da taraflarca dava konusu taşınmazın farklı bölümlerinin davaya konu edildiğine ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucu farklı olduğuna göre, somut olayda kesin hükmün varlığından söz edilemeyeceği açıktır.

Hal böyle olunca; Mahkemece mahallinde keşif yapılmak ve davalının kabul beyanı değerlendirilmek suretiyle, işin esasına girilerek iddia ve savunmalar çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan sebeple yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

18.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.